Rahatsız etmeyin tradutor Inglês
421 parallel translation
Rahatsız etmeyin lütfen.
As for you, get your clothes on and get out of here at once!
Ayrıca beni birkaç saat boyunca rahatsız etmeyin.
And... don't disturb me for a couple of hours.
Rahatsız etmeyin beni.
I do not wish to be disturbed.
Hiç rahatsız etmeyin lütfen.
Oh, no, don't bother, please.
Bizi rahatsız etmeyin.
- Very good. We must not be disturbed.
Önemli bir görüşme yapacağım, rahatsız etmeyin.
This is an important conference. I do not wish to be interrupted.
Beni rahatsız etmeyin demiştim.
I told you not to disturb me.
Borç yüzünden, Ekselansları, ve yalancılık. Eğer borç yüzündense, beni böyle önemsiz şeylerle rahatsız etmeyin.
For debt, Your Excellency, and the prevaricator... if it's for debt, don't annoy me with such petty things.
- Beni rahatsız etmeyin şimdi.
- Don't disturb me now.
Ve daha önceden beni rahatsız etmeyin, ha?
And don't bother me before, huh?
Beni rahatsız etmeyin.
Don't bother me now.
Kaç oldu söylüyorum, bizi rahatsız etmeyin.
For the thousandth time, stop pestering.
- Güzel. - Büyükannemi fazla rahatsız etmeyin.
Don't go pestering Grandma too much.
- Beni rahatsız etmeyin!
- Stop badgering me!
Beni rahatsız etmeyin!
Don't bother me!
Ofisime gidiyorum, beni rahatsız etmeyin.
I'm going to my office and I don't wish to be disturbed.
Onları rahatsız etmeyin.
Don't bother the folks!
Beni rahatsız etmeyin.
Don't bother me.
Kızlar, bizi rahatsız etmeyin.
Don't bother us.
Lütfen rahatsız etmeyin.
Please don't bother her now.
Rahatsız etmeyin onu, sınavlara hazırlanması gerek.
Don't disturb me
Onu rahatsız etmeyin.
Don't disturb her.
Mümkünse, konuklarımı rahatsız etmeyin lütfen.
Please refrain from annoying my guests, if you can.
Rahatsız etmeyin. "
Do not disturb. "
Rahatsız etmeyin, dedi.
He's not to be disturbed.
Kapıda rahatsız etmeyin tabelası yoktu ve ben rahatsız edilmeyeceğimden emin olmak istedim.
As I started to tell you : There's no sign to put up on the door, and I just wanted to be sure I wouldn't be disturbed.
- Evet Binbaşı benim, rahatsız etmeyin.
- Yes, and stop rattling, Major.
Onu rahatsız etmeyin.
I don't want to disturb her.
Hayır, şimdi rahatsız etmeyin onu.
Oh, no, don't bother him now.
Bir avukata ihtiyacınız var! Hem de iyi bir avukata! Rahatsız etmeyin!
You could use a good lawyer.'Do not disturb.'
Ama bu konuda onu rahatsız etmeyin müfettiş.
But don't bother about it, inspector.
Bayanı rahatsız etmeyin! Hanımefendi kızacak!
Don't disturb the lady or she'll get angry.
Önemsiz hiçbir şey için de beni rahatsız etmeyin!
And do not disturb me for anything unimportant!
Rahatsız etmeyin diye emir verdim!
I left orders not to be disturbed!
- Rahatsız etmeyin.
- Don't disturb him.
Müşterileri rahatsız etmeyin diye kaç defa söylemiştim size!
What do you want? Get out! Stop bothering our clients!
- Beni bir daha rahatsız etmeyin!
- Don't bother me anymore. Bye.
Onu rahatsız etmeyin dedim. - Offf!
- No, I told you not to bother him.
Onu rahatsız etmeyin.
Don't disturb him.
Zavallı kadını rahatsız etmeyin.
Everything was done. Don't bother the poor woman.
Lütfen beni rahatsız etmeyin!
Please don't bother me!
Gidip Gan Wen Bin'e deyin ki o burda kalacak! Bir daha da onu rahatsız etmeyin! Sizin gibi salakları burda istemiyorum!
Go and tell Gan Wen Bin that Ling Tze will stay here with me and tell him not to send again idiots like you guys here
Lütfen gider misiniz? Artık beni rahatsız etmeyin.
Would you go away and stop bothering me?
- Size beni rahatsız etmeyin, demiştim, bayım.
- I told you not to bother me, mister.
Hep gülerlerdi. Hep şarap içerlerdi. Ve kapıda hep "Rahatsız etmeyin" yazısı olurdu.
Always laughter, always wine... and always the sign outside the door, "No disturbare."
Lütfen rahatsız etmeyin tabelasını kapıya asayım mı?
does he want the sign of "not bothering" in the door?
- Lütfen rahatsız etmeyin. - Affedin lütfen. Neyin var?
I beg your pardon.
"Rahatsız Etmeyin" yazısını kapıya asacağız.
I'll shoot anyone who knocks.
Bu kadarcık şey için noteri rahatsız etmeyin!
Let's not disturb a notary for such a small thing!
- O yüzden onu rahatsız etmeyin.
- So don't you trouble him.
- Merak etmeyin, rahatsız etmem sizi.
- Now that we're such intimate friends.
rahat 453
rahat ol 368
rahatladım 62
rahatsız mı ediyorum 24
rahatsız ettim 55
rahat bırak beni 249
rahatlayın 102
rahatsız ediyorum 27
rahatsız ettiğim için özür dilerim 156
rahatsız etmek istemedim 25
rahat ol 368
rahatladım 62
rahatsız mı ediyorum 24
rahatsız ettim 55
rahat bırak beni 249
rahatlayın 102
rahatsız ediyorum 27
rahatsız ettiğim için özür dilerim 156
rahatsız etmek istemedim 25