Он страдал tradutor Turco

Вы говорите о нем так, словно все, чем он страдал - это дурные манеры.

Ondan tek tük kötü huyu olan biriymiş gibi söz ediyorsun. Bilemiyorum.

Он страдал.

Acı çeker.

Я не хочу, чтобы он страдал.

Ona zarar gelmesini istemem.

Он страдал подагрой.

Damla hastalığı vardı.

Эмоциональная нестабильность была одной из симптомов болезни, от которой он страдал.

Duygusal karışıklık yaşadığı hastalığın etkilerindendi.

Кажется, он страдал от какого-то пост-травматического стресса.

Bir çeşit travma sonrası stresten mustaripti.

Не думаю, что он страдал.

Acı çektiğini sanmıyorum.

Я видела, как он страдал, когда читал её письмо.

Acısını gördüm. Mektubu tutmuş okuyordu.

То, что он испытывал, когда ждал вас в прошлом году, просто мелочь, по сравнению с тем, как он страдал, ожидая вас в этот раз.

Geçen bütün sene boyunca... Bugün sizi beklerken üzüldüğü kadar üzülmemişti.

Он страдал от насилия в детстве.

Çocukluğunda tacize uğramış. Ciddi güçsüzlük nöbetleri geçiriyor.

Бедный папа, я представляю, как он страдал.

Zavallı babam. Ne kadar acı çektiğini merak ediyorum.

- Нет, я не думаю, что он страдал.

Hayır sanmıyorum.

Когда Лу Риду было 17 лет, он страдал от частых перемен настроения.

Lou Reed 17 yaşındayken değişken ruh halinden dolayı acı çekiyordu.

По диагнозу он страдал от обширного электролитного дисбаланса.

Elektrolit dengesizliği.

Он страдал от неврологического отклонения.

Bunu nörolojik bir kusurdan dolayı yapıyordu.

Я думаю он страдал частыми сменами настроения.

Bence o adamda davranış bozukluğu vardı.

- Он страдал, бросив твою мать, очень.

Anneni terk ettiğinde, yıkılmıştı. Kötü hem de Hiçbir şey söylemedi.

Он страдал...

Acı çekiyor.

Боюсь, что он страдал маразмом.

Acaba bunamaya mı başlamış diye düşünmüştüm.

Он страдал из-за тебя.

Senin yüzünden acı çekti.

Думаю, до меня Томин был один, в основном из-за своей хромоты, которой он страдал с самого детства.

Sanırım ben gelmeden önce Tomin yalnızmış. Çocukluktan beri onu sakat bırakan topallığı yüzünden.

Но этот грязный Нанхайм страдал, потому что я нравился ей, а он нет.

Ama alçak Nunheim onunla uyuştuğum ve kendisi uyuşmadığı için ona kızdı.

Он больше не страдал.

Canı çok yanmamıştı.

Красавица, я уверяю тебя, если бы этот монстр страдал сколько я, он поспешил бы сюда, чтобы выкрасть тебя.

Belle, sana temin ederim ; eğer o canavar benim kadar acı çekseydi, hemen yanına koşar ve seni alıp götürürdü.

Он бы видел, чувствовал, страдал, и это было бы так же реально, как то, что вы сидите здесь сейчас.

Görebilir, tadabilir, ıstırap çekebilir, şu anda oturduğun yerde yaşadığın gerçeğin aynısını gibi.

Я жалею лишь об одном : что он так мало страдал.

ve sadece bir şey için pişmanım o da onun çok az acı çekmiş olması.

И, разумеется, он не страдал, не умирал, и т. д.

- Hayır, dediler. Yer gibi yapardı.

Он не страдал маразмом.

Bunak değildi.

Он недолго страдал перед тем, как отправиться туда, где все мы окажемся.

Hepimizin gideceği yere giderken acı çekmeyecek.

Думаю, он внутри очень страдал - так, как и представить нельзя.

Bence anlayamadığım bir şekilde içinde bir incinme vardı.

Я хочу, чтобы он не страдал.

Onu daha fazla çekmek istemiyorum.

Когда Вы его видели в последний раз, он не страдал?

- Ama son gördüğünüzde şikayeti yok muydu? - Hayır.

Страдал ли он когда-нибудь? Ни дня в своей жизни.

Benim çektiklerimi hiç çekmedi.

Даже если он и страдал - это было 40 лет назад.

Acı çekmişse bile, bu 40 yıl önceymiş.

Видишь ли, с самого детства мой брат страдал от заболевания, из-за которого он иногда переставал дышать посреди ночи.

Çocukluğundan beri gecenin bir yarısında nefes alış verişinin durmasıyla ilgili sağlık sorunu vardı.

Он явно страдал паранойей.

Biraz sağlıklı paranoya gibisi var mı.

Он долго страдал.

Tek düşündüğüm!

Он хотел, что бы тот страдал

Acı çekmesini istedi.

Он тоже страдал депрессией.

O da bunalımdaydı.

Он родился, страдал и умер.

Doğdu, acı çekti, ve öldü.

Он меня любил и страдал, что вы меня не пускаете.

Beni çok severdi. Senin benim buraya gelmeme müsaade vermemen ona acı veriyordu.

Нет, но он страдал.

Hayır, ama acı çekiyordu.

Бедный Эдгар Аллан По, он так много страдал

Zavallı Edgar Allan Poe çok çekmiş.

Он сам страдал от повреждения временной доли.

Kendisi de temporal lobe hasarı yaşamış.

Но он показывает, как Христос страдал за тебя.

Fakat o İsa'nın senin için çektiği acıları gösteriyor.

Ему делали химиотерапию, он потерял все волосы, ничего не ел, ужасно страдал, и всё оказалось бесполезным.

Kemoterapi gördü, saçları döküldü, yemek yemeyi kesti, büyük acı çekti... Karşılaştırma. Her kanser, her kemoterapi farklıdır.

Ситвел страдал от заболевания, из-за которого он был полностью лыс.

Sitwell, onu tamamen tüysüz kılan bir hastalıktan muzdaripti.

Да он, блядь, дурниной страдал, когда вхлам наебенивался.

Geri zekâlı şey, içki içerken hava atıyordu.

Он играл судового врача и жутко страдал от морской болезни.

Geminin doktorunu oynuyordu, onu çılgın gibi deniz tutmuştu.

Надеюсь, он не слишком страдал.

Umarım çok fazla acı çekmemiştir.

Он достаточно страдал.

Yeterince acı çekti zaten.