Step outside tradutor Turco
936 parallel translation
Step outside and say that.
Seninle dışarıda görüşürüz.
You just open the door, step outside, and there you are.
Sadece kapıyı açmanız yeterli, hemen oradasınız.
Step outside, if you're a man.
Erkeksen dışarıya gel.
Step outside, Shinza, they're all talking about you
Dışarı çıksana Shinza, herkes senin hakkında konuşuyor.
Unless you want to step outside.
Sen karışma bu işe yoksa kırarım bir tarafını.
I'll have you indicted for murder if you step outside with that shotgun.
Eğer o tüfekle buradan çıkarsan seni cinayetle itham ettireceğim.
Miss Thursday, if you'll just step outside.
Bayan Thursday, dışarı gelirseniz.
Oh, son, uh, step outside, will ya?
Hey, evlat, dışarıda bekler misin?
Before this crew takes anymore orders from you, Long John, we claims our rights to step outside for a council.
Bu mürettebat, senin emrin altında kalıp kalmaması için, Long John,... bir konsey kurma hakkını kullanmak istiyor.
Step outside, pal.
Dışarı çıkalım dostum.
Why don't we step outside?
Niye dışarıda biraz yürümüyoruz?
I think the best would be for us to step outside and talk over.
Bence en iyisi dışarıya çıkıp bu konuyu konuşalım.
- Step outside for a moment.
- Bir dakika dışarı çıkın. - Evet.
Step outside.
Dışarı çık.
- Step outside.
Durumu çok ağır.
- How would you like to step outside?
-... 6 : 00'a kadar başlamıyorlar. - Dışarı çıkmaya ne dersiniz?
I don't have time to sweet-talk so I'd be obliged to you if you'd step outside with me.
Güzel laflara vaktim yok o yüzden benimle dışarıya gelirsen çok sevinirim.
Just step outside.
Çık dışarı.
Step outside, I'll kick your teeth in.
Dışarı gel de ağzındaki dişleri dökeyim.
Today, as soon as you step outside, they put you in jail.
Artık sokağa adım atar atmaz enselerler seni.
Step outside
Dışarı çıkalım.
Prepare yourself, and step outside.
Kendini hazırla ve dışarı gel.
Step outside.
Çık dışarı.
I'll step aside, if you step outside with me.
Kenera çekileceğim, ama benimle dışarı çıkarsan.
We can of course, always travel through... solid matter... in flight... and all, again, we can, we can take off again quite easily, no I do think we ought to step outside and have a look.
Tabii ki seyahat halindeyken katı maddelerin içinden geçebiliriz ve kolaylıkla tekrardan havalanabiliriz. Hadi, dışarı çıkıp bir bakalım. Ben de geleceğim.
Tanya, step outside.
Tanya, dışarı çık.
Why don't you step outside, Darnell?
- Neden dışarı çıkmıyorsun, Darnell?
Maybe I'll step outside, too.
- Ben de çıksam iyi olacak.
Step outside, you blind dog!
Çık dışarı, seni kör köpek!
I wonder if you'd be gracious enough to step outside for a moment... while we miserable worms get our drawers on.
Biz sefil solucanlar pantolonlarımızı giyerken biraz dışarı çıkabilir misiniz acaba?
Step outside!
Seni aşağılık kör piç, dışarı gel!
Step outside!
Dışarı gel!
- Will you step outside, please?
- Dışarı çıkar mısınız lütfen?
If you're calling the author of A la recherche du temps perdu a loony I shall have to ask you to step outside.
À la recherche du temps perdu'nün yazarına çatlak diyorsan, dışarı gel.
Why don't you step outside and get a little air.
Dışarı çıkıp biraz hava alsanıza.
Do you want to step outside!
Dışarı çıkmak ister misiniz!
Let's step outside.
Dışarı çıkalım.
I'll step outside.
Dışarı çıkayım.
Fellows, could you step outside for a minute?
Çocuklar, bir dakika dışarı çıkabilir misiniz?
I wouldn't step outside that door.
Yerinde olsam o kapıdan çıkmazdım.
Would you step outside for a moment, Lessing, please?
Lessing, biraz dışarıya çıkar mısın?
- Step outside.
- Dışarı çık.
Do yourself a favor and step outside.
Kendine bir iyilik yap ve dışarı gel.
Now step outside, because my stomach has commenced to growl.
Hadi şimdi dışarı çık bakalım, çünkü karnım guruldamaya başladı.
Don't take a step outside the house,'til i come back.
Ben dönene kadar, evden dışarı adım atmayın.
- Please, to step outside, madam.
- Lütfen dışarı çıkın, madam.
I'm just going to step outside and shine the light into the woods.
Hemen kapının eşiğinde olacağım üstelik gün ışık da ormanı aydınlatıyor.
You may leave it outside the church... on the top step.
Girişteki merdivenin en üst basamağına bırakabilirsiniz.
A step on the stair outside.
Merdivenlerde bir ayak sesi.
You step one foot outside that door and you're dead.
Daha kapıdan bir adım attığında ölürsün.
The place where we were hidden he was very small, therefore it was enough to give a step behind to be outside of the shelter.
Saklandığımız yer oldukça küçüktü. O nedenle adımımızı atar atmaz kendimizi dışarıda bulduk.
outside 883
outsiders 26
outside of work 17
outside now 21
outside the government 18
step forward 203
step by step 66
step away 135
step back 632
step it up 36
outsiders 26
outside of work 17
outside now 21
outside the government 18
step forward 203
step by step 66
step away 135
step back 632
step it up 36
step one 123
step right up 113
step up 145
step into my office 57
step out 83
step in 42
step two 79
step on it 212
step inside 47
step off 56
step right up 113
step up 145
step into my office 57
step out 83
step in 42
step two 79
step on it 212
step inside 47
step off 56