Belki biz tradutor Inglês
2,072 parallel translation
Belki biz hiç gülmeyiz.
We may not even find it funny.
Belki biz de Payson kadar sıkı çalışmalıyız.
Well, maybe well should works as hard as Payson.
Marshall'ı da yanımda getirdim. Belki biz de aynısını yaparız.
I brought Marshall with me, so maybe we'll do the same.
Belki biz o stüdyoyu Naominin ablasını,
Was maybe we could use that studio to, uh,
- Belki biz...
Maybe we should...
Belki biz de Tanqueray gibi striptizciliğe dönmeliyiz.
Maybe we should all just go back to stripping, like Tanqueray. Wait.
Belki biz beklerken, Ben'in kumarhaneye gitmesine biraz vakit vardır.
Maybe there's time for Ben to run to the casino while we wait.
Belki biz durmadan değişiyoruz.
Maybe we're always changing.
Ya da belki biz yukarı gelip havuzunuzu kullanırız.
Or maybe we can come up and use your pool.
Belki bizimle kalırsın diye düşünmüştük biz de.
We thought perhaps you would stay with us.
Belki biz de öyle yapmalıyız, değil mi?
Perhaps we should as well, yes?
Belki biz de oraya gidiyoruz.
Maybe that's where we're going.
Belki biz de gitmemeliyiz.
- Maybe we shouldn't go.
Belki biz onu evlat edinebiliriz.
I was thinking we could maybe adopt her.
O zamana kadar belki biz Hontiyalıları yeneriz. Savaş biter.
And by that time we'll finish Hontians and it'll be peace at last.
Belki onun yerine biz değiştiririz.
Maybe we can do it for her.
Biz bu projeyi kaçırıyoruz, belki onu da kullanabiliriz.
We're hijacking this project, maybe we can use him, too.
Biz Müslüman'dık. Cezayir savaşından önce farklıydı belki.
We were Muslims, so before the war in Algeria, it must've seemed different.
Belki.Yani o, biz yaptık diyorsa büyük ihtimalle biz yapmışızdır.
Maybe. I mean, if he said we did it, we probably did.
Düşünüyorum da belki, biz de beraber olmaya başlarsak bu onların ilişkisini bitirebilir.
Well, I been thinking, maybe... that if you and I started seeing each other on the side... it might kind of cancel their thing out.
Belki biz.
Uh, should we maybe...
Belki günün birinde, biz bu dünyadan göçtükten çok sonra dünyayı ele geçirecekler.
Maybe one day, long after we are gone, they will inherit the earth.
Belki olmasına izin verdik ama biz başlatmadık.
Maybe we let it happen. We didn't start anything.
Belki ekonomi sınıfında uçmak zorunda kalmam ama kim bilir hayat ne getirir. Bizi biz yapan bu iş değil mi?
I mean, yeah, I wouldn't have to fly coach, but what life throws us, that's what makes us who we are, right?
Belki evi biz satarız ve % 5 bize kalır.
Maybe we could sell the house ourselves, save the 5 percent.
Ve biz düşündükte,... Belki de Charlene...
Well, Clay and I discussed this and we thought it might be, oh, fun if Charlene...
ve belki, bilirsin... Biz bunu bir prova olarak düşünebiliriz.
And maybe you know, we could think of it as something of a dry run.
Bu da bittiğinine göre, biz bilmiyorum ki öğle yemeği yeriz belki.
Now that this is over, we should, I don't know, maybe have lunch.
Belki de biz sadece, bilirsin- -
Maybe we could just { \, you know }...
Peki, ne dersin belki, bilmiyorum, biz bazen takılabiliriz?
So, do you think maybe, I don't know, we could hang out sometime?
Bir de biz bakalım, belki bir şeyler buluruz.
Well track her down, see what we can find out.
Belki de ondan önce biz bulabiliriz, onu durdurabiliriz.
Perhaps if we can find it before she does, we can stop her.
Belki de biz tuhaf çekicilerizdir.
Maybe we're strange attractors.
Belki emlak işinden biridir.
Maybe it's somebody in the biz.
Biz de belki bu konuda bize yardım edersiniz diye umut ediyorduk.
Well, we were hoping that maybe you'd be able to help us with that.
Bir kadeh içersen rahatlarsın belki. Biz şunu on kadeh yapalım.
How about 10?
Belki bir şablon yoktur, belki sadece biz olmasını istiyoruzdur.
- Maybe there is no pattern.
Ah, belki de sevgilinin "ek iş" inden gelmiş olabilir.
WILLOWS : Oh, but you know, it could be from his side biz.
Tek yaptığın, 3 saatte bir Lycra giyen bir kadına havlu uzatmak... ki buranın geçimini sağlayan çoğunluk onlar ve biz belki sayıca çoğunluk olamayabiliriz fakat kilo olarak sayarsan biz daha kalabalığız.
Great, no, that's lovely. See you later. Oh, hiya!
Pardon, belki Anna söylemiştir, biz bir avukat tuttuk bile.
Sorry, Anna probably told you, we've already hired a lawyer.
Evet ama biz olmadığınız biliyoruz. Hatta belki diğerleri de göründükleri gibi değillerdi.
Yeah, but we know it wasn't, so maybe these others aren't as they appear to be, as well.
Belki de biz ona sırtımızı dönmüşüzdür.
Maybe we turned our back on him.
Sevilay belki bahsetti, biz bir huzurevi yapıyoruz bölgemize.
Sevilay may have mentioned the retirement home we're building.
Pekâlâ, bakın, belki de biz, şey...
Well, look, maybe we should, uh...
Yani belki neyin normal olduğu kararını biz veriyoruz.
I mean, maybe we decide what's normal.
Belki de, fakat biz korkak gibi kaçtık ve doğru olan bu değildi.
Maybe, but we ran like Tofus! That's bad!
Yani belki, biz hiçbir zaman birlikte olmamalıydık.
Maybe we were never supposed to be.
Belki sen ve ben, biz...
Maybe you and I, we could...
Belki de biz yukarı çıkarken, sen de bu şekilde... bizi tutmak istersin.
Maybe you-you would like to be holding us like this when we go up.
- 2 ayda. Ama biz günde 3 dakikayı geçmeyen 15 hikaye hazırlıyoruz belki 3 buçuk dakika, o da Başkansa veya çıplak fotoğraflar varsa...
And we are doing 15 stories a day, none more than three minutes each,
- Sabah biz belki...
- Maybe, in the morning, we'll be...
bizi 127
bizim 255
bize 347
bizde 44
bizim evimiz 18
bizimkiler 34
bizden 47
bizimle 42
bizimle kal 47
bizimki 17
bizim 255
bize 347
bizde 44
bizim evimiz 18
bizimkiler 34
bizden 47
bizimle 42
bizimle kal 47
bizimki 17
bizi mi 28
bizi takip edin 17
bizi bekle 20
biz geldik 136
bize ne 16
bizim gibi 50
bizim değil 34
bize izin verir misin 22
bizi bekliyor 29
bize bak 28
bizi takip edin 17
bizi bekle 20
biz geldik 136
bize ne 16
bizim gibi 50
bizim değil 34
bize izin verir misin 22
bizi bekliyor 29
bize bak 28