When in fact tradutor Turco
857 parallel translation
When in fact, we've never even really started.
Aslında biz hiç başlamamıştık.
You said the hospital was a protestant hospital. when in fact it was a house of prostitution.
Aslında genelev olduğu anlaşılan hastaneye Protestan hastanesi demiştin.
It was paradoxical that some of us, including Viénot, Jean Zay, Wiltzer and I, were tried for desertion, when in fact their original plan had been to go fight.
Bazılarımız için bu bir çelişkiydi. Viénot, Jean Zay, Wiltzer ve ben firar etmekten yargılandık ancak asıl amaçları savaşa devam etmekti.
I lied when I told Luís I was too weak... when in fact...
Gücüm olmadığı da yalandı. Aslında...
The illusion that you're one of the bosses, when in fact, you're an errand boy.
Bu bir hayal. Siz bir patron musunuz? Yok, hayır
" from them, when in fact, I am the thief...
Aslında hırsız benim. "
The other remarkable thing was, it was a little later when we realised this, this survey which had been in the literature for several years does in fact exhibit a symmetry.
Dikkate değer diğer şey ise, bir süre sonra farkettiğimiz gibi bir kaç yıldır literatürde olan bu araştırma gerçekten de bir simetri olduğunu gösteriyordu.
A prodigious fact has just occurred this morning in the office of the Clerk of the Court of the prison of Jante, at the time when the hangman was about to prepare the murderer Gurn sentenced to death, that is some minutes before key execution.
Fantomas hayatta ve özgür! Müthiş gerçek, ölüm cezasına çarptırılmış olan Gurn'un bu sabah yapılacak önemli infazından birkaç dakika önce Jante Hapishanesi'nin İnfaz bölümündeki büroda hazırlık yapan cellat tarafından yanlış kişiyi infaz edecekleri farkedilince ortaya çıktı.
When I was very young, a child in fact, I climbed to the top of a high tree... stood like a diver, and announced to my horrified governess :
Çok gençken, hatta çocukken, yüksek bir ağacın tepesine tırmanmıştım dalma durumunda, ödü kopmuş dadıma seslenmişim :
In fact there are times when it is most desirable to be dead.
- Aldırma, Ali. Aslında bazen "ölü" olmak her şeyden iyidir.
No, it isn't true. In fact, when I saw you on the floor looking like you were dead... Okay, okay...
Yerde seni gördüğüm zaman sanki ölmüş gibiydin...
I thought nothing of that because when you've lived in a town as long as I've lived in this one, you get used to the fact that everybody knows your name.
Bunda bir gariplik yoktu, çünkü bir şehirde benim kadar uzun kalırsanız herkesin sizi tanımasına alışıyorsunuz.
I'm sorry... but merely for the purposes of clarification... when you said you didn't... did you mean you didn't say you wanted to see me... or that you didn't, in fact, want to see me?
Afedersiniz, sadece olayı açıklığa kavuşturmak adına soruyorum, istemedim dediğinizde beni görmek istediğinizi söylemediğinizi mi kastettiniz yoksa beni gerçekten görmek istemediniz mi?
In fact, there were times when I'd felt that you almost belonged to me.
Aslında neredeyse bana ait olduğunu hissettiğim bile oldu.
In fact I ask it myself every morning when I'm shaving.
Aslında, her sabah tıraş olurken bunu kendime soruyorum.
When you are in fact the queen, you will be obeyed, by myself, as by all.
Size, gerçekten kraliçe olduğunuzda, herkesçe olduğu gibi, şahsımca da itaat edilecektir.
An important point for the prosecution was the fact that after the boy claimed he was at the movies when the killing took place, he couldn't remember the names of the movies or who starred in them.
Davacı için önemli bir nokta çocuğun cinayet sırasında sinemada olduğunu iddia ettikten sonra, oyunun ismini ve kimlerin oynadığını hatırlayamamasıydı.
In fact, when the jury found out what kind of a chap the Count was, it recommended the defendants for the Order of the Garter.
Aslında, jüri Kontun ne türden bir adam olduğunu ortaya çıkardığında, savunmayı Garter Nişanı almaları için önerdi.
When, in point of fact, Olympia had mumps.
Olympia aslında kabakulak olmuştu.
In fact, I remember when the late Mr. Haze and I...
Hatırlıyorum da merhum Bay Haze ve ben...
When we get back the sister stops one after the other, questions us all supposedly to know how we passed the holiday, but in fact to smell our breath, to know if we had wine.
Rahibe geri döndüğümüzde tatilimizin nasıl geçtiğini sormak için durdurur aslında amaç şarap içtik mi diye öğrenmek ve nefesimizi koklamaktır.
In fact, I never drink when I'm off duty.
Aslında görev başında olmasam da içmem.
It is an undeniable fact that in this day and age when we are about to send rockets to the moon we conceive pretty much as we did in the Stone Age.
Ay'a roket göndermek üzere olduğumuz şu gün ve şu çağda inkâr edilemez bir gerçek var ki o da Taş Devri'ndeki gibi kürtaj yaptığımızdır.
In fact, you know, when I lost everything, I just began to live.
Ben asıl her şeyimi kaybettikten sonra yaşamaya başladım.
And so you see, my Lords, when Sabetha was showing the court the micro-key, it wasn't, in actual fact, the one that was stolen from the vault.
Görüyorsunuz, Lortlarım Sabetha'nın mahkemeye sunduğu mikro anahtar sizin kasanızdan çalınan anahtar değildi.
In fact, the entire Japanese-American community has declared our house a disaster area. Well, when is he coming for his junk?
Aslında tüm Japon asıllı Amerikalılar evimizi felaket bölgesi ilan etti.
I was in Munich, as a matter of fact, when I got the wire.
Zaten ben de telgrafı aldığımda Münih'teydim.
In fact, the Portuguese had to burn the island... to put down the resistance of the Indians when they took it.
Gerçekte, Portekizliler burayı aldıklarında yerlilerin direnişini kırmak için adayı yakmak zorunda kalmışlar.
- But it does mean when he says a bed is 2 foot wide it is in fact 60 feet wide.
- Ama o yatak 60 santim eninde diyorsa aslında 18 metre enindedir.
In fact, I'm not happy when I'm in love.
Aslında, aşık olduğum zaman mutlu olmuyorum. Nefret ediyorum.
In fact, I work better when you're here.
Aslında sen buradayken daha iyi çalışıyorum.
In fact, they were about to resign when the police arrested some of our comrades.
Hatta durum o ki istifa etmek üzereydi 1301. Fakat polis dün belli yoldaşları tutukladı.
Its amazing when you consider, there is not one scientific fact, in nearly 600 pages.
Yaklaşık 600 sayfalık kitapta tek bir bilimsel gerçek olmaması gerçekten inanılmaz.
( man ) Mr Roosevelt began by saying that when he was a young man the great reputation in the American military was General Grant, who had once sent an order saying that he would accept no terms but unconditional surrender, and that these in fact were the terms that the Allies, or the United Nations, wanted to present to their enemies.
Bay Roosevelt, sözlerine genç bir adamken Amerikan ordusundaki en şöhretli komutanın General Grant'in bir keresinde gönderdiği emirde koşulsuz teslim olma dışındaki hiçbir şartı kabul etmeyeceğini söylemesiyle başladı ve aslında düşmanlarına şartlarını sunacak olan da Müttefikler ya da Birleşmiş Milletler'di.
When did Mr Gittes inform you that the rumours had some foundation in fact?
Bay Gittes söylentilerin asl oldugunu size ne zaman bildirdi?
In fact, he's on the bed when you're trying to do it, man.
Aslında o işi yapmaya çalıştığınızda köpek yatağın üstündedir.
But it is seen as such because in fact when one makes a film, things really happen this way.
Ancak bu şekilde görülür, biri film yaptığı zaman şeyler bu şekilde gelişir.
In fact, I'm surprised that nobody mentioned it to Monty when he dreamed up this operation.
Monty bu planı hayal ederken kimsenin, bunu, ona söylememiş olmasına şaşırıyorum.
So in fact, our task is simplified when the uterus is anteverted and anteflexed.
Aslında, görevimiz rahim alındığında ve esnetildiğinde basitleştirilir.
No, but that's when he, in fact, stops.
Yok, ama o saatte işi bırakıyor.
Any schoolkid could crack it. In fact, I cracked one when I was a schoolkid.
Bir okul çocuğu bile kolaylıkla açabilir,... ben daha okuldayken böyle bir kasayı açmıştım.
"In his most private moments, he spoke of his fear of death which he elevated to tragic heights when, in fact, it was mere narcissism."
"En mahrem anlarımızda bile ölümden söz ediyor, ölüm korkusunu anlatıyor..... kendisini narsizmin batağına atacak trajik bir sahte tavır takınıyordu."
Sometimes I think, how lucky we are to live in this time the first moment in human history when we are, in fact visiting other worlds and engaging in a deep reconnaissance of the cosmos.
Bazen düşünüyorum ne kadar şanslı bir nesiliz ki tarihte başka dünyaları ziyaret eden ve evrenin derinliklerine ulaşan ilk bizler olduk.
In fact, what we'll have to do is get a raise for you when the critter's born.
Aslında ufaklık doğunca size zam yapmak gerekecek.
You know, when I became a prosecuting attorney I accepted the fact I was not in a popularity contest.
Savcılığa başladığım gün... bu işin bir sempati yarışması olmadığı gerçeğini kabullenmiştim.
Well, I tried it once before in summer camp and I know for a fact that you can't get a good night's sleep when someone else is in the same bunk with you.
Bir yaz kampında denemiştim. Yatağında başka biri olunca doğru dürüst uyunamadığını gördüm. Teşekkür ederim.
In fact, what are you going to call yourself when you become pope?
Papa olduğunda kendine ne ad takacaksın?
What " s more, you give the impression that your attitude is singularly and pointedly directed at an individual... when, in fact, you're just one mean, angry sucker to everybody.
Sadece öfkeli biri olduğun halde davranışınla..... tuhaf bir insan izlenimi veriyorsun.
Well, as a matter of fact, when he was a boy he made quite a name for himself in the Tourist Trophy Races in Britain.
Aslına bakarsan, daha gençken İngiltere'deki Tourist Trophy Yarışları'nda kendine oldukça sağlam bir isim yapmış.
In fact, there were moments tonight, when you almost reminded me of myself.
Aslında, bu gece sende, kendimi gördüğüm anlar oldu.
The color of the house is listed as brown on the warrant when, in fact, it's beige and yellow.
Arama emrinde evin rengi kahverengi olarak kayda geçmiş ama aslında evin rengi bej ve sarı.
when in doubt 76
when in rome 61
when inge is dancing 17
in fact 10253
facts 78
factory 30
factor 40
fact 190
factories 16
fact is 135
when in rome 61
when inge is dancing 17
in fact 10253
facts 78
factory 30
factor 40
fact 190
factories 16
fact is 135
when they 28
when we first met 137
when you 160
when the saints go marching in 18
when were you born 26
when i was younger 134
when are you leaving 116
when i was a child 198
when you're gone 25
when i'm gone 52
when we first met 137
when you 160
when the saints go marching in 18
when were you born 26
when i was younger 134
when are you leaving 116
when i was a child 198
when you're gone 25
when i'm gone 52