I saw it all tradutor Turco
446 parallel translation
No, but I saw it all.
Hayır, fakat her şeyi gördüm.
I saw it all upside down.
Her şeyi tepetaklak gördüm.
I saw it all. It was another boy.
Her şeyi gördüm, başka bir çocuktu.
- I saw it all, Mother, every bit.
- Herşeyi gördüm anne.
I saw it all from the tree. ... and they're showing me a police ticket :
Ağaçtan hepsini gördüm,... ve bana bir polis ceza makbuzu gösterdi :
I saw it all.
Oradan her şeyi izleyebilirim.
'Yeah, I saw it all.
- Evet, her şeyi gördüm.
I saw it all with my own eyes.
Anlattığım her şeyi kendi gözlerimle gördüm!
I saw it all.
Hepsini gördüm.
I saw it all.
Her şeyi gördüm.
So I stayed. and from this place I saw it all happening.
Ben de oturmaya devam ettim ve buradan her şeyi gördüm.
A break-in? I saw it all from the park.
Her şeyi parktan görüyordum.
that's when I saw her. If she's dead, then it's all over.
Yaşayan birini rahatsız etme.
I'm not certain, but I could have sworn I saw Verloc come back in the middle of it all.
Tam emin değilim, ama Verloc'un tüm karmaşanın ortasında evine döndüğüne yemin edebilirim.
When I passed through the laundry yard today... I saw all the women huddled around this, so I brought it up here.
Bugün çamaşırhanenin oradan geçerken... bütün kadınları bunun çevresine toplanmış buldum.
I saw a scarlet tanager which must have flown all the way from Florida just to enjoy it.
Az önce bir Al Tangara gördüm zevk için taa Florida'dan buraya uçmuş olmalı.
And the last thing I saw when I looked back was one kid give the extinguisher to the other kid, and then it was just like all hell comes up.
Arkama dönüp baktığımda gördüğüm son şey bir çocuğun diğer bir çocuğa yangın söndürücü vermesi oldu. Ve sonra yangın her tarafı cehennem gibi sardı.
You were busy eating and drinking, but I saw through it all.
Sen yiyip içerken, ben bütün olan bitenin farkındaydım.
All I know is that I've tried to do my job as I saw it.
Tek bildiğim, kendimce işimi yapmaya çalıştığım.
And when I see what I see, I saw it. That's all.
Bir şeyi görmüşsem görmüşümdür.
I saw it all.
Gerçeği söylüyor, Şerif,... ben herşeyi gördüm.
Nor do not saw the air too much with your hand, thus, but use all gently, for in the very torrent, tempest, and as I may say, whirlwind of your passion, you must acquire and beget a temperance that may give it smoothness.
Elini kolunu da havalara savurma öyle, ölçüsünde, tadında bırak her şeyi. Duyduğun coşkunluk bir sel, bir fırtına, bir kasırga gibi de olsa, onu dindirecek bir hava bulmalı, buldurmalısın.
And then... just as I was beginning to think it was all a wild goose chase... I saw something, something quite strange.
Sonra tam da boşa kürek çektiğimi düşünmeye başlamışken son derece tuhaf bir şey gördüm.
Then I saw that it was not that at all, it was cowardice
Sonra hiç de öyle olmadığını bunun namertlik olduğunu anladım.
I saw very well what it's all about.
Bütün bunların ne olduğunu gayet iyi gördüm.
And it was late that night in, of all places, a gambling casino when I saw Maria again
O gece geç bir saatte, hiç ummadığım bir yerde, bir kumarhanede, Maria'yı yine gördüm.
You see, he attacked me from behind, and it was dark. I hardly saw him at all.
Hiçbir şey görmedim.
I did that portrait which you saw on her room before but it is all inadequate to what I called the loveliness of her.
Daha önce onun odasında gördüğünüz, o portreyi bitirdim bitirmesine ama onun güzelliğinin binde birini bile yansıtamadım.
I saw it all.
Her şey çok açık.
I saw him / it before not at all long time.
Ben onu uzun zaman önce görmüşdüm.
I walked all round it. Barbara, you saw me.
Etrafında dolaştım, Barbara beni gördün.
- I say it is not... and yet, I saw all four walk from it!
- Değil diyorum, buna rağmen, dördünü de ondan çıkarken gördüm!
When I saw you at Ninon's I forgot it all.
- Ninor'da seni gördüğüm zaman herşeyi unuttum.
I had a lot to say to you but when I saw you with her I forgot all about it
Aslında söyleyecek çok şeyim vardı ama seni onunla görünce... hepsini unuttum
- I saw it all.
- Evet?
Well, I saw you looking around for something and I wondered what it was. And all of a sudden I knew.
Şey, bir şey aradığınızı gördüm ve ne olduğunu merak ettim.
I was dead and saw it all.
- Ölmüştüm ve olan biteni gördüm.
It turned and flew towards me and I saw it was all white.
Dönüp bana doğru uçmaya başladı ve gördüm ki bembeyazdı.
It was the last time I saw him as the Kassim I've known all my life.
Bu onu bildiğimiz Kasım olarak son görüşüm oldu.
- I saw the wall. it's all true.
- Duvarı gördüm. Hepsi doğru.
To top it all, I saw the Minister that very day...
Bu da yetmezmiş gibi, tam da o gün Bakan'la görüştüm...
I was on my way to the bank, - but when I saw you, I forgot all about it...
Aslında bankaya gidiyordum... ama seni görünce, her şeyi unuttum.
everything I had cut in order to tidy up, and that said better than all the rest what I saw in that moment, why I held it at arms length, at zooms length, until its last twenty-fourth of a second.
derleyip toplamak için kestigim hersey ; ve o anda göze görünenler içinde en iyi duranlara yönelmek, son yirmidörtte bir saniyesine kadar, kol mesafesinde, zoom mesafesinde kalmak, nafile...
You know, I saw this picture on a leaflet in Africa. You know what they all say about it?
Biliyor musun, Afrika'da uçaklarla dağıtılan o ev resimlerini ben de gördüm.
All I could think of... when I saw that poor man in there... was what would I do if it was you?
O adamcağızı orada gördüğümde tek düşündüğüm şey bu senin başına gelse ben ne yapardım?
I guess when he was called to the scene, and saw that it was his own Joey all hacked to pieces...
Sanırım olay yerine çağrıldığında kendi oğlu Joey'nin parçalandığını görünce...
I saw Father Scanlon bless it all at St Mary's myself.
Peder Scanlon'un onu kutsadığını gözlerimle gördüm.
And when I saw you, it all came back to me.
Seni gördüğümde herşey geri döndü.
I won't ask who did it, because... you all saw it.
Bunu yapanın kim olduğunu sormayacağım zira onun kim olduğunu hepiniz biliyorsunuz.
But the weirdest thing I ever saw just had to cap it all.
Ama gördüğüm en tuhaf şey hepsini silmeye yeterdi.
When I saw all that, it didn't affect me.
Bütün bunları gördüğümde üzerimde bir etki bırakmadı.
i saw you 563
i saw it first 27
i saw the video 17
i saw it 804
i saw the light 16
i saw the sign 17
i saw him yesterday 27
i saw it myself 35
i saw 499
i saw everything 64
i saw it first 27
i saw the video 17
i saw it 804
i saw the light 16
i saw the sign 17
i saw him yesterday 27
i saw it myself 35
i saw 499
i saw everything 64