I saw your face tradutor Turco
325 parallel translation
And last year I saw your face in the water.
Geçen yıl da suda senin yüzünü görmüştüm.
Then I saw your face.
Sonra yüzünü gördüm.
I guessed as much when I saw your face.
Yüzünü gördüğümde, anlamıştım.
Look, I saw your face that night.
Bak, senin yüzünü o gece gördüm.
When I saw your face, I knew you did it!
Yüzünü gördüğüm zaman, anladım hemen!
- I was passing a TV rental shop and I saw your face.
- Bir televizyon bayılnin oradan geçiyordum. Senin yüzünü gördüm.
My life didn't begin until I saw your face.
Yüzünü gördüğüm ana kadar yaşamamışım.
I saw your face when he asked you to wait.
I saw your face when he asked you to wait.
And as I killed him, I saw your face.
Ve onu öldürdüğümde, senin yüzünü gördüm.
I saw your face as you kissed him.
Onu öptüğünde yüzünü gördüm.
It didn't make a lot of sense to me either... the first time I saw your face on another guy.
Ben de, senin suratını, başka bir adamda gördüğümde buna bir anlam verememiştim.
I saw your face when she put me out.
Beni evden attığında yüzünü gördüm.
I saw your face there as well, Sir Henry.
Senin de orada yüzünü görmedim sanma Sör Henry.
I saw your face, did you not see it?
- Görmedim. - Görmediniz mi?
I opened my eyes, and I... and I saw your face, and I realized I just... I can't do this.
gözlerimi açtım, ve ben... ve ben yüzünü gördüm, ve bunu yapacağıma karar verdim.
You've got the funniest look on your face I ever saw in my life.
Yüzünde bu kadar garip bir ifade görmemiştim hiç.
I saw that look on your face just now.
Yüzünüzde şu anda da aynı bakış var.
Don't forget, I never saw your face after you left.
Unutma. Oradan ayrıldıktan sonra yüzünü hiç görmedim.
I saw your face.
Suratını gördüm.
I saw it on your face when I said that to Tom.
Bunu Tom'a söylediğimde, yüzünde gördüm senin.
There's something in your face I saw once before - in South Dakota, in the wheat country, in cyclone weather.
Yüzünüzde daha önce Güney Dakota'da, buğday ülkesinde kasırgalı bir havada gördüğüm bir şey var.
Maybe, but I don't know how she ever saw me the way you kept sticking your elbow in my face.
Belki, ama dirseğini yüzüme yapıştırıp dururken beni nasıl görmüş olabilir bilmiyorum.
I saw only your face.
Sadece yüzünü gördüm.
And while the doctor was pulling the sheet over her face, I saw you quickly take the bottle of medicine and put it behind your back.
Doktor çarşafla yüzünü örterken aceleyle bir ilaç şişesini arkanızda sakladığınızı gördüm.
I SAW THE SAME LOOK ON YOUR FACE, GEORGE,
Az önce posta arabasının orada da yüzünde o ifade vardı.
I saw your face.
Yüzünü gördüm.
Besides, I thought you saw my face in your dreams.
Ayrıca, benim yüzümü rüyalarında gördüğünü düşündüm.
I saw it in your face.
Bunu yüzünüzden okumuştum.
Beyond your face I saw a pure, beautiful vision showing us in the perspective of my whole life, all the years to come, even all the years past.
Yüzünde çok daha güzel ve etkileyici şeylerin yansımalarını gördüm. Başka bir boyutta seni ve tüm yaşantımı gördüm. Seninle geçireceğim tüm yıllarımı ve hatta sensiz geçen geçmişimi bile...
It has been so long since I last saw your dirty face!
Senin o kirli yüzünü son gördüğümden beri çok zaman geçti!
I saw one of your Ako comrades burst out of here with a severe look on his face.
Ako yoldaşlarından birinin, yüzünde telaşlı bir ifade ile buradan koşarak çıktığını gördüm.
Liar! I never saw your ugly face before!
Yalancı. çirkin suratını daha önce hiç görmedim
including not throwing you out when I saw your stupid face!
O aptal suratını gördüğüm anda seni dışarı atmamam da dahil sanırım.
Hey, man, she saw your face. I know.
Adamım, kız seni gördü.
I saw the expression on your face when you were gonna kiss that lost child.
Öpmek üzere olduğun o yolunu kaybetmiş çocuğa nasıl baktığını gördüm.
I saw it on your face back there in the dust.
Orada tozun içinde onu senin yüzünde gördüm.
I remember your face, although I was just a child when I saw you at Rovine.
Rovine'de seni gördüğümde, henüz bir çocuk olmama rağmen, hala yüzünü hatırlıyorum.
I saw it in your face.
Bunu yüzünde gördüm.
We'd both be better off if I never saw your fucking face again.
Konuyu kapatalım ve ben senin o iğrenç yüzünü bir daha görmeyeyim.
Last time I saw you, your face matched.
Geçen sefer yüzün böyle yamalı değildi.
Because I saw the look on your face last week when I took the Scotch tape.
Çünkü geçen hafta İskoç teybini aldığım zaman yüzündeki ifadeyi gördüm.
I saw that look on your face.
Oradaki yüz ifadeni gördüm.
Bullshit! I saw the look on your face when you shot those Borg on the Holodeck.
Hologramlı güvertede Borglara ateş ederken yüzündeki ifadeyi gördüm.
It's then that like a ray of hope from heaven, I saw your smiling face on the side of a bus.
Sonra senin gülen yüzünü bir otobüste görünce umutlandım.
I left as soon as I saw the expression on your face.
İyi bir kadındır. Dürüst, içtendir.
When that pie hit your face I saw my dreams explode in a burst of cream and crust.
O pasta yüzüne çarptığında, hayallerimin krema ve kırıntılar arasına gömülüşünü izledim.
You know what I mean? You saw it before, but now it's in your face, laughing at you.
Daha önce gördünüz ama şimdi... tam karşınızda, size gülüyor.
I saw your face.
Suratını gördüm Mulder.
I saw the look on your face when you saw me tumble out of the closet.
Dolaptan yere düştüğümde suratının halini görecektin.
- I saw the look on your face when you read that question.
- O soruyu okuduğun zaman suratındaki ifadeyi gördüm.
I saw it on your face earlier in the medical bay.
Revir'deyken bunu yüzünde ki ifadende gördüm.
i saw you 563
i saw it first 27
i saw the video 17
i saw the light 16
i saw it 804
i saw the sign 17
i saw it myself 35
i saw him yesterday 27
i saw 499
i saw everything 64
i saw it first 27
i saw the video 17
i saw the light 16
i saw it 804
i saw the sign 17
i saw it myself 35
i saw him yesterday 27
i saw 499
i saw everything 64