Look at that tradutor Turco
21,804 parallel translation
Look at that.
Şuna baksana.
Look at that body.
Şu vücuda bakın.
Why don't you let me have a look at that ass?
Götüne bakmama izin verecek misin?
Look at that twink.
Şu ibneye bak.
- Look at that.
- Şuna bak.
'Oh, look at that, three glasses of watered-down Ribena.
Şuna baksanıza, üç kadeh sulandırılmış meyve suyu. Berbat!
Here, look at that.
İşte orada.
It's where they keep the journals and paintings and weird trophies from these guys, but who wants to look at that stuff?
Kötü adamlardan aldıkları günlük, tablo ve garip kupalar gibi şeyleri sakladıkları bir yer. Ama kim bunları görmek ister ki?
Oh, my God, look at that.
- Tanrım. Şuraya bak.
And would you look at that?
Şuraya da bakın.
Oh, my God, would you look at that?
Tanrım, şuna bakar mısınız?
Would you look at that?
Şuna bakar mısın? - Bak.
Oh, look at that.
Oh, şuna baksana.
Well, would ya look at that?
Vay, bak sen şu işe?
Lovely. Look at that. 1, 2, 3.
Ne güzel, şuna baksana.
Take a look at that map again.
- O haritaya tekrar bak.
There, look at that.
Şuna bak.
Look at that smile, huh?
Şu gülümsemeye bak.
Look at that smile.
- Şu gülüşe bak.
- Take a look at that picture.
- Şu resme bir bak.
Look at that.
Şuna da bak.
Well, look at that.
Şuna bak.
Look at that!
Şuna bakın be.
Look at that.
Bir baksana.
- Yeah, I'll have a look at that.
- Evet, şuna bir bakayım
Fucking look at that.
Şuna bakın be!
Well, look at that.
Bak sen şu işe.
Look at that.
Şu video.
Look at that camera.
Kameraya bak.
Would you look at that?
Şuna bakar mısın?
Look at that suit.
Şu takıma bak.
Look at that. That look familiar to anyone else?
Bu hiç birinize tanıdık geliyor mu?
Look at that.
Şuna bak.
Look, it's clear that you're a good, decent man, and... you understand what's at stake here for Paige.
İyi, dürüst bir adam olduğunuz belli ve Paige için nelerin tehlikeye gireceğini de anlıyorsunuz.
And if you take a look, you'll see that I uploaded all your favorite TV shows.
Ve şıuna göz at, tüm favorili tv programlarını kaydettim.
'Tis impossible to reach from above grass, but if you look at this old map, compare it with the current map of Wheal Leisure workings, you'll see that we've extended considerably in the direction of Trevorgie.
Yukarıdan ulaşmak imkansız görünüyor ama bu eski haritaya bakıp,... Wheal Leisure'ın şu anki kazılarıyla karşılaştırırsanız Trevorgie yönüne doğru oldukça yol almış olduğumuzu görürsünüz.
Reckon it wouldn't hurt to take a closer look at Trevorgie from that end.
Sanırım o uçtan Trevorgie'ye daha yakından bakmanın bir zararı olmaz.
Today, I'm working in tandem with the CDC to take a look at the substance that you encountered at the power plant.
Bugün CDC ile birlikte enerji santralinde karşılaştığınız maddeyi incelemek için çalışıyorum.
And I never got a good look at him, but I did pick up a cigarette butt that he'd ground out.
Onu iyi açıyla hiç göremedim ama yere attığı bir sigara izmaritini aldım.
But if you look at the second vase, there's one bead at the bottom of the bowl that's out of place.
Ama ikinci vazoya bakarsanız vazonun alt kısmında yerinde olmayan bir tane boncuk var.
Okay, no, you can't look at me like that.
Pekâlâ, hayır bana öyle bakma.
I don't like the way you look at my body when you say that, Carol.
Bunu söylerken vücudma bakışından hoşlanmadım, Carol.
Every time I look down at this thing, that's all I'm gonna remember.
Bu şeye her baktığımda olanları hatırlayacağım.
Don't look at me like that.
Bana öyle bakma.
And it does look like he's been in that cell for at least three days.
Ve o hücredeymiş gibi gözüküyor en azından üç gündür.
- ( groaning ) - Look at you, spreading that filthy seed of yours all around.
Şu haline bak, o pis tohumunu tüm çevreye yayıyorsun.
Don't you look at me that way.
Bana öyle bakma.
Here was me feeling sorry for you, worrying that SHE was getting too attached, when look at you!
Ben de senin için üzülüyordum, sana gereğinden fazla bağlandığını düşünüyordum. Kendine bir bak.
Can I borrow those binoculars, so I can look at something that's not this? Max!
Şurası haricinde bir yere bakabilmek için.
♪ Look at all these hands That are way too big ♪
Şu ellere bakın Hepsi de
Tell me something that gives me a reason to visit Daley and we'll look at Curtis as well.
Daley'i ziyaret etmen için bir sebebin olduğunu söyle bana. ve Curtis'e iyi bak.
look at that face 76
look at that smile 26
look at that one 58
look at that shit 20
look at that body 28
look at that thing 43
look at that guy 49
look at that view 28
look at me 7366
look at this 4731
look at that smile 26
look at that one 58
look at that shit 20
look at that body 28
look at that thing 43
look at that guy 49
look at that view 28
look at me 7366
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at your face 75
look at yourself 268
look at it 733
look at them 596
look at my face 104
look at you go 18
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at your face 75
look at yourself 268
look at it 733
look at them 596
look at my face 104
look at you go 18