English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ L ] / Like i always do

Like i always do tradutor Turco

398 parallel translation
I'm keeping your room for you, just as you left it, like I always do.
Odanı senin için tutuyorum, aynı bıraktığın gibi, her zaman yaptığım gibi.
But "disapproved," like I always do.
Ama her zamanki gibi onay vermeyeceğim.
Yeah, like I always do?
Her zaman yaptığım gibi mi?
And I went along, just like I always do.
Ben de uydum. Her zaman yaptığım gibi.
As soon as I stopped concentrating, I'd go back to 60 or 70 like I always do. It's a habit.
Bir saniye dikkat etmesem, her zamanki gibi saatte 60 ya da 70'e düşerim.
Like I always do when I'm subjected to your whims.
Çünkü senin saçma sapan isteklerin karşısında kendimi kontrol etmeye alışığım.
I left her at the gate, like I always do. Didn't I, Aliette?
Her zaman ki gibi Onu kapıda bıraktım, Didn't I, Aliette?
I turned on the radio like I always do. I twiddled with the knobs as normal. Not a sound...
Her zaman yaptığım gibi radyonun düğmesini çevirdim... ama hiç ses gelmedi.
I dropped a little incense like I always do, just to unwind a little bit.
Biraz gevşemek için her zamanki gibi biraz tütsü yaktım.
I'll take a holiday, like I always do after a job.
Tatile çıkacağım. İşi bitirince hep yaptığım gibi!
I brought my poor ten-speed to a complete stop like I always do at stop signs.
Zavallı 10 vitesli bisikletimle durdum, dur işaretlerinde hep yaptığım gibi.
I'LL DO EVERYTHING ELSE- - LIKE I ALWAYS DO.
Her şeyi ben yapacağım... her zaman yaptığım gibi.
I got up early like I always do.
Her zamanki gibi erkenden kalktım.
I went running like I always do.
Her zamanki gibi koşmaya gittim.
Pace so I showed him to gun room, like I always do with visitors.
Ben de onu ziyaretçileri hep götürdüğüm silah odasına götürdüm.
I followed you just like I always do.
Seni takip ettim sadece hep yaptığım gibi.
Just like I did on Europa, on MarsColony, Orion 4, just like I always do.
Tıpkı Europa'da, Mars Kolonisi'nde, Orion 4'teki gibi. Hep yaptığım gibi.
Sometimes I get afraid it won't be always like this working only for you while you do the show just for me.
Bazen korkuyorum, bitecek diye sen benim için gösteri yaparken sadece senin için çalışmak.
Like I say, I always do as I'm told.
Dediğim gibi, her zaman bana söyleneni yaparım.
I was always letting it go in one ear and out the other... like you got to do with Curt's swearing... knowing it don't mean a thing.
Her zaman bir kulağımdan girer ötekinden çıkar... aynı seni Curt'un yemininin ne anlama... geldiğini bilmemen gibi.
No, I guess there's nothing a man like you can do, except keep on running. But no matter where you go, you're gonna run into that same fence, and it always has wire on it.
sanırım koşmaya devam etmesi dışında yapabileceğin hiçbir şey yok.
If I was like her, always ready to reproduce... I'd sit at home with a sign... on my belly : "Do Not Touch."
Eğer onun gibi, doğurmama ramak kalmış bir halde olsaydım... göbeğime "Dokunma" yazar... evden çıkmazdım.
He could do that in a letter, like I always did.
Her zaman yaptığı gibi, mektup yazarak da bunu yapabilirdi.
Why do you always have to treat me like I'm dirt?
Neden bana hiç deger vermiyorsun?
He was always bad, and in the end he intended to tell them I killed those girls and that man, as if I could do anything exceptjust sit and stare, like one of his stuffed birds.
Hep kötü biriydi ve onlara o kızları ve o adamı benim öldürdüğümü söyleyecekti, sanki öylece oturup bakmak dışında bir şey yapabilirmişim gibi, doldurulmuş kuşlarından biri gibi.
You're wonderful, always doing what I'd like you to do.
Harikasın, her zaman yapmak istediklerimi yapıyorsun.
I don't know. Uh, do you always, uh... run around like, uh, this?
Bilmiyorum... sen ortalıkta her zaman böyle mi dolaşırsın?
Since I graduated, I feel like I have to always be rude. Do you understand?
Mezuniyetimden beri hep edepsiz olmak zorundaymışım gibi bir his var içimde.
I always like to do a nice clean job.
İşimi hep temiz yapmayı severim.
I do? Oh, it's always so foolish to ask in cases like that, isn't it?
Pek aptalca bir soru, değil mi?
It seems like all I ever do around here is baby-sit, hope they don't do something that might annoy him, and they always do.
Burada tüm yaptığım çocuk bakmak. Umarım onu kızdıracak bir şey yapmazlar ama hep yaptıkları bu.
That's my technique. I always do like that.
Bu da benim tekniğim.
I mean, it's like I always felt that he was taking care of me... and now I just don't know what to do.
Yani, her zaman benimle ilgilenen biri var gibi hissediyordum... ve şimdi ne yapacağımı bilmiyorum.
I always do like that in home.
Ben evde, hep böyle yaparım da.
I always had to like the person - What do you mean, you could tell?
Birlikte olduğum kişiden illa hoşlanmam gerekirdi. "Belli oluyor" da ne demek?
Oh, I always like to make things homey, travelling a lot, the way we do.
- Her zaman ev işleri yapmayı severim. - Sürekli seyahat, bizim yaşam tarzımız.
Did I do something wrong this morning or has the world always been like this, and I was too wrapped up in myself to notice?
Bu sabah yanlış bir şey mi yaptım, yoksa dünya hep böyleydi de, ben kendi işlerime dalmış olduğum için hiç fark mı etmedim?
It's just like I've always said - you can do battle with strength, you can do battle with wit, but no weapon can beat a great pair of tits. Even if you're fully fit...
Her zaman söylediğim gibi savaşırken gücünü ve espritüelliğini kullanabilirsin ama bir çift göğüsten daha iyi bir silah yoktur.
I always wanted to do an in-depth on a bin like this.
Hep böyle bir tımarhaneyi araştırmak istemişimdir.
I want you to go out to the jail... and say hi to Al, like you always do.
Hapisten çıkartmak ve... Al'e her zaman yaptığınız gibi, merhaba demek istiyorum.
I always wanted to do a room in bamboo with, like, zebra skins.
Her zaman üzerinde zebra desenli bir kumaş bulunan bambu takımı isterdim.
When I make a word do a lot of work like that, I always pay it extra.
Bir sözcüğe bu kadar çok iş yaptırdığımda daima fazla ücret öderim.
i will bury it in the backyard with the others like i always do. please, remember your heart.
Kendin gibi değilsin artık, değil mi?
I feel like I'm slipping.. .. but do people who are actually slipping feel that way.. .. or is it always the really good people who are moving up..
Kötüye gittiğimi hissediyorum ama gerçekten kötüye giden insanlar mı böyle hisseder yoksa yükselmekte olan başarılı insanlar standartları yüksek olduğu için mi gerilediklerini düşünürler?
I've always dreamed of one thing and that's to do business with a man like you.
Sadece bir şeyin hayalini kurdum ve bu sizin gibi bir adamla iş yapmak.
Well, I guess we'll just have to entertain each other like we always do, Leroy.
Görünüşe göre, her zaman olduğu gibi...
I dug it. It just got a little nasty, like you always do.
Her zamanki gibi biraz edepsiz olmus.
Do I always sound like such an idiot, or do I just save it for the people I really want to impress?
Her zaman gerzek gibi mi görünüyorum yoksa bunu cidden etkilemek istediğim kişilere mi saklıyorum?
I'll do what I have to do... like always.
Sana ne yapacağımı sürekli söyledim.
/ I always do. I always feel like I'm committing a sin.
Her seferinde günah işliyormuş gibi hissediyorum.
I'd like to, but it's just- - I've always wanted to do a bit of farming.
Çok isterdim... ama her zaman bir çiftliğim olsun istedim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]