Так не честно tradutor Turco

Так не честно, Мартин Поли.

Bu haksızlık Martin Pawley!

- Ты знаешь, что так не честно.

Haksızlık ve bunun farkındasın!

Прекрати, Марти, так не честно.

Yapma Marty! Bu adil değil!

Так не честно

Adil değil.

Так не честно!

Bu adil değil.

Так не честно. Биггс прав.

Ama bu haksızlık.

Давай-ка снимем это. Так не честно.

Yalnız bunu çıkarmalısın.

Так не честно.

Hey, adil değil! Hey.

Так не честно, я с тобой, а думаю совсем о другом.

Seninle beraber olduğum zamanın yarısında, başka şeyler düşünüyorum.

[Женщина] О, так не честно.

Oh, bu haksızlık.

Так не честно. Мы с Одо разговаривали.

Odo ile konuşuyorduk.

Так не честно.

Bu haksızlık.

Так не честно.

Olamaz.

Так не честно.

Haksızlık bu!

- Так не честно!

- Bu haksızlık!

Так не честно, ты не честен, среди дантистов нет честных людей!

Sen kullanım dışısın! Sen kullanım dışısın! Tüm bu dişçilik mesleği kullanım dışı!

Так не честно!

Bu acımasızca.

Так не честно!

Haksızlık bu!

Так не честно!

Bırak! Haksızlık bu.

- Так не честно, чувак.

- Hiç adil değil lan!

Так не честно.

- Haksızlık ediyorsun.

6 месяцев спустя я был нанят как крупье за столом 4 убежденный, что моя жизнь будет честной так как крупье не может обмануть на рулетке.

Altı ay sonra dürüst bir hayat geçireceğime inanmış bir şekilde 4 numaralı masada krupiyelik yapmak üzere işe alınmıştım. ... çünkü bir krupiye rulet masasında hile yapamazdı.

Ой, так не честно.

Bu adil değil.

- Это не честно, входить так неожиданно.

- Aniden gelmen hiç de adil değil.

Он никогда ещё не был так плох, честно говоря.

Onu hiç bu kadar kötü görmemiştim.

- Так что мы решили,.. что это не честно.

Biz adil olmadığına kara verdik.

Я, если честно, не голосовал, но раз уж всё так вышло, мы рады приветствовать вас всех в Великобритании.

Açıkçası lehte oy kullanmadım... ama artık biz de içindeyiz... ve yürütebileceğimize inanıyorum. O yüzden hepiniz İngiltere'ye hoş geldiniz.

Честно говоря... Я не знаю, почему это так отчетливо запечатлелось в моей памяти.

Doğruyu söylemek gerekirse... neden bu hatıra aklımda bu kadar net kaldı bilmiyorum.

- Честно говоря, мне никогда не было так страшно. Но у меня хотя бы есть муж.

Dürüst olmak gerekirse hiç bu kadar korkmamıştım, ama en azından kocam var.

- Хочу. Что ж, если честно, я не думаю, что смогу не нарушать порядок пока я заперт в этом или любом другом сральнике с договором или без, так что, нет смысла этого обещать!

Madem öyle dürüstçe konuşmak gerekirse bu pislik yuvasında ya da başka bir pislik yuvasında sözleşmeli veya sözleşmesiz olarak hapsedilmişken uzlaşma yapabilirim dememin hiçbir anlamı yok, değil mi?

- Я выиграла! - Так не честно!

- Kazandım.

Пролог снимали на мой 36-ой день рождения, 3-го августа, я так напился, что не держался на ногах, честно.

Bu açılış sekansı 36. yaş günümde, 3 Ağustos'ta çekilmişti. O kadar sarhoştum ki, açıkçası ayakta duramıyordum.

Могу честно сказать, что давно не была так счастлива.

Sanırım dürüstçe söyleyebilirim ki uzun zamandır olduğumdan daha mutluyum.

O, Кевин, ты можешь твердить, что не хочешь детей и это звучит- - Это звучит так мило но, если честно, не уверена, на самом ли деле это так.

Bak Kevin, sürekli bana ne kadar çok çocuk istemediğini söyleyip duruyorsun.. ... ve bak biliyorum... Kulağa çok güzel geliyor bu gerçek şu ki, bilemiyorum ama bunda samimi değil gibisin.

Честно говоря, ты не очень-то красивая, так что мне будет проще работать, я не буду отвлекаться.

fakat, dürüst olmak gerekirse- - gerçek şu ki seni kısmen çekici buluyorum- - sadece bunu işimin bir parçası yapmak istiyorum. Niyetim tamamen dürüst- -

Я устал говорить "имейте терпение", я устал говорить им, что я вам полностью доверяю, потому что, честно говоря, это не так.

Seni seviyorum. Seni seviyorum Toby.

Я честно не знаю, пойму ли я когда-нибудь тебя или что пошло не так между нами, но я надеюсь, что это письмо поможет тебе понять меня немного лучше.

Şimdiye kadar beni anlayıp anlamadığını sahiden bilmiyorum ya da aramızda olanları ama bu mektubun beni biraz daha iyi anlamana yardımcı olacağına inanıyorum.

Честно говоря, я не собирался подписывать петицию. Я не думал, что это так важно.

Aslını söylemek gerekirse o eyalet olma talebi dilekçesini imzalamayacaktım.

Знаешь, честно говоря, это не так часто, как это было.

Dürüst olmak gerekirse, eskiden olduğu gibi değil. - Neden?

Дорогой Дэл, мне никогда не было так трудно,.. ... но я должна быть честной.

Sevgili Del bu yaptığım en zor şey, ama dürüst olmalıyım.

- Честно говоря,.. ... даже не верится, что я зашла так далеко!

Doğrusunu söylemek gerekirse, buralara kadar gelebildiğime inanamıyorum.

Скажу честно, давно я не ел домашнюю пищу вот так, за столом.

Benim için ne güzel bir olay böyle bir ev yemeği yemek.

Это не честно. Как так?

Buna haksızlık denir.

- Так не честно... - Выгони его...

Tamam mı?

- Ну, честно говоря мы ни разу... не заглядывали так далеко.

Şey... dürüst olmak gerekirse, şimdiye kadar hiç bu kadar ilerisini düşünmemiştik.

И это из моего личного опыта, моей жизни, про которую, честно говоря, не так уж много знаешь.

Bunları kendi yaşadıklarımdan kendi hayatımdan biliyorum. Açıkçası sen benim hakkımda çok az şey biliyorsun.

Честно говоря, я не припомню когда последний раз так веселился.

Dürüst olmak gerekirse en son ne zaman bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum.

Ребята, честно говоря, я раньше никогда не играл в четвертак, так что, наверное, я играю дерьмово.

Arkadaşlar, size karşı dürüst olmalıyım. Daha önce çeyreklikle hiç oynamamıştım. Bu yüzden muhtemelen kötü kokuyorum.

Ты можешь называть меня гиперчувствительным, можешь Но я так больше не могу. Это здорово, что ты приходишь с подобными выдумками. Хотя, если честно, я сижу здесь, и постоянно занята делом, уборкой,... а ты только и делаешь, что постоянно напиваешься.

ama artık yapamıyorum. sen bütün gün sarıp kafanı kırarken ben pisliğini temizliyorum.

Потому что, честно сказать, мне так не кажется.

Çünkü, doğrusu, bana hiç öyle gelmedi.

И если быть абсолютно честной - он не так уж хорош в постели.

Ve yatakta da pek iyi değil.