Undertaken tradutor Turco
169 parallel translation
It is a confession that on this 29th day ofJuly, 1939... you have attempted to assassinate our führer... and that you have undertaken this crime with the approval of your government.
Bu, 29 Temmuz 1939'da yapılmış bir itiraf önderimize suikasta teşebbüs ettin ve bu suça hükümetinizin isteği ile kalkıştın.
For once undertaken, violence can become its own master and lead to either good or evil. "
Bir kez şiddete başvurduğunuzda, şiddet sizin efendiniz olur. ... sizi iyiye de kötüye de sürebilir.
Furthermore, of having undertaken a private enterprise, and of having used initiative.
Ayrıca, şahsi bir işe girişmekle ve inisiyatif kullanmakla suçlanıyorsunuz.
The two of you are beginning a strange journey, a journey that no Earth people have ever undertaken before.
İkiniz garip bir seyahate başlıyorsunuz. Daha önce hiçbir Dünyalının yapmadığı bir seyahat.
Now, their mission, the greatest aerial exploration and mapping program of Antarctica ever undertaken.
Görevleri Antarktika'nın havadan keşfi ve yapılmış en geniş kapsamlı haritalandırılmasıydı.
To rule the kingdom and to build the temple, both of which I have undertaken.
Benden kraliyeti yönetip, büyük bir tapınak inşa etmemi istedi.
So I further propose that the necessary extensive preparations be undertaken at once in order that we may leave not later than four weeks from today.
Bu yüzden bir diğer önerim... gerekli olan yoğun hazırlıklara hemen başlanması ve... bugünden itibaren daha fazla olmamak üzere dört hafta içinde yola çıkabilmeliyiz.
It's the most fascinating venture I've ever undertaken.
Bu şimdiye dek giriştiğim en heyecan verici iş.
We will hear from Number Two, who is in charge of our NATO project, the most ambitious SPECTRE has ever undertaken.
SPECTRE'nin şimdiye kadar ele aldığı en hırslı proje olan... NATO projesini, sorumlusu İki Numara'dan dinleyeceğiz.
I shouldn't have undertaken to defend you in the first place.
En önce sizin savunulmanız gerektiğinden emin olmalıyım.
A campaign must be undertaken.
Bir kampanyaya girişmek icap eder.
I'll ask you to reconsider the rash course you've undertaken.
Davranışını baştan gözden geçir.
Should it have been undertaken?
| Göze alınmalı mıydı?
She told me yesterday that you had undertaken to get her a pension.
Dün bana, sizin kendisine bir emekli aylığı bağlama sözünüz olduğundan bahsetmişti.
O God, bless, we pray You, our great army and its supreme commander on the eve of a holy war undertaken for Your sake, and grant, in the name of your Prophet, our great Lawgiver,
Yüce tanrım, kutsa bizi, sana duacıyız büyük ordumuz ve üstün komutanımız bir kutsal savaşın arifesindeler, bize elçinin, peygamberimizin adına iyilikler bahşet, biz senin kutsal görüntünle doğmuş, seçilmiş hizmetçilerin, kutsal tanrı katına, ve tanrısal güzelliğe doğru
I therefore propose, Mr. Speaker, that a further investigation be undertaken into the penal institutions of our country, and into the men involved in their administration.
Bu yüzden Sayın Sözcü şunu söylemeliyim ki ülkemiz hapishanelerinin ve yönetimlerinden sorumlu kişilerin, genel bir soruşturmaya tabii tutulmasını öneriyorum.
The mission we have in mind can only be undertaken by men with your qualifications
Aklımızdaki görev sadece sizin yeteneklerinize sahip olanlar tarafından gerçekleştirilebilir.
Cyclops is the biggest project of its kind ever undertaken by man.
Kiklops, insanlığın gerçekleştirdiği bu tarzdaki en büyük projedir.
Actually, why have you undertaken to this task?
Gerçekten, neden bu görevi üstlendin?
Reports concerning certain experiments undertaken at the clinic under the supervision of Professor Vergerus.
Bunlar bu klinikte gerçekleştirilen bazı deneylerle ilgili. Hepsi de Profesör Vergerus'un gözetiminde gerçekleşiyor.
The task before you is the most important operation that the Comrades Organisation has ever undertaken.
Sizin göreviniz yoldaşlık organizasyonunun şu ana dek gerçekleştirdiği en önemli operasyonu yürütmektir.
The task before you is the most Organisation has ever undertaken.
Sizin göreviniz yoldaşlık organizasyonunun şu ana dek gerçekleştirdiği en önemli operasyonu yürütmektir.
Mr. Biberkopf has also undertaken to report to us each month.
Ayrıca Bay Biberkopf her ay bize rapor vermeyi yükümlenmiştir.
It's difficult to do what you've undertaken to do.
Yapmayı üstlendiğin şey çok zor.
This is the most important assignment any of us has undertaken.
Bu şimdiye kadar bize verilen en önemli görev.
Excuse me, Mr. Chairman, but if you kill this project, you will end one of the greatest adventures mankind has ever undertaken. And more important, you will leave a brave man back there alone.
- Afedersiniz Sayın Başkan, eğer bu projeyi çöpe atarsanız insanoğlunun üstlenmiş olduğu en güzel şeylerden birini bitirmekle kalmayıp, daha da önemlisi yürekli bir adamı geçmişte yalnız bırakacaksınız.
I thought that you had undertaken many cases and won them... in support of human rights.
Birçok davayı üstlendiğinizi ve insan haklarını savunarak onları kazandığınızı sanıyordum.
Mr Scott Blair has undertaken to publish it... with discretion.
Bay Scott Blair, Sovyetlerdeki engelleri bildiği için basmayı kabul etmişti.
And before we have undertaken any of our excursions.
Hem de seyahat planımızdan hemen önce.
It was not to be undertaken lightly.
"ve hafife alınmamalıdır."
A second operation was undertaken...
Çevreyi ikinci ve hızlı bir operasyonla abluka altına aldılar.
Canada, known for ages as a polite and clean country, has, under a socialist majority, undertaken a massive military buildup on its border with the United States.
Kanada, bizim tarafımızdan uzun yıllar nazik ve temiz bir ülke olarak görülüyordu. Şu anda ülkeyi yöneten sosyalist çoğunluk hükümetinin, Birleşik Devletlerle arasındaki sınırda büyük bir...
You seem to have undertaken quite a labour of love.
Ağır işlerden hoşlanıyorsunuz. O nedir?
Never before have we undertaken a task- - Have we undertaken a task of this size.
Daha önce hiç böyle bir işin böyle bir işin altına girmemiştik.
Wasn't a trial of drug therapy warranted before surgical intervention was undertaken?
Cerrahi bir girişimde bulunulmadan önce... ... ilaç terapisi kullanılması önerilmiyor muydu?
Otherwise it wouldn't have been undertaken.
Aksi taktirde bu yok edilemezdi.
It appears that endeavoring to obtain information now concealed behind the Iron Curtain, a flight over Soviet territory was probably undertaken by an unarmed civilian U2 plane.
Öyle görülüyor ki günümüzde Demir Perde ardında gizli kalmış Sovyet Bölgesine silahsız bir sivil uçak olan U2 ile bilgi edinme çabasıyla muhtemel bir uçuş icra edilmiştir.
Please do me the service of coming to the unveiling of a new venture I've undertaken.
"Lütfen üstlendiğim yeni girişimimin perdelerinin aralanmasında, ziyaretime gelme yardımında bulunun."
Which is evidence... of the enormous care my team takes in the development of every weapons system undertaken by the Pentagon.
Bu da Pentagon tarafından yaptırılan her silah sisteminin geliştirilmesi için ekibimin gösterdiği büyük ilginin bir kanıtı.
Decontamination procedures were undertaken immediately.
Dördüncü seviye dezenfekte prosedürleri hemen uygulanmaya başlandı.
After the astonishing display of vigilantism... during the Yakavetta trial yesterday... the largest manhunt in recent memory is being undertaken... to capture three men the media have dubbed "the Saints."
Dün Yakavetta Mahkemesi'nde yapılan güç gösterisinden sonra medyanın "Azizler" dediği üçlüyü yakalayabilmek için tarihin en büyük insan avı başlatıldı.
But it is not to be undertaken lightly.
Ama bu düşünülmeden üstlenilirse olmaz.
It was the most ambitious robotic space mission NASA had ever undertaken.
NASA'nın o güne dek en sıkı sarıldığı robotik uzay göreviydi.
This is point at which we are concemed... that there might be shooting among the ships at sea with the possibility that invasion might have to be undertaken to assure that those bases are eliminated
İşgale girişimi olasılığıyla birlikte o füzelerin imha edildiğinden emin olmak için... denizlerdeki gemilere ateş açılması bizim en çok endişelendiğimiz husus.
If invasion is undertaken the Russians have said that they would retaliate with rocket fire
Ruslar, işgal girişimine kalkışılırsa füzelerle karşılık vereceklerini söyledi.
The description the Egyptian priest gave to Solon of this mighty vanished civilization is the starting point for every search ever undertaken to find Atlantis.
Büyük kayıp medeniyetin, Mısırlı rahipçe Solon'a verilen tarifi, Atlantis'i bulmayı üstlenen her bir araştırma için başlangıç noktasıdır.
And it " s been agreed that that task be undertaken by an older hand by myself, in fact.
Bu görevin deneyimIi biri tarafından üstIeniImesine karar veriIdi. Yani bendeniz.
That we have undertaken to systematically annihilate all the Jews of Europe?
Avrupa'daki Yahudileri, sistemli olarak yok etmeye başlamamız...
Voyage When I had undertaken from...
- Seyahat hiç ummadığım kadar uzun sürdü.
You are quite aware that we have undertaken a job which is preposterous... we've both said so.
Mantıksız bir iş aldığımızı gayet iyi biliyorsun. Bunu ikimiz de söyledik.
In 1999, with the full cooperation of the Marilyn Monroe Estate a massive restoration project was undertaken.
1999'da, Marilyn Monroe Estate'in işbirliğiyle büyük bir yenileme projesi başlatıldı.
under 290
understand 2529
underground 88
underwear 81
understanding 63
undercover 116
underwater 36
underneath 75
understood 2547
underpants 29
understand 2529
underground 88
underwear 81
understanding 63
undercover 116
underwater 36
underneath 75
understood 2547
underpants 29
underwood 165
under the bridge 22
under the radar 23
under the bed 63
under the sea 16
understand me 81
understandable 121
under the table 51
understand this 55
understand what i'm saying 17
under the bridge 22
under the radar 23
under the bed 63
under the sea 16
understand me 81
understandable 121
under the table 51
understand this 55
understand what i'm saying 17