Look at that face tradutor Turco
429 parallel translation
I want you to take a good look at that face.
Bu yüze iyice bakmanı istiyorum.
Look at that face, ravaged, dissipated, evil.
Şu surata bak, yakıp yıkılmış, israf edilmiş, şeytani.
But one look at that face, and you just know.
Ama yüzlerine baktığın an, belli oluyor.
And here's her picture. Look at that face.
Ve buradaki onun resmi.
No, just one look at that face, and I got out of there as fast as I could.
Hayır, yalnızca yüzüne bir bakış atıp mümkün olduğunca hızlı oradan uzaklaştım.
Just look at that face.
Şu yüze bak.
Look at that face.
Yüzüne baksana.
Look at that face.
Şu surata bak.
When I look at that face, I can read that character.
Yüzüne baktığımda karakterini okuyabiliyorum.
Look at that face.
Şu yüze bak.
Look at that face, a face for a magazine cover.
Bu magazin kapağı için bir yüz mü?
Take a good look at that face, Floyd.
Şu yüze iyi bak Floyd.
To look at that face that was once so beautiful.
Bir zamanlar yüzü o kadar güzeldi ki.
Look at that face.
Şu yüze bir bakın.
Look at that face.
Yüzüne bak.
- Look at that face.
- Şu surata bak.
Look at that face and those eyes.
Şu surata ve gözlere bir bak.
Look at that face.
Bak şu yüze.
Oh, look at that face.
Şu surata bakın.
Look at that face!
Şu surata bak!
Just look at that face.
Sadece o yüze bir bakın.
- Look at that face.
- Şu güzelliğe bak.
Look at that face. Jimmy, is this a beautiful face?
Jimmy, ne kadar yakışıklı değil mi?
Look at that dumb face.
İşte Philomene de geldi. Şu surat ifadesine bakın.
Well, now that you've had a good look at my face, how do you like it?
Bu kadar baktın suratıma, beğendin mi bari?
Look at you, with that stupid look on your face... getting involved with my man.
Haline bir bak. Şu aptal sıfatınla erkeğimle ilgileniyorsun.
Nay, an I tell you that, I'll never look you in the face again, but those that understood him smiled at one another and shook their heads, but for mine own part, it was Greek to me.
Yo, bak onu söyleyebilirsem kör olup bir daha görmeyeyim sizi! Ama ne dediğini anlayanlar bakışıp gülümsediler, başlarını salladılar. Bana gelince, dedim ya, Yunanca konuşur gibi geldi bana.
Look at that little face. - Don't touch him!
Ne küçük burun, ne güzel.
It's just that one look at your kindly face, which is so full of fun, good fellowship...
İnsan senin o muzip, arkadaş canlısı ve sevecen suratına bakınca...
When you're 60, you'll wear a hat like that so men won't look at your face.
Erkekler yüzünü görmesin diye, 60 yaşına gelince takarsın bunu.
Look at that loser with his alcoholic face and grey complexion.
Şu herife bak Alkollü bir surat ve gri bir ten, ezik bir tip.
You love the arts, sir. Look at that beautiful face.
Bir sanat sever olarak efendim..... şu güzel yüze bakın.
Look at that innocent little face.
Şu masum küçük yüze de bak.
- Look at that color on his face.
- Yüzünün rengine bakın.
That daddy of mine... i can see him now, the way he used to look at me, his face all squinted up like a persimmon.
Wow. İyi, huuh?
Look at the pretty face on that...
Şunun yüzündeki ifadeye bak- -
Look at that shapely face
Şu biçimli yüze bak.
Look at that little girl's face.
Küçük kızın yüzüne bak.
Look at that little face.
Şu küçük yüze bakın.
If you'd face that, look at Vietnam in the context and you'd understand it
Bu bağlamda Vietnam'a baksanız bunu anlarsınız.
Look at that man : he has a bird-like face.
Şu adama bak : kuşa benzeyen bir yüzü var.
Look at that bloody face of yours.
Şu kan içinde kalmış yüzüne baksana.
Look at that boyish face.
Şu çocuksu surata bir bakın.
Look at the tenseness in his face, that taut body.
Yüzündeki gerilime bak, şu gergin vücuda bak.
Hey, Face, look at that abandoned real estate office.
Hey Face, şu terkedilmiş emlak ofisine bak.
Look at his face, those shoulders, that neck.
Şu surata bak... o omuzlar... o boyun...
You're gonna look at the floor... because you don't wanna see that fear in his eyes... when you jump up and grab his face and slam him to the floor... and make him scream and cry for his life.
Sen yere bakacaksın Çünkü onun gözlerinde ki nefreti görmek istemeyeceksin Onun üstüne atlayıp kafasını yere vurup bağırmasını seyretmek yerine
Every time I look at Marcie's face, all I can see is that girl's hiney.
Marcie'ye baktığım zaman gözümün önüne o kızın göğüsleri geliyor.
We believe... that the only way to change... is to discover the truth and look at it in the face
Biz inanıyoruz ki... değişmenin tek yolu... gerçeği keşfetmek, ve onunla yüzleşmektir.
Sammy. I mean, look at that face.
- Hayýr, Sammy.
I found that painters, when they approach their subjects they always look at the face from behind.
Ressamların birinin resmini yaparken... hep yüzün gerisine baktığını fark ettim.
look at me 7366
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look at your face 75
look at yourself 268
look at it 733
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look at your face 75
look at yourself 268
look at it 733