You get in tradutor Turco
42,394 parallel translation
How did you get in the game?
Oyuna nasıl girdin?
Yeah, little bit. But, it will wash out when you get in the water.
Evet, birazcık ama suya girdiğinde yıkanmış olur.
You get in there and get the camera.
Sen içeri gir ve kamerayı al.
You put two boyles in a room, you get a fight.
Bir odaya iki kabuk koyarsan, kavga edersin.
and maybe in a year, if you're willing, I would love to get maybe a coffee with you and...
sen de istersen seninle bir kahve filan içmek isterim ve...
Could you get to me in time?
Bana zamanında ulaşabilir misin?
We can put something aside for you under the radar, maybe open a little shop in town or get a place in Tahoe.
Senin için gözlerden uzak bir şekilde bir şeyler ayarlayabiliriz. Belki küçük bir dükkân açabilirsin. Ya da Tahoe'de bir yerin olur.
You get three words out of him in the next three months, that'll be an earful.
Önümüzdeki üç ayda ondan üç kelime duyarsanız bunlar azar olacaktır.
You'd like to know what I did to get in there, wouldn't you?
Ne yapıp da oraya gittiğimi bilmek istersin, değil mi?
It's here, and we're here in it, and now we need you to get us out of here.
Burada. Biz de içindeyiz. Şimdi de bizi buradan çıkarman gerek.
Well, it's not free, you got to pay to get in.
- İçeri girmen için ödemen gerekiyor ama.
You want to get paid in PCP, Cricket?
Melek tozuyla ödeyelim mi Cricket?
- You guys, get back in the cabin and try to call for help.
- Çocuklar, kabininize geri dönün. Ve yardım çağırmaya çalışın.
You can't get in and you can't even get out.
Sen içeri giremezsin ve dışarı çıkamazsın bile.
I'm pretty well trained in kung fu so you don't wanna get me mad.
Kung fu konusunda çok iyi eğitim aldım, bu yüzden beni delirtmek istemiyorsun.
You didn't get in trouble for answering questions.
Soruları cevapladın diye başın derde girmedi.
You start firing in there, people are gonna get killed.
Ateş açacaksın, insanlar ölecek.
But I'll be double dipped in shit if I'm gonna let you get somebody killed just because you can't follow a fucking order.
Ama ola ki sen bir emre uyamadın diye biri öldürülürse senin maaşını da alacağım.
So, if everybody'd just go ahead and get yourselves comfortable, we'll have you in the air in no time.
Uçuşa hazırlanın, birazdan havalanacağız.
I'm sorry, man, but every time you spend the night out here, I get in trouble.
Üzgünüm dostum ama sen geceyi burada geçirdikçe benim başım derde giriyor.
It's been ten years and you could get parole in four months.
10 yıl geçti ve 4 ay içinde şartlı tahliye olabilirsin.
Come here, baby, let's get you in the house.
Buraya gel bebeğim, seni eve götüreyim.
You heard what them Get Down faggots did in my club?
O Get Down ibnelerinin kulübümde yaptıklarını duydun mu?
Read the paper, Shane, if you wanna get ahead in this company ever.
Gazeteyi oku Shane. - Eğer bu şirkette ilerlemek istiyorsan... - Roy...
So, you'll feel me in 31 flavors when I say it is not a matter of if the get down is gonna be very fucking profitable... it is a simple matter of when.
Yani "olay get-down'ın ileride korkunç kazançlı olup olmayacağı değil, ne zaman korkunç kazançlı olacağı" dediğimde bana inan.
♪ Tonight I'm live You better get in line ♪
Bu gece dokuzda Sıraya girin hemen
I'm telling you, since I started playing Get Down Brothers'custom mixtape on my custom auto sound, I'm the number one OJ in the Bronx.
Get Down Kardeşler'in özel kasetini, özel ses sistemimde çalmaya başladığımdan beri Bronx'taki bir numaralı gangster benim.
Sabrina Rodriguez told me that you can't even get it up, puto maricon, and the way you be all up in Ezekiel's business, maybe you got the hots for my boyfriend.
Sabrina Rodriguez bana aletini kaldıramadığını söyledi puto maricón. Ve Ezekiel'a düşkünlüğüne bakılırsa, belki de erkek arkadaşıma âşıksın.
You don't just get in with my family and get out.
Önce aileme girip sonra pat diye çıkamazsın.
Something in there just to get you started.
Yeniden başlayabilmen için ufak bir şey.
Now, you get everyone in check.
Şimdi git herkesi kontrol et.
We'll see about that... when your old lady and kid are lying in blood and you get to live with knowing you're the cause.
Demek öyle, göreceğiz. Karın ve çocuğun senin yüzünden yerde kanlar içinde yattığında ve bununla yaşamak zorunda kaldığında göreceğiz.
In the meantime, can i get you anything to start?
İyi olur. Sağol. Bu arada başlangıç için ne getireyim?
When are you gonna understand that you don't get a say in what I do or where I go or who with?
Ne yapacağımı, nereye kiminle gideceğime karışamayacağını ne zaman anlayacaksın?
My car's in that guy's garage, Steve, you gotta get it for me.
Arabam o adamın garajında, Steve, benim için almalı.
You might want to get out of the house once in a while.
Bir süre sonra evden çıkmak isteyebilirsiniz.
You get me an address, and I will get you payment in the form of a banker's draft.
Bana bir adres verirseniz size banka çekiyle ödeme yaparım.
You will not get a single grain anywhere in England.
İngiltere'nin hiçbir yerinde tek bir barut tanesi dahi alamazsın.
Hey, Ray, you in here somewhere? And how did he get the code?
- Ray, oralarda bir yerde misin?
At the end of that assessment, you'll tell us what needs to be done, how you're gonna get it done and what you need in order to get it done.
Bu değerlendirmenin sonunda bize ne yapılması gerektiğini, bunu nasıl yapacağını ve neye ihtiyacın olduğunu söylersin.
In short, you get off your bases and you go make friends with the people.
Kısacası, üssünüzden çıkıp halkla dost olursunuz.
You know, get your systems in place, get everybody talking together.
Sistemini kur, herkes iletişime geçsin.
Get your PowerPoint presentation in order, you know?
PowerPoint sunumunu düzenle.
I was looking forward to getting some face time with you, but I gotta get this baby in the air.
Yüz yüze görüşmeyi umuyordum ama havalanmam gerekiyor.
If you'd like, I'd be very happy to give you a rundown of the who's who if you get a little window in your schedule while...
Eğer programınızda vakit ayırabilirseniz size kimin kim olduğunu anlatırım.
Now, we've been kind enough to plan this operation in such a way as to not make it look like the Americans are here to get done what you couldn't.
Nezaketen bu operasyonu öyle bir şekilde planladık ki sizin beceremediğiniz şeyi yapmaya geldiğimizi belli etmedik.
Cutter, I need you, Song, Carroll and Trey, head over there and get us in, all right?
Cutter. Sen, Song, Carroll ve Trey, oraya gidin ve bizi içeri sokun. Biz de sizi koruyacağız.
What do you get them to invest in?
Onlara ne yatırımı yapıyorsun?
You know, there's a lot of things you can get involved in.
Katılabileceğin bir sürü şey var.
Guys like you and me, we hide in the tall grass, wait for the most beautiful gazelle to come up from the back of the pack, drops her head to get that last drink of water and then we strike.
Senin ve benim gibiler uzun otların arasında saklanır sıranın arkasındaki en güzel ceylanın ortaya çıkmasını bekleriz. Kafasını dereye eğip suyunu son kez içtiği anda saldırırız.
Go get dressed. Look at you. We have to leave in five minutes.
Beş dakika içinde evden çıkmamız lazım.
you get in there 21
you get me 124
you get what you pay for 29
you get away from me 19
you get used to it 162
you get what i'm saying 29
you get the idea 54
you get 202
you get some rest 46
you get the point 20
you get me 124
you get what you pay for 29
you get away from me 19
you get used to it 162
you get what i'm saying 29
you get the idea 54
you get 202
you get some rest 46
you get the point 20