Güzel bir yer tradutor Inglês
2,708 parallel translation
Galiba... geride.... daha güzel bir yer gördüm
You know, the... I think I... Actually saw a better one back there.
- Güzel bir yer.
It's nice.
- Güzel bir yer mi?
Any good? No.
Güzel bir yer.
Nice place.
Biliyorum, bize yakın oldukça güzel bir yer.
I know this really nice place just near us.
Bir banka müdürü için güzel bir yer.
Nice place the bank manager has here.
Güzel bir yer, bir sürü masum seyirci.
A nice public place, lots of innocent bystanders.
Bir bara gitmiştik,... güzel bir yer, garson kızlardan biriyle sohbet etmeye başladım,... Karen'ın hoşuna gitmedi bu, biz de... otele geri döndük,... bunun yüzünden tartışmaya başladık.
We had been to a bar, nice place, and, er, I got chatting with one of the waitresses, and Karen weren't happy with that, so... when we get back to the hotel, we end up having a bit of a ding-dong.
Çok vahşi, rüzgarlı ve güzel bir yer.
It is wild, windy and rather beautiful.
Allah ona gidebilecek çok güzel bir yer ihsan etti zaten.
God bestowed her with a great place to go...
- Kocanı hapse tıktım ve sen de çocuklarını düzgün yaşamaları için zorladın o yüzden Palm Springs yaşamak için artık daha güzel bir yer.
Well, I put your husband behind bars, And you forced your kids to go straight... So now Palm Springs is a kinder, gentler place to live.
Bir soygunu yönetmek için güzel bir yer.
Good place to supervise a heist.
Haven, ailenizi yetiştirmek için güzel bir yer.
- Haven... is a fine place to raise a family.
Kafa kafaya verip gidecek güzel bir yer bulabiliriz.
And we can put our heads together And come up with someplace nice to go?
Bulunduğu ortamı yaşaması daha güzel bir yer yapmak uğruna, herkes birbirine güvenir.
We all trust one another, make our community a better place to live.
Yarın gece, rezervasyon ve ayakkabı gerektiren güzel bir yer bulacağım.
Tomorrow night, I will find a nice spot that requires reservations and shoes.
Royal Ormanları güzel bir yer.
Royal Woods is a nice place.
Herkes daha bencil olsaydı dünya daha güzel bir yer olurdu.
If everyone were more selfish, the world would be a better place.
Birini öldürmek için güzel bir yer.
That was a good place to kill someone.
İki ölüyü saklamak için ne güzel bir yer.
What a perfect place to cover up two deaths.
Güzel bir yer. Mesela, büyük bir çatı odası ya da eski bir kilise.
Someplace cool like, uh, a big loft or an old church.
Ahiret güzel bir yer.
The afterlife is a beautiful place.
Saklanmak için güzel bir yer.
Good place to hide.
- Burası güzel bir yer, değil mi?
This is a good place, is it? Yeah.
Güzel bir yer.
The beautiful place.
Hayır, ama iyi tarafından bakılırsa, Swansea'nın güzel bir yer olduğunu duydum.
No, but on the plus side, I've heard Swansea's quite nice.
Gayet güzel bir yer.
It's as good a place as any.
Lewis gibi adamlar olmadığında, dünya daha güzel bir yer.
The world's a better place without people like lewis.
Dünya, annemsiz... Onsuz çok daha güzel bir yer.
The world is a better place without my without her.
Gelirken çok güzel bir yer gördüm.
I saw a place when I was coming, very nice.
Böylece birlikte dünyayı daha güzel bir yer yapacağız!
We can make the world a better place.
Changde çok güzel bir yer.
Changde is too beautiful.
Çok güzel bir yer.
It's gorgeous.
Çok güzel bir yer, gelin.
It's so nice. Come in.
Güzel bir yer.
It's a great place.
Usta, burası çok güzel bir yer.
Master, it's beautiful here.
Güzel bir yer ve bu mahalleyi çok sevdim.
It's fine, and I really like this neighborhood.
Çok güzel bir yer.
That's really beautiful.
Bakın arkadaşlar, burası güzel bir yer. Kabul ediyorum.
I admit that this is fun.
Güzel bir yer mi?
Is it nice out there?
Bence burası gerçekten güzel bir yer gibi.
I think it looks like a real nice place.
Yolda acıkırsak yol kenarında bir yer bulur ve güzel bir yemek yeriz.
If we get hungry on the way we'll find somewhere by the road and have a nice meal.
Güzel bir yer, güzel.
Oh, it's nice.
Taksicilikle ilgili bir şey var, her zaman,... cinayet için güzel, sessiz bir yer bulabilirsin.
One thing about being a cabbie - you always know a nice quiet spot for a murder.
Güzel, tropik, İngilizce konuşulmayan bir yer.
Beautiful, tropical, non-English-speaking paradise.
"Alexandria'nın hemen dışında 35 güzel hanenin yer aldığı seçkin, güvenlikli bir site."
"Just outside Alexandria, an exclusive gated community of 35 beautiful homes."
Buradan nehrin kenarına kadar yürü, güzel sessiz bir yer bul ve elindeki dokuz milimetrelik Nikon kameranı suya at, tamam mı?
You walk down to that river, you find a nice, quiet spot, and you drop your little nine millimeter Nikon into the water, okay?
Aslında şu ana kadar bulunduğum en güzel yer derdim ama çok iddialı bir cümle olurdu değil mi?
I'd probably say it's me favorite place I've ever been to, which is a pretty big statement, isn't it?
Gerçekten çok güzel bir mekanda yer- -
So I made this reservation at a really cool- -
Gerçekten çok güzel bir yer.
Rah... rah... it'z'o pr'tty.
Gerçekten çok güzel bir yer işletiyorsun. Ama bana biraz erzak -
- But if you could give me the supply...
güzel bir gün 178
güzel bir kadın 48
güzel bir kız 49
güzel bir gün olacak 16
güzel bir akşam 18
güzel bir sabah 27
güzel bir gece 42
güzel bir ev 38
güzel bir gün değil mi 24
güzel bir şey 40
güzel bir kadın 48
güzel bir kız 49
güzel bir gün olacak 16
güzel bir akşam 18
güzel bir sabah 27
güzel bir gece 42
güzel bir ev 38
güzel bir gün değil mi 24
güzel bir şey 40