In some way tradutor Turco
2,338 parallel translation
This person would be a white male of some intellectual merit possibly profoundly talented in some way.
Bu kişi, entelektüel yetenekleri olan, beyaz bir erkek olurdu muhtemelen, bir yönüyle son derece de yetenekli birisi.
A contract is a promise or a set of promises that the law in some way recognizes as a duty, and when it's breached, the law provides a remedy.
Kontrat, yasaların bir görev olarak gördüğü yerine getirilmediğinde ise, bizzat onarmaya çalıştığı söz veya sözler birliğidir.
I don't think it's an impossibility that people are, in some way, interacting with some sort of an intelligence or sentient being or something that exists at some level that's not in this three-dimensional physical plane.
İnsanların bir şekilde bu üç boyutlu fiziksel düzlem dışında bir yerlerde varolan varlıklarla iletişime geçtiklerine inanmıyorum.
I mean, it's probably damaged her judgment in some way.
Bir şekilde karar mekanizmasını etkilemişler.
In some way associated anyone here with Claire.
Herhangi bir yolla yada her nasılsa buradaki hiçbir insan Claire bir bağın olduğunu bilmemeli
We disguised in some way... or something... ok?
Üzerimizi kapatacağız şey gibi... kamuflaj gibi. Tamam mı?
I imagine they're probably connected in some way.
Bir anlamda birbirlerine bağlı olduklarını düşünüyorum.
Now I believe the phone call you were on is connected to that in some way, and I need to know how.
Ben de o telefon görüşmesinin bununla bir ilgisini olduğunu düşünüyorum ve bunu bilmeliyim.
She's involved with Grix in some way.
Grix'le bir şekilde bağlantısı var.
I'm killing five locals that may not have been the ones that pulled the trigger, but in some way shape or form, were connected to them.
... ki onlar, ateş edenlerden olmayabilir de ama herhangi bir yoldan, Taliban'la alakalıydılar.
Were you planning to interrogate him without an attorney present until he incriminated himself in some way that you find beneficial for your investigation?
Soruşturmanıza faydası olacak bir şekilde kendini suçlu durumuna düşürene dek onu avukatı olmadan sorgulamayı mı planlıyordunuz?
So I have to keep doing what I'm already doing, except now it's different in some way that you can't explain to me?
Yani her zaman yaptığım şeyi yapmam gerekiyor, farklı olması dışında. Ama bunu bana açıklayamıyorsun.
She probably reminded you of Kayla in some way.
Muhtemelen bir şekilde sana Kayla'yı anımsatmıştır.
Guys always pay for sex in some way.
Erkekler seks için bir şekilde, mutlaka para öder- -
It's just what you've said then has to make room for things that are in some way interesting or worthwhile.
Ama söylediklerine göre böyle bir şey için oda ayırmak ilginç ya da değerli bir iş.
Orchestrated it in some way?
Bir kaç yolla planlayarak?
Well, the fact of the matter is, I have wronged each and every one of you in some way.
İşin aslı şu ki, hepinize karşı bir şekilde hatalar yaptım.
Lemmy's look is something that is probably a little cultivated from back in the'50s, and added to that, some of the shit that he picked up along the way, bikers, punk rock, whatever.
Kendisi tam anlamıyla hayalimdeki adamdır. Lemmy'nin görünüşü biraz 50'li yıllardan beslenmiştir.
So if you've called me in here to see if there's some strings I can pull, then you're way off course.
Eğer beni burada görmek için çağırdıysan durumu kontrol altına alabileceğimiz bir şey var, elbette bazı şeyleri göze alırsan.
How, maybe, after the fourth donation, even if you've technically completed, you're still conscious in some sort of way.
Bazen dördüncü bağışından sonra teknik olarak bitmiş olsan da bir şekilde hayatta kalabilirsin.
And I feel that I've done you a disservice... with the way that I raised you, in some aspects.
Sanırım seni yetiştirme yöntemimle bazı durumlarda sana kötülük ettim.
The last, almost the last layer and I can not even describe what it is but at some reaches way in there is like the last layer of that, which defines you as a human being and it goes [khkk].
Sonunda, nerdeyse son tabakada, bu tabakanın ne olduğunu tarif bile edemem ama sanki seni insan olarak tanımlayan bu son tabaka, ve puf... o da gitti.
We didn't come all the way up here so we could take a picture of some cloud sitting in a forrest marcus not exactly the story I'm looking for.
Buraya kadar ormandaki bir bulutu çekmek için gelmedik Marcus. - Pek aradığım hikaye sayılmaz.
I could have told you just the same way you could have told me that you were gonna take $ 200,000 of my money, put it in some stock, and you didn't check with me, not one time, Carl.
Aynı senin hesabımdan iki yüz bin dolar çekip bana hiç danışmadan bir hisseye yatırdığında söyleyebileceğin gibi. Üstelik bu ilk de değildi, Carl.
If a homosexual is allowed to stay in the fight, maybe die in the fight, there's no way in hell some politician can tell'em who they can or can't marry.
Eğer homoseksüel biri savaşmaya izin verilebiliyorsa, hatta savaşta ölebiliyorsa, o zaman hayatta hiçbir politikacı çıkıp da, onlara evlenemeyeceğini söyleyemez.
No, she said some guy attacked her on the way in today and she just fainted.
Yo, bugün buraya gelirken birinin ona saldırdığını söyledi. Şu an baygın durumda.
We are exhausting all efforts to ascertain who took Bauer and where, but until any progress is made, we just have to hope that Jack can find some way of salvaging the operation on his end.
Bauer'i kimin nereye kaçırdığını öğrenmek için elimizden geleni yapıyoruz. Ama bir gelişme kaydedilene dek, Jack'in operasyonu kurtaracak bir yol bulmasını umut etmekten başka bir şey yapamayız.
In some bloody way I'll escape all this and get to the other side.
Bir şekilde buradan kurtulup, diğer tarafa geçeceğim.
In some vague, never to be usefully defined way.
Biraz müphem, asla işe yaramayacak bir şekilde.
But if she has a piece on the side and he doesn't, the only way he'd be okay with that is if he's betraying her in some other way that, in his mind, makes them even.
Ama sadece kadın işi pişiriyor ve adam yapmıyorsa bu konuda sorun çıkarmamasının tek sebebi başka bir şekilde ihanet ediyor olmasıdır. Böylece ona göre ödeşmiş oluyor.
I just wish we could get in touch with the doctor. I wish there was some way..
Keşke doktorla konuşabilseydik, belki bir kurtuluş yolu bula -
I'm late. But, um... I guess I got caught up with some... chores, but I'm in the truck, on the way there now.
Yapamam gereken bir kaç iş çıktı ama şuan kamyonetteyim geliyorum.
At some point I'm just going to be standing in your way, and not just professionally.
Bir noktada, sadece yolunda duran bir engel olacağım, sadece profesyonel olarak da değil.
Some days, that's the way it was in the house.
Bazen evde de durum böyleydi.
He was always and still is the new guy in some strange way.
Garip bir biçimde her zaman, hatta şimdi bile, o gruptaki yeni eleman oldu.
So we looked for some way of standing out in a crowd.
Bu yüzden kalabalıkta göze çarpmanın bir yolunu arar olduk.
( Alex ) Generally, we were pretty private and I think Moving Pictures was the turning point when there was a lot of pressure from fans wanting a piece of you or believing they were connected to you in some other way.
( Alex ) Genelde, oldukça dışa kapalıydık Moving Pictures dönüm noktası oldu sizden bir şeyler almaya çalışan veya sizle bir şekilde bağı olduğuna inanan hayranların baskısı
So perhaps Poirot, he is correct when he suggests that the match made of wood, it was struck by someone else and the piece of paper was burned because it was in some way incriminating.
Kâğıt parçası da, birine karşı kanıt olabileceği için yakılmış olabilir.
I don't know. There was some way She kept stuff in there.
Bilemiyorum ama bir şeyin içinde saklıyordu.
I'm gonna pull some paper and you'll be on your way in an hour.
Birkaç evrak dolduracağım ben, birkaç saate kadar yola koyulmuş olursun.
Or made some effort to plan in advance, instead of jumping in way over your head.
Ya da daha kapsamlı bir plan hazırlamak için biraz efor sarf etmeliydin, kafana göre atlamak yerine.
- I know, but it's her boyfriend, and they were necking in some perverse way.
Sonuçları kötüye gidiyor. Ama erkek arkadaşı, yani çarpık bir şekilde oynaşıyorlarmış.
Well, Larry... is semi-engaging in that pseudo-creepy, self-pitying lonely male kind of way, but if you have the audacity, the inaccuracy to describe me as ethereal, as some flawless, perfect thing, then fuck you.
Larry bir kendini beğenmiş sahtekâr, sapık, kendi haline acıyan, yalnız bir erkek. Ancak sen kalkıp da bana sanki kusursuz bir şeymişim gibi, "mukaddes" deme cesaretini ve yüzsüzlüğünü gösterdiysen, siktir git.
It means that if you want Bo crowder out of your life, you're gonna have to find a way to worm your way back into his good graces, give us some rock-solid information, like Boyd and the death of this guy in a meth-lab explosion.
Eğer Bo Crowder'ın hayatından çıkarmak istiyorsan tekrar Bo ile çalışmanın bir yolunu bulup bize elle tutulur kanıt getirmelisin demek oluyor. Mesela Boyd ve metamfetamin laboratuarı patlamasında ölen adamla ilgili olabilir.
She may have been useful to him in some other way. Morgan : hey, goldman.
Başka bir şekilde yardımı dokunuyor olabilir.
She did express some maybe suppressed disappointment, in a small way, at not being able to pursue some of the dreams that she may have had growing up.
Büyürken sahip olduğu bazı hayallerinin peşinden gidemediği için küçük çapta da olsa belki bastırılmış hayal kırıklıkları olduğunu ifade etti.
But what if she's involved in marly's murder some way And we helped her escape?
Ya eğer Marly'nin cinayetine karışmışsa, ve bundan kurtulmasına yardım ettiysek?
Well, I was thinking it was some version of a West Point, but then there's no way he could get the uniform in time.
İlk başlarda West Point'teki gibi olacağını düşünüyordum ama daha sonra üniformayı değiştirmek için yeterli zamanı olmadığı aklıma geldi.
Way the Christ out in the Everglades burying some Dominican guy's rooster.
İnin cinin top oynadığı bataklıklarda Dominikli bir herifin horozunu gömüyordum.
We have four other deaths that Sylvan's linked to in some other way.
Sylvan'ın bir şekilde bağlantılı olduğu dört ölüm daha var.
I guess if half of me has Lois'trust and the other half gets the rest of her, it all works out in some weird way.
Sanırım bir yarım onun güvenine sahip ve diğer yarım ise geri kalanına. İşleri değişik bir yolla hallediyoruz.
in some ways 155
in some cases 70
in some cultures 27
some way 34
wayne 745
ways 66
waylon 24
wayland 30
way to go 1028
way off 17
in some cases 70
in some cultures 27
some way 34
wayne 745
ways 66
waylon 24
wayland 30
way to go 1028
way off 17
way ahead of you 120
way too much 31
way ticket 45
way up 26
way better 36
way too long 22
way down 31
way mirror 27
way trip 38
way back 82
way too much 31
way ticket 45
way up 26
way better 36
way too long 22
way down 31
way mirror 27
way trip 38
way back 82
way tie 16
way out 21
wayward pines 19
way i see it 33
way street 165
in somali 65
in so many ways 25
in so many words 29
way out 21
wayward pines 19
way i see it 33
way street 165
in somali 65
in so many ways 25
in so many words 29