You get the picture tradutor Turco
378 parallel translation
- How'd you get the picture?
- Resmi nasıl çektin?
Well, you get the picture.
Neyse işte, anladın sen.
I don't think [br] you get the picture, doc.
Sanırım resmin bütününü görmüyorsun doktor.
That wasn't too good, but you get the picture.
Pek iyi bir örnek olmadı ama mesajı kaptın bence.
Cousin Larry, did you get the picture?
Kuzen Larry, hiç fotoğraf çektin mi?
You get the picture?
Uyandın mı?
- Hollywood? - You get a chance to see the moving picture stars.
Hollywood mu?
Let me get a picture before you track up the whole place.
Tüm alan ayak izinde kalmadan bir resmini çek.
You wanna get a picture in the paper?
Gazeteye mi çıkmak istiyorsunuz?
Every prospector in the territory is chewing himself sick with tobacco just to get a picture of you.
Bizim orada her maden arayıcısı sadece bir resminize sahip olabilmek için... kendisini tütünle zehirliyor.
You know, I was thinking, Jud, if you were to clamp the main plate lead to a good ground like to that table there, you'd get a better picture.
Biliyor musun, düşünüyordum, Jud. Eğer ana plaka telini şuradaki masa gibi iyi bir topraklama yapacak olsaydın, daha iyi görüntü elde ederdin.
You might get your picture in the paper.
Gazetelerde resmin çıkabilir.
Being seen with you is news, and I don't want to get my picture in the papers.
Seninle görülmek haber olur ve gazetelerde resimlerinin çıkmasını istemem.
- Crewson, you don't get the picture.
Crewson anlamıyorsun.
Why don't you get your picture taken pulling the switch on the electric chair?
Neden elektrikli sandalyedeki anahtarı çekerken resim çektirmiyorsun?
"Get a picture of you pulling a switch on the electric chair."
"Elektrikli sandalyedeki anahtarı çekerken resim çektir."
Just wanted you to get the picture.
Sadece durumu anlamanı istedim.
You still don't get the picture.
Hâlâ anlamıyorsun.
- You beginning to get the picture?
- Anlıyor musun?
We had no place to go. Get the picture, George? Oh, thank you.
O araba sadece 50 dolar etmesine rağmen babam için çok değerlidir.
- I show you picture- - - Get away from the fence!
- Resim göstereyim, güzel kız.
Either I get complete cooperation or you're all out of the picture.
Ya bana tam bir işbirliği gösterirsiniz ya da herkes filmden çıkar.
Well Marshal, if I'd just come in here... Without my guns or nothing,... the picture I get is me askin'you for amnesty... While I'm all full of holes.
Şerif, eğer buraya silahlarım olmadan elimi kolumu sallayarak öylece gelseydim, posterlerim yüzünden, daha sizin ofise giremeden delik deşik olurdum.
When that goes up you'll get the picture of your lives.
Perde kalkınca hayatınızın gösterisini göreceksiniz.
I know you don't like to get in in the middle of the picture!
Filmin ortasında girmekten hoşlanmadığını biliyorum!
Did you ever get the picture I sent?
Hiç gönderdiğim resimlerden aldın mı?
You still don't get the picture, do you?
Hâlâ anlamadın, değil mi?
But if you had half a chance, you'd kill us all just so you could get a nice medal of honor and your picture in the paper-to make your kid proud.
En ufak bir fırsatını bulsan hepimizi öldürürdün. Böylece onur madalyası alır ve gazetelerde boy boy resimlerin çıkardı.
You should get a new picture for the files.
Dosyalar için yeni bir fotoğraf çektirmelisin.
With your attitude toward human life, you may yet get to be one of the barons of this prairie, and have your picture on page one, or page three, of the Chicago papers.
İnsan yaşamına verdiğiniz bu değerle, bu bozkırların baronlarından biri olabilirsiniz! ve Chicago gazetelerinde, birinci ya da üçüncü sayfada manşet olabilirsiniz.
FatherJohn of the Cross and myself were thinking... perhaps it might be helpful... To help you get a fuller picture of the delicate issues in this situation.
Peder John ile ben size yardımcı olmak adına koşulların tam bir resmini görmeniz için yardımcı olalım dedik.
You're going to get your picture taken, and they'll put it in the paper!
Fotoğrafını çekip gazetede basacaklar!
If you could get out of the Milky Way and look down on it it would look like that picture.
Samanyolu'na dışardan bakabilseydik aynen böyle görünürdü.
Have your picture taken the minute you get there and send me one.
Oraya indiğin an resmini çektir ve bana bir tane yolla.
Come on, all you guys. Move over. Get in the picture.
Hadi beyler, böyle gelin, resmin içine girin.
Are you starting to get the picture?
Şimdi anlamaya başladın mı?
Look, when are you gonna get the picture?
Bak, ne zaman anlayacaksın?
You know, the only way you guys get your picture in the papers is when you get shot.
Biliyor musun, gazetecilerden o resmimin alınmasını istiyorum Alamazsan o zaman vurursun.
I'll be frank with you, I get the picture.
Sizinle en zeki kim diye oyun oynamaya kalkmayacağım.
You could get me out of the dog house by painting a picture of my girlfriend.
Kız arkadaşımın resmini çizerek, gözden düşmemi engelleyebilirsiniz.
That's more than "not too bad." You're starting to get the picture.
- Bu "hiç yoktan" bayağı bir iyi. - Şimdi resmi görmeye başladın.
Hey, did you see that picture where the bad guys get their last request?
Kötü adamın son isteklerinin yerine getirildiği filmi gördünüz mü?
I want you to get in the picture.
Fotoğrafta senin de çıkmanı istiyorum.
Right after your first gutter ball, and I get that picture of Mom and Dad and their looks of disappointment and horror, could you kind of tilt your chin up so that the light catches that tear streaming down your face?
İlk ıskandan sonra anne ve babamın yüzü eziklik ve korku içindeyken çeneni biraz yukarı kaldır ki alnından akan terleri görebileyim.
You wanna get a picture of me and the family?
Benim ve ailemin resmini çekmek ister misin?
We'll have to get back to you on that... if you promise to come back to us... as soon as we get the picture and the sound.
... bize dönmeye söz veriyorsan, George... Ses ve görüntü alır almaz... bu konuda size geri döneceğiz.
You're pissed'cause I tell you to get a picture for the guy, which is your job.
Dino'ya resmi göndermeni istedim diye kızdın, ama o senin işin. Yapman gerek. - Hayır, hayır.
We get the next picture rolling, I'll show you my appreciation.
Bir sonraki filmi çekiyoruz, size minnettarlığımı göstereceğim.
Sometimes you have to read every word to get the whole picture.
Bazen tamamını anlamak için her kelimeyi okumak gerekir.
Get the picture, you bitch?
Tamam mı? Resmi getir.
Me and Maria will get along just fine once you're out of the picture.
Sen mevzusunu çıkarırsak Maria ve ben gayet iyi anlaşıyoruz.
you get me 124
you get what you pay for 29
you get away from me 19
you get used to it 162
you get what i'm saying 29
you get the idea 54
you get 202
you get some rest 46
you get the point 20
you get up 32
you get what you pay for 29
you get away from me 19
you get used to it 162
you get what i'm saying 29
you get the idea 54
you get 202
you get some rest 46
you get the point 20
you get up 32