English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ W ] / We wait

We wait tradutor Turco

15,795 parallel translation
We wait until she's standing in front of them, and then we launch the gas.
Önlerine çıkana kadar bekleyip, sonra gazı atacağız.
- Maybe, we should move on, if we wait for the simpleton, we'll be here all night.
- Belki de harekete geçmeliyiz böyle avanak gibi beklersek bütün gece burada kalırız.
But shouldn't we wait until this crisis is over first?
Ama kriz bitene kadar beklesek daha doğru olmaz mı?
Shouldn't we wait for the crime scene manager?
Suç mahali müdürü'nü bekleyelim mi?
We wait.
Bekledik.
We wait until Sunday and go in earlier.
Pazara kadar bekleyip erkenden gireriz.
- We wait for it to pass.
- Geçmesini bekleyeceğiz.
We wait for it to pass.
Geçmesini bekleyeceğiz.
We wait again.
Beklemeye devam edeceğiz.
Do we wait for Mr Tankard?
Bay Tankard'ı bekliyor muyuz?
Should we wait for Jane?
- Jane'i bekleyelim mi?
We wait for her to show, then we grab her.
Ortaya çıkmasını bekleyeceğiz ve onu yakalayacağız.
We wait, we could lose them.
Beklersek, onları kaybedebiliriz.
I wish I could kiss you, but we'll wait.
Keşke seni öpebilseydim ama bekleyeceğiz.
Wait. What are we doing here?
Burada ne işimiz var?
- Wait. Where we going, Eddie?
- Bekle, nereye gidiyoruz Eddie?
Wait, we need to figure this out.
- Ama bunu halletmemiz lazım.
Just you wait... we'll have a blast.
Çok eğleneceğiz burada.
Wait, I thought we were organizing these by year.
Bekle, yıllara göre düzenlediğini sanıyordum.
Don't you want to wait until we sit down?
- Oturana kadar beklemeyelim mi?
Given that key contenders for both slots on the ticket aren't able to be on the floor today, the Rules Committee has advised that we should wait for their return before any further votes are held.
Listede mücadele eden her iki adayın da burada bulunamayacağını değerlendiremeye alan İçtüzük Kurulu'nun önerisiyle adaylar geri dönene kadar yeni bir oylama yapılmayacak.
Now we'll just have to wait and see if it actually results in anything.
Şimdi gerçek bir sonuca ulaşıp ulaşmayacağını bekleyip göreceğiz.
We can talk now, or you can wait till you have a team of lawyers talking to my fact checkers.
Ya şimdi konuşuruz ya da kontrolörlerimle konuşmak üzere bir avukat takımı tutmayı beklersin.
That he was a... wait, did we talk about him?
Onun... Bir dakika, onun hakkında konuşmuş muyduk?
With all due respect, we'll wait until we hear back from the Bureau that it's officially terminated.
Saygısızlık etmek istemem ama, Resmi olarak sonlandırıldığını bürodan duymak istiyoruz.
We should wait until Mitch has finished his tests, so we know more about this new mutation.
Mitch testlerini bitirene kadar beklemeliyiz böylece bu yeni mutasyon hakkında daha çok şey öğreniriz.
Well, we can't wait any longer.
Daha fazla bekleyemeyiz.
Can we at least wait till after the funeral?
En azından cenazeden sorasına kadar bekleyebilir misin?
I wanna wait till we find them, and the longer they're out there, the harder that's gonna be, so let's get this affidavit filed and we can get this arrest warrant.
Onları bulana kadar beklemek istiyorum, ve onlar dışarıda oldukça onları bulmak zorlaşacak. Şu yeminli ifadeyi verelim ki tutuklama emri çıkabilsin.
If only we could wait.
Bekleyebiliriz sadece.
We can't wait.
Bekleyemeyiz.
We can't wait any longer.
Daha fazla bekleyemeyiz.
Really, it wasn't until an hour ago that I was like, wait, we've been trading emails back and forth, but I still have no idea what this guy looks like.
Gerçekten. Daha bir saat öncesine kadar "o kadar yazıştık ama bu adam neye benziyor bilmiyorum" diyordum.
And then I was like, wait, he's going to bring a red rose, so we need to go to a nicer place, which is why I switched the restaurant last-minute- -
Biliyorum. Sonra dedim ki "dur biraz, " kırmızı gül getireceğine göre güzel bir yere gitmeliyiz. "
We should wait until the right time.
Doğru zamanı bekleyelim.
- Perhaps we could wait a few...
- Belki birkaç dakika bekleyebilirsek...
We just have to wait. Right.
Beklemek zorundayız.
We can wait for her together.
Onu beraber bekleyebiliriz.
Well, we can wait.
- Bekleyebiliriz.
Wait, we're not gonna die, are we?
Bekle, ölmeyeceğiz, değil mi?
We can wait outside, if that's easier.
Eğer daha kolay olacaksa, dışarıda bekleyebiliriz.
We just had to wait for a bite.
Sadece bir ısırık için beklememiz lazım.
Normally, you'd have to wait, but, uh, we've had some cancellations, and I can get him in today.
Aslında bekleyecektik ama iptal edilen ameliyatlarım var. Bugün halledebiliriz.
Uh, wait, we must be on the wrong floor.
Bekleyin yanlış katta olmalıyız.
Kelly, I, uh, I know we're in the middle of your big night, but, uh, I felt like this just couldn't wait.
Kelly, biliyorum ki senin büyük gecendeyiz. Ama daha fazla bekleyemedim.
Take it inside that building, we'll have to wait here for a while.
O binanın içine gireceğiz ve burada bir süre beklemek zorundayız.
We'll wait for the DNA, just to be on the safe side.
Emin olmak için DNA sonuçlarını bekleyin.
Could I maybe wait for her? We need time alone as a family.
- Aile olarak yalnız kalmak istiyoruz.
All your friends are thinking of you'and we just can't wait to see you again.'
Seni görmekte sabırsızlanıyoruz.
I think we should just wait till they schedule the surgery.
Bence ameliyat tarihi belli olana kadar bekleyelim.
Just wait till we launch the phone app.
Sen birde telefon uygulaması çıktığında gör.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]