To see tradutor Turco
212,715 parallel translation
That's the look I wanted to see, the mad Blaine!
İşte bu! Görmek istediğim bakış bu, kızgın Blaine!
I'm actually here to see you.
Aslında senin için geldim.
- Just to see what she's reading.
- Ne okuduğunu görmek için.
Do you want to see it?
Görmek ister misin?
I want you to see this.
Bunu görmeni istiyorum.
Well, we'll have to see, won't we?
Göreceğiz, değil mi?
- Dated two days before Ted came to see me.
- Ted buraya gelmeden iki gün önce.
I went to see Ted.
Ted'i görmeye gittim.
It's a nice excuse to see you again.
Seni tekrar görmek için güzel bir bahane.
I'm here to see you.
Ben seni görmeye geldim.
It was part of a plan to let you sink or swim, to see if... I wanted to see if you could get to another level of EQ on your own, to see if you could grow without me holding your hand, because I believe you can.
Ya batarsın ya çıkarsın planının bir parçasıydı bu EQ'nda başka bir seviyeye geçip geçemeyeceğini görmek içindi ben elini tutmazken olgunlaşıp olgunlaşmayacağını görmek içindi çünkü inanıyorum yapabilirsin.
I want them to see justice served on their beloved princess.
Sevgili prensesleri için... adaletin sağlandığını görmelerini istiyorum.
I didn't expect to see you, Killian, which has me wondering what happened.
Seni görmeyi beklemiyordum, Killian... ne olduğunu merak ediyorum.
We were all relieved to see that he was okay.
İyi durumda olduğunu görünce hepimiz rahat bir nefes aldık.
Thank you for agreeing to see me, sir.
Benimle görüşmeyi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim efendim.
Prisoners outside for everybody to see, with lice, starving to death, not human.
Bitlenmiş, açlıktan ölmek üzere, insan gibi değiller.
I'd like to see what Alexei has to say when everyone and everything he ever knew in Russia is wiped out. Well, hopefully, we'll prevent that from happening.
Rusya'da tanıdığı herkes bildiği her şey yok olunca Alexei'nin ne diyeceğini görmek isterdim.
I think it's easy not to see it.
- Hayır. Görmezden gelmek kolay sanırım.
I need to see Doctor Walters.
Doktor Walters'ı görmem gerek.
So, he wants to see his father.
Babasını görmek istiyor yani.
His mother defected, he got himself arrested, and now he's come here to see a father he's never met.
Annesi iltica etti, kendini tutuklattı şimdi de hiç görmediği babasının peşinden buraya geldi.
Yeah, she's been bugging me to see "Terms of Endearment."
Sevgi Sözcükleri'ni izleyelim diye tutturdu da.
I- - I have to see him.
Onu görmem gerek.
I can't believe we're never going to see him again.
Onu bir daha göremeyeceğimize inanamıyorum.
It's good to see you.
Sizi gördüğüme sevindim.
I'm going to cancel my trip to see Stobert.
Stobert'i görmeye gitme işini iptal edeceğim.
- Good to see you.
- Seni gördüğüme sevindim.
She's starting to see him for what he is.
Adamı olduğu gibi görmeye başlıyor işte.
So you rent this place in my building just to see me?
Yani sırf benimle görüşmek için binamda bir daire mi tuttunuz?
Oh, well, that's great. So you get to see him a lot.
Harikaymış, sık sık görüşüyorsunuz o zaman.
They want her to see more of the world.
Dünyanın farklı köşelerini görmesini istiyorlar kızlarının.
Do you think Paige wanted us to see those photos?
Sence Paige o fotoğrafları görmemizi mi istiyordu?
But... maybe she wanted to see us read them right in front of her.
Ama onun önündeyken okuduğumuzu görmek istemiştir belki.
- Yeah? Yeah, I mean, I joined'cause I wanted to see the world.
Evet yani, işe girdim çünkü dünyayı gezmek istiyordum.
Tomorrow, I get to see my family for the first time in... years.
Yarın, ben de ailemi görme fırsatı yakalayacağım... yıllar sonra.
I want to see some ID.
Kimliğini görmek istiyorum.
I don't want to see you back here, okay?
Seni bir daha burada görmek istemiyorum tamam mı?
To see someone die like that.
Birinin bu şekilde ölümünü görmek.
"Why on earth would you want to see me suffer?"
Niye acı çekmemi isteyesiniz ki? " dedim.
All right, so I'll drive up to the cabin and see if it's there.
Tamam, kulübeye gidip orada olup olmadığına bakarım.
It's just I see you giving up your whole life to find your mom's killer,
Tüm hayatından annenin katilini bulmak için vaz geçiyorsun...
You still think you need to go see a judge?
Hâlâ hakimi aramayı düşünüyor musun?
See, at first, I was... I was mad at you because I-I didn't understand why you would do that to me.
Bak, ilk başlarda sana kızmıştım çünkü bunu bana neden yaptığını anlamamıştım.
Her celebrity allows her to meet with heads of government, see parts of the nation regular Sardovians have no access to.
Ünü, ona devlet yetkilileriyle görüşme ve ülkenin sıradan vatandaşların görme yetkisi olmayan yerlerini görme olanağı veriyor.
You see the emergency exit to the right of the desk?
Masanın sağ tarafında bir acil çıkış göreceksin.
So my mother and I, we ride train to see him.
Annemle birlikte onu görmek için trene biniyoruz.
We'll never see eye to eye on it.
Ortak yolu bulamıyoruz bir türlü.
Well, as soon as your language improves, we'll see to it that we find you a job at a paper or in publishing, translating.
Dilini geliştirir geliştirmez gazetelerde ya da basında, çeviri işi falan ayarlayacağız sana.
The plan all along was to go way outside the Rezidentura and see if we get something.
Başından beri planımız Mesken'den olabildiğince uzaklaşıp bir şeyler bulup bulamayacağımızdı.
If you have the chance to go home and see your family, you should do it.
Eğer eve dönme ve ailene kavuşma şansın varsa, bunu yapmalısın.
My parents invite me to go see a film.
Anne babam beni film izlemeye çağırdı.
to see you 75
to see me 34
to see her 17
to see him 21
seek 183
seeds 33
seen 70
see you next time 81
seeker 73
see you tomorrow 1475
to see me 34
to see her 17
to see him 21
seek 183
seeds 33
seen 70
see you next time 81
seeker 73
see you tomorrow 1475
seeking 22
seeing 65
seems 38
see you later 3234
seekers 20
see ya 1717
see you in hell 54
see you soon 953
see you friday 34
see you next week 172
seeing 65
seems 38
see you later 3234
seekers 20
see ya 1717
see you in hell 54
see you soon 953
see you friday 34
see you next week 172