Talk to me tradutor Turco
25,096 parallel translation
Tell her if she wants to talk to me, she can come down here and talk to me and not keep sending her mole.
Benimle konuşmak istiyorsa buraya gelip konuşabileceğini söyle. Köstebeğini gönderip durmasın.
- He won't even talk to me anymore.
- Artık benimle konuşmak bile istemiyor.
I discovered it was the best way for my stepson to talk to me, too.
Üvey oğlumun benimle konuşmasının en iyi yolunun bu olduğunu keşfettim.
- All right, talk to me.
- Pekala konuş bakalım.
Now can you tell me why the, uh, NYPD wants to talk to me?
Şidmi NYPD'nın benimle ne konuşmak istediğini söyleyebilir misiniz?
You and your daughter have dragged my husband's name through your filth and bile for the last six months, and you want to talk to me about faith.
Son altı aydır kızın ve sen kocamın adını bozuk ağzınız ve kininizle lekeliyorsunuz. ... ve sen bana inanmaktan bahsediyorsun.
Dwight, you should talk to me before...
- Dwight, önce benimle konuşmanı...
Could you please talk to me about her?
Bana ondan bahseder misin?
No, no, no. Don't you talk to me.
Hayır, benimle konuşma.
It's time for you to talk to me now.
Benimle konuşman gereken an geldi.
Nina? Nina, talk to me.
Nina, konuş benimle.
So... er, are there any other women I don't know you wanna talk to me about?
Hakkında konuşmak istediğiniz tanımadığım başka kadın var mı?
You're not supposed to talk to me.
Benimle konuşmamalısın.
If somebody's trying to kill her son, why wouldn't she talk to me?
Eğer biri oğlunu öldürmeye çalışıyorsa, neden benimle konuşmuyor?
Rick, how's the Big Easy, brother? Talk to me.
Rick, New Orleans nasıl, anlat bakalım?
What you want to talk to me about again, man?
Benimle ne konuşmak istemiştin sen?
Don't talk to me. Don't even look at me, okay?
Benimle konuşma, hatta bana bakma.
It's great if I'm your patient'cause I'm asleep and you don't have to talk to me, but if I'm your student, God help me, right?
Hastansam çok iyi bir şey. Çünkü uyuyorum ve benimle konuşmak zorunda değilsin. Fakat öğrencinsem Tanrı yardımcım olsun, değil mi?
I just want you to talk to me.
Benimle konuşmanı istiyorum.
Talk to me, Noah.
Konuş benimle, Noah.
He doesn't talk to me anymore.
- Artık benimle konuşmuyor.
You think the cops wanna talk to me?
Sence polisler benimle mi konuşmak ister?
- then you tell me to talk... - OK, well, maybe we should figure out what exactly it is we're talking about.
Tamam, belki ne hakkında konuştuğumuzu bulsak daha iyi olur.
If you wanna go talk to Marco and tell him whatever it is you wanna tell him... it's fine with me, okay?
Gidip Marco'yla konuşmak ve anlatacağın her neyse anlatmak istiyorsan benim için sorun değil, tamam mı?
You've got to give her a pep talk. Okay, lay it on me, kids.
Beni pohpohlayın çocuklar.
- Let me talk to him for a second outside.
- Onunla bir saniye dışarıda konuşayım
I couldn't believe he was oblivious to it, and I stood up to go talk to you, but... you had left, so when the board approached me about commissioning a sculpture,
Buna rağmen seninle ilgilenmemesine inanamadım. Seninle konuşmak için bekledim ama gittin. Yönetim kurulu heykel yapmamı istediğinde kabul ettim.
- Hey, let me talk to her.
- Bırak ben konuşayım.
I can't really talk right now, but, um, I'm about to run out of those vitamins that you gave me.
Gerçekten şu an konuşamam ama bana verdiğin vitaminleri bitirmek üzereyim.
You really think you're gonna drag me off my boat to talk about the budget?
Bütçe konuşmak için beni teknemden uzaklaştırabileceğini mi düşündün gerçekten?
Let me guess, the worst part about breaking up is that she doesn't have her best friend to talk to anymore?
Tahmin edeyim, ayrılığın en zor tarafı artık konuşacağı en iyi dostunu kaybetmiş olmak mı?
Which reminds me, we got to talk to that guy. Yeah.
- Aklıma gelmişken, şu adamla konuşalım.
You wanted to talk to me?
Benimle mi konuşmak istedin?
Let me talk to Ihab! Let me give myself up to him.
Ihab'la konuşmama izin ver.
Barry, let me talk to him.
- Molly, Molly, Molly. Barry, onunla konuşmama izin ver.
Talk to me, Warren.
Söylesene Warren.
Look, you can sweet-talk me all you want, but it was my idea for people to wear a diaper to a sporting event.
Benimle istediğin kadar tatlı dilli konuşabilirsin ama insanların spor müsabakalarında bez giymesi benim fikrimdi.
He wouldn't let her talk to anyone or visit me anymore.
Birisiyle konuşmasına ve beni ziyaret etmesine izin vermiyordu.
It was Noah who told Edward and me not to talk to the police.
Bana ve Edward'a polisle konuşmayın diyen Noah'ydı.
Why don't you just let me talk to him first? Okay.
- Onunla ilk ben konuşayım mı?
Let me talk to him alone.
Onunla yalnız konuşayım.
Because if you're gonna drag me to caves and forts, I'm gonna need someone to talk to.
Beni mağaralara ve hisarlara sürükleyeceksen konuşacak birilerine ihtiyacım olacak.
Okay, let me talk to him.
Peki bir onunla konuşayım.
Excuse me, don't talk to my client, sir, especially since you know he can't talk back.
Müvekkilimle konuşmayın lütfen hele de kendisinin cevap veremeyeceğini bilirken.
You help me, we'll talk about Amy Fisher, and then I'll get you a proper ticket to New York or some place better.
Bana yardımcı olursun, Amy Fisher hakkında konuşuruz sonra New York veya daha iyi bir yer için sana düzgün bir bilet alırım.
You gotta talk to your guy about letting me in on that job. Look, the Tooth Fairy's going off the rails- -
Şu adamla beni işe alması için konuşman gerek.
I only bring it up because... it did eventually force me to talk to somebody, and that helped.
Bu konuyu açtım çünkü eninde sonunda beni anlatmaya zorladı. Ve yardımı dokundu.
I don't want you to feel like you have to be a tour guide and take me to places that you've never been and talk about things that you don't care about.
Tur rehberi gibi hissetmeni istemiyorum ve hiç bulunmadığın yerlere beni götürmeni ve umursamadığın şeyleri anlatmanı.
We can talk about me being the one to talk some other time.
Konuşabilecek tek kişi olmam hakkında başka bir zaman konuşabiliriz.
Letting Hanna talk me into taking her to your house instead of the police or the hospital.
Polise ya da hastaneye götürmem gerekirken Hanna'yı senin evine götürmeye beni ikna etmesine izin vermemi diyorum.
Keep buying me whisky and and I'll come up with something else to talk about.
Ama bana viski almaya devam ederseniz, konuşacak başka şeyler de bulabilirim.
talk to you tomorrow 30
talk to you soon 72
talk to the hand 19
talk to you later 250
talk to her 263
talk to my lawyer 20
talk to your father 18
talk to your mother 16
talk to them 86
talk to us 100
talk to you soon 72
talk to the hand 19
talk to you later 250
talk to her 263
talk to my lawyer 20
talk to your father 18
talk to your mother 16
talk to them 86
talk to us 100
talk to him 399
talk to you 56
talk to you for a second 17
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21
mexico 335
metro 61
merci 624
talk to you 56
talk to you for a second 17
to meet you 22
to me 1767
to mexico 17
to meet 21
mexico 335
metro 61
merci 624