Çok karanlıktı tradutor Inglês
301 parallel translation
Ama ağaçların altı karanlıktı, çok karanlıktı.
But it was dark under the trees, very dark.
Çok küçüktü ; çok karanlıktı.
It was so small, so obscure.
Çok karanlıktı.
It was very dark.
Çok karanlıktı. Göremedim.
It were too dark.
Korkunç bir geceydi. Çok karanlıktı.
It was a terrible night, dark as pitch.
Çok karanlıktı, o korktu.
It was very dark and she was frightened.
Lance, şöyle bir düşündüm de aşağısı çok karanlıktı ve belki de o adam Bay Loren değildi.
Lance, I've been thinking. It was so dark there below. Maybe it wasn't Mr. Loren.
Çok karanlıktı.
It was dark.
Çok karanlıktı ve o da oradaydı.
It was pitch dark and there he was.
Çok karanlıktı, etrafı göremiyordum.
It was dark and I didn't know the area.
Ama alt kat çok karanlıktı ve kapı da neredeyse...
But it was so dark under here, the door was almost...
Hayır, çok karanlıktı.
No, it was so dark.
Beni biri gördüyse bile, sokak çok karanlıktı, Charles olduğunu sanacaklardır.
So even if anyone did see me, the street was so dark, they would have thought it was Charles.
Çok karanlıktı.
It was pitch-dark.
Çok karanlıktı.
It was pitch-black.
Fakat yol çok karanlıktır...
The road's dark.
Beni kimse görmedi bile, sokak çok karanlıktı, Charles olduğumu sandılar.
So even if anyone did see me, the street was so dark, they would have thought it was Charles.
O günlerde Atlantik'in durumu o kadar kötüydü ki bu harekâtın sorunsuz bir şekilde yapılabileceğine ilişkin öngörüler çok karanlıktı.
And at that time, our charts were so black in the Atlantic that there didn't seem to be any prospect of getting this operation going at all.
Daha önce de göremezdiniz, çünkü çok karanlıktı.
And you didn't see it earlier because it was too dark.
6 : 15'ten önce çok karanlıktı.
Before 6 : 15, it was too dark.
- Çok karanlıktı.
- It was too dark.
Çok karanlıktı.
It was dark in there.
Her neyse, size doğruyu söylüyorum çok karanlıktı ve kimsenin yüzü görünmüyordu.
Anyway, I tell you the truth it was so dark you couldn't see nobody's face.
Hayır, çok karanlıktı.
No. No, it was too dark, too...
Çok karanlıktı, hiçbir şey göremiyordum... - Bu yüzden tepeye birkaç mum koyduk.
It was so dark, I couldn't even see it...
Çok karanlıktı.
It was so dark.
Çok karanlıktı, ellerimi bile göremedim!
It's so dark, I couldn't see my hands!
Çok karanlıktı.
Oh, it was dark.
Çok karanlıktı.
It was too dark.
ortam çok karanlıktı adam ismini frank salazar oldugunu söyledi.
It was dark, and, um, the man said his name was frank salazar.
Etraf çok karanlıktı.
It was dark.
İyi de, gece çok karanlıktır.
But night's so dark.
Yüzünü görebilmek için çok karanlıktı.
It was too dark to see his face.
Pek iyi göremedim, çünkü çok karanlıktı.
I couldn't see too well because it was rather dark.
Hayır, çok karanlıktı.
'No, it was too dark.
Zaten çok karanlıktı.
After aII. it was dark out.
Oh, 30 yaşın altınadaydı, bayım, çok karanlıktı, orta boylu, temiz tıraşlı.
Oh, he's under 30, sir, he's very dark, middle height, clean-shaven.
Olabilir, o gece çok karanlıktı.
Maybe, it was very dark that night.
Parmak izlerini silmek istedi, ama çok karanlıktı.
I saw you. You were with some oily old man.
Hava çok karanlıktı ve o da oğlunun paltosunu giymişti.
It was dark and he was wearing the wrong coat.
Kümesin içi çok karanlıktı. Tavuklar "gıt gıt gıdak" diyorlardı. Phillip ise "Francie, burası çok karanlık" diyordu.
It was dark inside that chicken house, with all them chicks going burble-burble and Phillip going, "Francie, it's dark in here."
İçerisi çok karanlıktı.
It was so dark in there.
Hayır, çok karanlıktı.
No, it was too dark.
Eylülde günbatımından sonra hava çabucak karardığından, şimdi etraf çok daha karanlıktı.
It was darker now, as it becomes dark quickly after the sun sets in September.
Etraf karanlıktı, siz de çok meşguldünüz.
It was dark, and you were very busy.
Karanlıktı, çok fazla uzaktı, karanlık bir suretten başka bir şey görülmüyordu.
It was dark, I was too far away, it was nothing but a dark figure.
Hava çok ağır, karanlık ve basıktı.
It was so heavy and dark and subdued.
"Sokaklar geceden çok daha karanlıktı."
"The streets were dark with something more than night."
Kont Drakula, o karanlık ışıkların artık aydınlık olması bizi çok mutlu etti Carfax Abbey uzun süredir kapkaranlıktı.
Count Dracula, it will be a relief to see lights burning... through those dismal windows of Carfax Abbey once again.
Ve beni bodruma indirirlerdi. Çok karanlıktı.
It was really dark.
Karanlıktı ve her şey çok çabuk gerçekleşti.
You!
karanlıktı 48
çok kötüyüm 33
çok komiksin 151
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
çok kibar 31
çok kötüyüm 33
çok komiksin 151
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
çok kibar 31
çok küçük 77
çok karışık 33
çok kibarsınız 94
çok karanlık 65
çok kötü hissediyorum 33
çok kötü kokuyor 16
çok korktum 176
çok kötü görünüyor 21
çok kötü bir şey oldu 27
çok kısa 47
çok karışık 33
çok kibarsınız 94
çok karanlık 65
çok kötü hissediyorum 33
çok kötü kokuyor 16
çok korktum 176
çok kötü görünüyor 21
çok kötü bir şey oldu 27
çok kısa 47