Look at us tradutor Turco
2,393 parallel translation
Look at us.
Baksana bir bize.
Look at us.
Şu halimize bak.
Look at us.
Bize baksana.
You know, The Girlie Show was working just fine, and then Jack came along and forced me to hire Tracy, and now look at us.
Biliyor musun, The Girlie Show son derece iyiydi ve sonra Jack geldi ve zorla Tracy'i işe aldı ve bakın şimdi durumumuza.
Look at us.
Halimize baksana.
Look at us.
Bize bak.
Yeah. Look at us...
- Tabii, baksana halimize.
look at us. Then let's do this.
- O zaman yapalım bu işi.
" Oh, look at us.
" Oh, bize bakın.
Now look at us.
Şimdi bir bak hâlimize.
We all prayed for him to look at us.
Aslında hepimiz bize baksın diye dua ediyorduk
Look at us.
Baksana hâlimize.
See, look at us communicating.
Bak, nasıl iletişim kuruyoruz.
Look at us.
Bak, ne hâldeyiz.
Now look at us...
Şimdi düştüğümüz durumlara bak...
Look at us... couple of losers.
Hâlimize bak... bir çift ezik.
Okay, remember, they look at us today, they're not seeing the good guys.
Pekala, sakın unutmayın ki bugün bize düşman gözüyle bakıyorlar.
And look at us now.
Ve şimdi de bize bak.
Seriously, look at us.
Ciddiyim, bize bir bak.
- Let us look at it.
- Hadi ama bakalım.
Look, I don't know what you'll find out but I can guarantee you that if you help us we can help you find at least some of the answers that you're looking for.
Sonunda neyle karşılaşacağını bilmiyorum. Ama seni temin ederim ki bize yardım edersen biz de sana aradığın sorulara cevap bulman için yardım ederiz.
Look at how everyone's getting so frantic around us.
Etrafımızdakilerin nasıl da heyecanlı olduğuna bak.
Look Mick I know you're brilliant but do you seriously expect us to break into a police station at night and dig a nine-foot hole in the canteen floor?
Mick, aşırı zeki olduğunu biliyorum ama.. gerçekten bizden gecenin bir yarısı karakola girip sonra da kantin zeminine 3 metrelik bir delik kazmamızı mı istiyorsun?
- I think we can really look at the history of the environmental movement to tell us a lot about why it hasn't been working.
Bizler, çevre hareketinin neden işlemediği hakkında daha çok şey söylemesi için tarihine bakabiliriz diye düşünüyorum.
Don't look at them, he's just trying to scare us.
Bakma şunlara. Bizi korkutmaya çalışıyor.
Muto he... he seemed to know our plans said he wanted to talk with us face to face to look at the situation when not only the first address him
Mutou mu? Anlaşılan planımızı anlamış ve bizimle konuşmak istiyormuş. Bu şartlar altında öncelikle onun işini bitirmemiz gerekebilir.
- He wants us all to come look at the house tomorrow.
- Hepimizi yarın yeni tuttuğu evi görmemiz için çağırıyor.
Look, there is a huge glacier coming our way, And it's coming at us really, really quick.
Bak, çok büyük bir buzul bize doğru ilerliyor ve gerçekten çok hızlı yaklaşıyor.
Look at the two of us, huh, Mel?
İkimize şöyle bir bak, Mel.
You see, when we look up into the sky at distant stars and galaxies, then we're looking back in time, because the light takes time to journey from them to us.
Gökyüzüne baktığımızda uzaktaki yıldızları ve galaksileri görüyoruz demek ki zamanda geriye doğru bakıyoruz çünkü ışığın onlardan bize doğru gelmesi zaman alıyor.
Hey, remember earlier when I told you not to look at that s.U.V. Next to us with the tinted windows, and then you looked anyway?
Hatırlarsın, geçenlerde sana o araçtan, o renkli cama bakmamanı söylediğimde... yine de baktın di mi?
Oh, give us a look at it.
- Göstersene.
So, when we look at the distant galaxies and we see that they are flying away from us, that's not because they were flung out in some massive explosion at the beginning of time.
Bu yüzden, bizden uzaktaki galaksilere baktığımızda onların bizden uzaklaştığını görürüz. Bunun nedeni zamanın başlangıcında muazzam bir patlamayla etrafa saçılmaları değildir.
♪ look at all the people fighting for ♪ we could fight it, what's happening to us.
Başımıza gelen bu olayla savaşabiliriz.
But look, he's gonna get to the bottom of this, tell us where the exact property line is so we can put our minds at ease.
Ama bak, bu durumu nihayetlendirecek, bize tam olarak sınır nerede söyleyecek, böylelikle huzura erebiliriz.
Ultrasound will give us a good look at the damage.
Ultrasonda zararı iyice görebileceğiz.
Look at what he's doing - he's double-crossing Mel, now he's double-crossing us.
Ne yaptığına bak... Mel'i kazıkladı şimdi de bizi kazıklıyor.
Look at that. He's sucking us in by appearing to agree with us.
Aynı fikirdeymişiz gibi görünerek bizi oyuna getiriyor.
You need to understand we have to get this done, and I know that it's like, "oh, fun, look at me,"... but it's not helping us at all.
Bu işi ciddiye almanız gerektiğini anlamalısınız. Eğlenceli olduğunun farkındayım, ama bunun bize bir faydası yok.
If particles are moving around this cylinder, and if it were small enough, they would look to us like they were not moving at all.
EĞer parçacıklar bu silindir etrafında dolanırsa, ve yeterince küçük olurlarsa, aslında bize, onlar hiç hareket etmiyormuş gibi gözükeceklerdir.
When you look at being able to fight disease, whether it's identifying malignant cells and killing them, we're trying to go through the garbage of all the functions that are out in the natural world and identify those that are useful to us in trying to be able to identify a correct disease state in the body.
Hastalıklara karşı savunma mekanizmasını inceleyince bu kötü huylu hücrelerle savaşıp onları öldüren doğal dünyada vücuttan dışarı atılan atıkları bulmaya çalışıyoruz ve işimize yarayacak olanları tespit edip vücutlarımızdaki doğru hastalık bilgi tabanını tespit etmeyi deniyoruz.
Very few of us, however, have wanted to take a closer look at those sperm.
Çok azımız spermlerimize yakından bakmışızdır.
- Why can't you look at her ass like the rest of us?
Neden sen de her erkek gibi poposuna bakmıyorsun sadece?
So, if you could... Take a look at the surveillance photos... Help us identify what he looks like now, then, uh...
Peki, sen gözetim fotoğraflarıan bakıp nasıl göründüğünü belirlememizde yardımcı ol ki Porter'ı tespit edip, kurtarmak için şansımız olsun.
'Cause you make us look at the world differently, Bay.
Çünkü sen bizim dünyaya farklı bir şekilde bakmamızı sağladın, Bay.
The first thing she wanted to look at was their blood, because the way that most of us cope with low oxygen is to raise the numbers of red blood cells and therefore the haemoglobin level in our blood, to help draw more oxygen from the thin air.
Bakmak istediği ilk yer yerlilerin kanlarıydı, çoğumuzun düşük oksijenle başa çıkabilmesinin yolu kırmızı kan hücrelerini arttırmaktır bu şekilde, kanımızdaki hemoglobin seviyesi seyrelmiş havadan daha fazla oksijen alınmasına yardımcı olur.
Once we had established that Tibetans and Sherpas don't have very high haemoglobin levels, that led us to think about what are they doing in order to get enough oxygen to their cells, and we decided that it was time that we took a good look at blood flow.
Tibetlilerin ve Şerpaların düşük hemoglobin seviyelerine sahip olduklarını ortaya koyduğumuzda, bu da bizi hücrelerine yeterli oksijen almak için ne yaptıklarını düşündürdü ve kan dolaşımlarına yakından bakma zamanının geldiğine karar verdik.
You know, you corporate lawyers look down your noses at us because we didn't go to Ivy League schools.
Siz, şirket avukatları kendinizi büyük görüyorsunuz çünkü biz iyi okullara gitmedik.
I think that it is important for us to look at that.
Bence buna bakmamız önemli.
Chris, Jerry's making us look at dirty pictures on his computer.
Chris, Jerry bizi bilgisayarındaki pis fotoğrafları görmeye zorluyor.
Look, Reid, I know you're mad at us because we didn't tell you what really happened, and I understand that.
Bak Reid, bize kızgın olduğunu biliyorum, çünkü sana olanları anlatmadık ve bunu anlıyorum.
look at us now 27
look at me 7366
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look at your face 75
look at yourself 268
look at me 7366
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look at your face 75
look at yourself 268