English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ S ] / Senin için değil

Senin için değil tradutor Inglês

5,104 parallel translation
Onlar senin için değil.
Those are not for you.
Aslında senin için değil.
Only it's not actually for you.
Sadece senin için değil.
Not just for you.
- Bu senin için değil.
Oh, yeah, that's not for you.
Viktor için çalışıyor, senin için değil.
She works for Viktor, not you.
Bunlar senin için değil.
Oh, these aren't for you.
Senin için değil.
It's not for you.
Senin için değil.
That-that's impossible. Not for you it isn't.
Senin için değil bazıları için işe yarar.
- DON'T. THAT WORKS FOR SOME, BUT NOT FOR YOU.
Senin için geldim, onun için değil.
I'm here for you, not for him.
Senin için yapmayı planladığı şeyden haberin yok değil mi?
You have no idea what she was prepared to do for you.
Bir şeyler biliyorum ama senin için millete yetecek kadar kafi değil.
I know a bit, but I'm not going to have a public nerd-out for your benefit.
İsa'nın senin için yapabileceklerine değil, onun için yapabileceklerine odaklan.
Focus not on what Christ may do for you... but on what you can do for Christ.
Artık güvenli değil bu, özellikle de senin için. Bahane.
It's just not safe anymore... especially for you.
Dinle Vee uzun zamandır senin için çalışıyorum değil mi?
Yo, look, Vee, I've been running for you a long time, right?
Hey, senin için bir hediyem var. Lan, doğum günüm bile değil ki.
Shit, it's not even my birthday.
Senin için aynı şey değil.
It's not the same for you.
Senin için yalan söylediğimden dolayı bana bir şey borçlu olacaksın, değil mi?
And, uh... you would owe me a big one for lying for you, right?
Şimdi senin içeri girebilmek için sevimli, küçük bir planın vardır yaygarasız, değil mi?
Now, you've probably got some, uh, cute, little plan to get us in and out, no fuss, no muss, huh?
- Bu dava senin için çok önemli, değil mi?
This one's important to you, isn't he?
Burası senin için en sağlıklı ortam değil.
Maybe this isn't the healthiest environment for you.
Senin için de kötü bir fikir değil Britta.
Not a bad idea.
Senin için yeterince iyi biri değil miyim?
I'm not good enough for you?
- Bu benim değil ama senin için saklıycam.
- That's not mine. But I'll hold onto it for you.
Senin için burda olmak güvenli değil
It's not safe for you to be in here.
O ilacı almayı bırakmalısın Carrie. Senin için iyi değil.
You really need to wean yourself off that stuff, Carrie ; it's not good for you.
Yani, yüzlerce insanı öldürmeye çalışması senin için sorun değil. Öyle mi?
So it's okay with you that he was gonna let hundreds of people die?
Hamilelik senin için hiç güzel bir şey değil.
Pregnancy's not good for you.
Kek ve The Good Wife senin... ... için yeterli olamadı değil mi? !
Cupcakes and The Good Wife just weren't enough for you.
Sanırım bu gece harika biriyle tanıştım ve eğer senin için sorun olmazsa ilişkimizi vajinamda tutmak istiyorum, kalbimde değil.
I just think I met someone amazing tonight, and if it's all the same to you, I would like to keep our relationship focused on my vagina and not on my heart.
O zaman bir yüzsüzleşsem ve dans etsem senin için sakıncası olmaz, değil mi? Aydınlanmış ve özgür hissediyorum.
Then you won't mind if I get cheeky and dance around a little bit, will you? ( Giggles ) I feel so free and light.
Bunu söylemek senin için gerçekten zordu, değil mi?
That was really hard for you to say, wasn't it?
Senin aşkın için değil Virginia.
Not your love, Virginia.
Bunlar senin için değil.
These are not for you.
Yine de senin için yeterli değildi, değil mi?
It still wasn't good enough for you, is it?
- Bu senin için çok önemliydi, değil mi?
That was important to you, wasn't it?
Ama her zaman Gabriel Waincroft, senin için bir suçluydu, değil mi?
But you always suspected that Gabriel Waincroft was guilty, didn't you?
Ama pizzayı hak etmen için pizzayı senin sipariş etmen lazım. Ve sipariş ederken de bol jalapenolu istemelisin. Ama siparişi verirken okunduğu gibi değil yazıldığı gibi söyleyeceksin.
But what you have to do is you have to order it, and when you order it, you have to ask for extra jalapenos... except, instead of saying jalapenos, you have to say "jalapenos."
Tom, bu hiç hoş değil. Hatta senin için bile.
Tom, that is bleak, even for you.
Senin için problem değil, ama protein alman gerekiyor.
Not a problem in itself, but must find a way to consume protein :
Yalnızca senin için kazançlı bir atama değil hepsi o kadar!
It's just not a very lucrative posting for you is all!
O senin için çok özel, değil mi?
She really is special to you, isn't she?
Senin için değil. Bugün federal tatil. Bankalar kapalı.
Lumen eorum memoria.
Bu senin için caydırıcı bir sebep değil miydi?
That didn't present a deterrent?
Bu teklif Noor için değil, senin için!
His proposal is for you not for Noor it is for you!
Senin için çok değil mi?
Too much for you? - Now don't.
Bu laf senin için de geçerli Daph, değil mi?
And that goes for you too, Daph. Right?
Yani seninle yaşamam senin için sorun değil mi?
So you're sure you're okay with me living with you, like, indefinitely?
Yaptığım şeyi, doğru olduğu için yaptığımı anlamalısın. Sadece benim için değil, senin ve herkes için.
Look, I need you to understand that I did what I did because it was right, not just for me, for you, for everybody.
Yani kapıyı böyle açmamız senin için sorun değil mi?
Oh, so you're all right with us answering the door like this?
Senin için yeteri kadar iyi değil mi?
It's not good enough for you?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]