English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ S ] / So that's what happened

So that's what happened tradutor Turco

218 parallel translation
And the way he answered this was to say, well, what must have happened to this grey rock is that it must have been deposited on the sea bed at one time and it must then have been twisted and brought up so that it's sitting vertically and it must then have been eroded off, so it must have been land.
Ve bu gri kayaya ne olmuş olabileceğini, şöyle açıkladı bu kaya bir zamanlar deniz yatağında birikmiş olmalıydı ve sonra bükülmüş ve yukarı çıkmıştı bu yüzden dikey duruyordu ve sonra da aşınmış ve toprağa dönüşmüştü.
Strange that the mind will forget so much of what only this moment is passed... and yet hold clear and bright the memory of what happened years ago... of men and women long since dead.
Ne garip, an geçtikten sonra pek çok şey unutulur gider. Oysa uzun zaman önce olanları, çoktan olup gitmiş kadınların ve erkeklerin anısı zihnimde o kadar berrak ve taze ki.
- So that's what's happened.
- Demek bundan dolayı olmadı.
So that's what happened.
İşte böyle oldu.
So that's how I found out what happened to my boyfriend... and the money.
İşte o zaman anladım neler olduğunu... erkek arkadaşıma ve paraya.
So did I. I don't know what it was or what happened, but unless that bag of bones over there can reassemble itself, it's out of the running now.
Ben de. Ne olduğunu ve nasıl olduğunu bilmiyorum. Ama kemikleri bir araya gelmeyecekse işi bitti.
That's why it's so ironic, what happened.
Bu yüzden olanlar çok inanılmazdı.
So that's what happened.
Demek böyle oldu.
So that nature would take back what happened.
Böylece olanları geri almış olacaktım.
Flammable, I found out the reason it says that on the truck is so that just in case you should be spinning out of control at 70 or 80, heading for the truck, you'll know what it was that happened, you know?
Galiba ateşle yaklaşma yazmalarının sebebini buldum. Herhalde kontrolü kaybedip 120-130 kilometre hızla döne döne kamyona doğru sürüklendiğiniz sırada sizi neyin beklediğini bilin istiyorlar.
You must tell me what happened last night that so changed her.
Bana dün gece neyin onu bu derece değiştirdiğini anlatmalısınız.
What's so interesting about half an inning that would make you come from Iowa to talk to me about it 50 years after it happened.
Seni ta lowa'dan buraya getirip olaydan 50 yıl sonra benimle konuşmana neden olacak... kadar ilginç bir tarafı mı var bu maçın?
So that's what happened the day that you met my father.
Babamla tanıştığınız gün de böyle oldu.
So that's what happened to the poor, old, ugly pusbag.
Demek zavallı, yaşlı, çirkin irin torbasının başına gelen buymuş.
Sister, I can't imagine how you feel right now. But it's very important that we learn as much about what happened as possible, so we can get this information out over the police radio.
Rahibe, nasıl hissettiğinizi hayal edebiliyorum ama neler olduğu hakkında mümkün olduğu kadar fazla bilgi alabilmemiz çok önemli.
So that's what happened here in Gatlin?
Eee, Gatlin'de olanlar bu yüzden miydi?
That's another reason why your memory of what happened on the plane is so important.
Uçakta ne olup bittiğiyle ilgili hatırladıklarınızın çok önemli olmasının sebeplerinden biri de bu.
So, what if that's what happened?
Peki ya bu olmuşsa orada da?
What happened out there that was so bad..... that it wouId have AItameyer laying up in a hospital praying to die,..... that's got IIario on the run?
Orda o kadar kötü ne oldu..... ki Altameyer orada hastanede yatıp ölmek için dua ediyor,..... IIario'yu ortalıktan kaçırıyor?
So that's what happened to those guys.
Demek başlarına gelen buymuş.
So one could say... without being unreasonable, I think, that the Federation is partially responsible for what's happened and therefore, duty bound to correct the situation.
Ve kimse... tabi ki saçmalamadan, diyemezki, Federasyon burada olanların sorumlusudur. ve bunun yanında görevimiz buradaki durumu düzeltmektir.
Listen, if you know everything that's gonna happen in my life... for the next two years, why don't you let me know... so I can plan my vacations and know when to put my house on the market. Tell me what happened.
Gelecek iki yıl içinde başıma gelecekleri biliyorsan söyle de tatillerimi planlayayım ve evimi ne zaman satılığa çıkaracağımı bileyim.
Cassie, I am in serious trouble because of what happened. Oh, come on. That's why the sex was so good, Garrett.
Ama bunu yapan polisin maluliyet maaşı ve erken emeklilik alması fikri biraz midemi bulandırıyor.
So I turn around to see what I've hit, and that's when it happened.
Neye çarptığımı görmek için etrafımda döndüm ve o an olan oldu.
- So why don't you tell Deputy Stevens that it's okay to search the premises so we can clear up any misunderstanding... -... about who's responsible for what happened here? - Of course.
Böylece biz de burada olanların sorumlusunun kim olduğuna dair yanlış anlaşılmayı düzeltebiliriz.
So if it's all good all the time and you acknowledge that what just happened is evil,
Eğer her zaman her şey iyiye gidiyorsa, olayların kötü olduğunu da söylüyorsan,
So it's your testimony that the victim came into the precinct... to drop the charges and clear her husband but never refuted what happened, correct?
Yani ifadenize göre, kurban karakola gelip, davadan vazgeçti kocasını kurtardı ama olanları inkâr etmedi öyle mi?
- It's just so horrible, what happened to that poor lady.
O zavallı yaşlı kadına olanlar çok korkunçtu.
So that's what happened today.
İşte bugün olan bu.
So that's what happened...
Demek bu yüzdendi.
I wasn't sure why they bothered me so much, those stupid clippings from my dad about total strangers who were my age who happened to know exactly what they're doing with their lives, as if that's all that matters.
Niye beni bu kadar rahatsız ediyor emin değilim, Babamdan gelen, benim yaşımdaki hiç tanımadığım yabancılarla ilgili o aptal makaleler ki tam olarak ne yaptığını bilen insanlar kendi hayatlarıyla ilgili olarak sanki umurumdaymış gibi umurumdaymış.
So whatever you're thinking, stop, because that is not what happened.
Düşündüğün neyse yanlış çünkü öyle olmadı.
So, yeah, that- - that's probably what happened, I'm positive.
İnanın doğru söylüyorum. Çünkü her gün milyonlarca iş yapıyorum.
So that's what happened.
İşte olan bu...
He's so concerned that Maria beat Miguel but doesn't ask what happened to him.
Maria, Miguel'i dövünce endişeleniyor ama ona ne olduğunu sormuyor.
So, that's what happened, you think you killed her.
Demek böyle oldu, onu öldürdüğünü düşündün.
Well, from my point of view, that's what happened, so I had to ask you to come.
Benim açımdan olan buydu. Bu nedenle gelmenizi istedim.
So that's what happened to that girl, huh?
Demek o kızın başına bu gelmiş.
So that's what happened, in case you were wondering.
Yani böyle oldu eğer merak ettiysen.
So, I've been spending that money instead. But, you know what happened. Couch Emporium found out the mistake and they took the money back, and so now... ( LAUGHING ) That's the funny part, you know.
Ben de o parayı harcıyordum ama Koltuk Pazarı hatanın farkına varmış ve parayı geri almış.
So... you think that's what happened to me.
Yani... Bana olanın da bu olduğunu mu düşünüyorsun?
So that's what happened.
Demek bu yüzden...
So if you wake up on the pallet, that's what happened.
Çünkü o mindere sığmaz, ben de sığmam. Minderin üstünde uyanırsan, ne olduğunu bil diye söylüyorum.
It's just that after what happened yesterday, there's so much I need to say, because - -
Sadece dün olanlardan sonra söylemem gereken çok fazla şey var, çünkü...
Now, tell me what the target is and when you're planning the attack or I'll make things so bad that everything that's happened in the last few hours will seem like a pleasant memory.
Şimdi ya bana hedefin neresi olduğunu ve saldırının ne zaman gerçekleşmesini planladığını anlatırsın,... ya da işleri o kadar kötü hale getiririm ki son bir kaç saatte olanları güzel bir hatıra olarak görürsün.
So where are MI5's records for what happened that day in OzaI's office?
O zaman Bay Ozal'ın ofisindeki o güne ait MI5 kayıtları nerede?
Now, I need to know exactly what happened that night... and so far, all I got out of you... is that you twisted your ankle during practice.
O gece olanları harfi harfine bilmem gerekiyor ve şu ana kadar senden edinebildiğim tek şey antrenman sırasında ayak bileğini incitmiş olman.
Well, the doctor said there's a chance that Trey will remember what happened when he wakes up, so... I brought you a sandwich.
Doktor, Trevor'un, uyandığı zaman ne olduğunu hatırlama ihtimali olduğunu söyledi. Sana sandviç getirdim.
Makes me so livid that she's out there telling people this warped version of what happened.
Dışarıdaki insanlara bu çarpık hikayeyi anlatmasına çıldırıyorum.
Memory can be pretty tricky... so that's why if you tell your loved one what's happened to them... their brain will implode.
İyi şanslar.
The camp's new schoolteacher, a lovely woman... was so traumatised by what happened that she left!
Kamptaki yeni öğretmen iyi bir kadındı... olanlar yüzünden öyle sarsıldı ki, o yüzden çekip gitti!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]