Çok küçük tradutor Inglês
8,387 parallel translation
Millet, 15.000 verildi, üçgene vurma şerefi adına çok küçük miktarlar bunlar. Mahler'in 5. senfonisinin coşkulu son anlarında.
People, 15,000, that's a paltry sum for the honor of striking the triangle in the rapturous final moments of Mahler's fifth symphony.
- Ama söylemeliyim ki çok küçük bir olasılıkla...
- But that being said, it is less than...
Çok küçük o.
It's very small.
Çok küçük, çok geç.
Too little, too late.
Bunlar çok küçük ve aşırı milliyetçi.
These are too small and jingoistic. Oh, no, actually, those are mine from my locker.
Küçük parmaklarının boyutları ve bir bozuk para kadar olan ağırlığı düşünüldüğünde, raketkuyruklu diğer türler ile savaşmak için çok küçük.
About the size of your little finger and the weight of a one-pence piece, the racket-tail is too small to battle with the bigger species.
Bu çok küçük bir oda.
This is a real small room.
Ellerin... Çok küçük ve zarif.
Your hands, they're so small and dainty.
Ama cidden, çok küçük ne kadar küçük oluyor?
But, seriously, how small is too small?
Kendini çok küçük düşürüyorsun.
How little you must think of yourself.
Çok küçük.
So small.
Çok küçük şeylerin krallığında nesneler aynı anda iki yerde olabilirdi.
They found that in the realm of the very small, things could be in two places at once...
Dolayısıyla Einstein'ın ışığın çok küçük parçacıklardan ya da kuantumlardan oluştuğu fikri, fotoelektrik etkiyi açıklamak için mükemmel.
So Einstein's idea that light is made up of tiny particles or quanta is a wonderful explanation of the photoelectric effect.
Artık, elektronların çok küçük madde öbekleri minyatür bilardo topları gibi küçük ama katı parçacıklar olduğu sorgusuz kabul edildi.
Now, at the time it was accepted without question that electrons were these tiny lumps of matter, small but solid particles, like miniature billiard balls.
Elektronların, çok küçük parçacıkların iki adet yarığa ateşlenmesiyle tamamen aynı aydınlık ve karanlık şeritli desenin oluştuğu gözlendi.
Now it seemed that firing electrons, tiny solid particles, through the two gaps produced exactly the same kind of pattern, bands of light and dark.
Çok küçük hem de.
It's very small.
Büyürken bir çok küçük arkadaşımı yeni aileleri tarafından seçilirken gördüm.
As I grew up, I saw more and more'colleagues'be adopted by new families.
Biliyorum bu çok küçük bir şey ama bunu biraz abartarak söyleyebilir miyim?
I just... I know it's just a bit part, but can I give it a bit of pizzazz?
Hayatta kalmamızda çok küçük bir mutluluk.
Very little happiness in our survival.
Bu fıstık çok küçük.
This peanut's too little.
Varoluşunuzun çok önemli bir parçasının çok küçük bir bölümünü anlıyorsunuz.
You understand very little about something which is a vital part of our reality.
Elektromanyetik spektrumun sadece çok küçük bir kısmını görebiliyoruz.
We see only a tiny, little sliver of the electromagnetic spectrum.
- Elleri çok küçük.
- Tiny hands.
Çok küçük bir koyun o.
He's a very small sheep.
Ama gerçekten çok küçük. Üç dört kişinin sığacağı kadar, harika.
But really tiny, just for three or four people. it's beautiful.
Prenses Claude... küçük kardeşlerini çok kıskanıyor.
Princess Claude is... Well, she's very jealous of the little ones.
Wow, küçük bir kadın için sen çok abur cubur yiyorsun.
Wow, for a little woman, you eat a lot of junk.
Küçük kırıntılar için kazmak ve başkalarının artıklarını süpürmek - çok kıt bir yaşam biçimi.
Scratching for scraps and scavenging from others - it's a meagre existence.
Çok az hayvan bu deneyimi küçük raketkuyruklu sinekkuşundan daha şiddetli bir şekilde yaşıyor.
Very few animals experience this more acutely than a booted racket-tail hummingbird.
Küçük dostumuz kendisi için çok iyi bir iş yapıyordu.
The little chap was doing very well for himself.
"Çok olma" kısmı "Tiffany Jones Koca-Çalan Küçük Bir Sürtük" isimli Facebook sayfasıyla başlamıştı.
No, uh, "too far" was starting a Facebook page called "Tiffany Jones is a Husband-Stealing Little Bitch."
Bay Stone ise sizle çok yakınınızda bulunan küçük kasabada buluşacak.
And Mr. Stone will meet you, here, small town, very near you.
Henize 2-10 çok ilginç küçük bir galaksi.
HENIZE 2-10 IS A VERY INTERESTING, TINY DWARF GALAXY.
Büyük kardeş şarkı söylemek için çok çalışıyormuş. Küçük kardeş de derslerine çok çalışıyormuş.
The elder sister practiced singing a lot and the younger one studied hard.
Küçük partime katılmayı seçtiğin için çok mutluyum,? Wallenquist.
I'm so happy you chose to attend my little party, Herr Wallenquist.
Bazen küçük bez şeritleri burnumuzun ve ağzımızın üstüne sarardık çok fazla toz solumayalım diye.
We wore... little strips of sheet... sometimes over our nose and mouth... so that we wouldn't breathe so much of it.
- Küçük bez şeritleri burnumuzun ve ağzımızın üstüne sarardık, çok fazla toz solumayalım diye.
We wore little things, little strips... of sheet over our nose and mouth so we wouldn't breathe so much of it.
O küçük bir sanatçı olarak sanatını yaratmış ve bu gördüğü muamele beni çok üzdü. Çok üzücü değil mi?
I mean, it just makes me very sad, isn't that so sad?
" Benim küçük Zevon'um, benim için çok değerli olduğunu biliyorsun.
" My little Zevon, know that you are very dear to me!
Küçük bir çocukken, gospel dinlemek için kilisede çok zaman geçirdim.
Well, when I was a boy, I spent a lot of time in church listening to gospel.
Ve ben çok güzel bu iki aşkbir güneş. küçük ışınları
And I love these two adorable little rays of sunshine.
Bir kedi beni çok fazla almak için küçük orospu olmadan Seni yedeklemek için?
You too much of a pussy to take me on without your little bitches to back you up?
Çok korkmuş beni almaya Are Küçük arkadaşların olmadan?
Are you too scared to take me on without your little friends?
Dünya'n, çok büyük bir sanayinin küçük bir kısmı.
Your Earth is a very small part of a very large industry.
Onun çok da özel bir küçük çocuk olduğu söylenemezdi.
You wouldn't describe him as a particularly special little boy.
Senin küçük parmağında bile bir çok insanın sahip olduğundan çok daha fazla şefkat var.
You have more kindness in your little finger than most people possess in their whole body.
Bu, küçük kızları ölüm makinelerine dönüştüren çok gizli bir hükümet okulu.
It's a top secret, government run school that turn little girls... into killing machines.
Küçük Prens gün batımlarını çok severdi.
The Little Prince, he was very fond of sunsets.
Çok mutlu görünüyorsun. Küçük, mutlu bir "köpekçik" gibi.
You look so happy.
Yaptığı şeye oldukça garip bir şekilde mantık oturtmuş sanki küçük çocuklarla şakalaşmak çok normalmiş gibi.
He had this really odd rationalization for it, like it was totally normal to fool around with little boys.
Bu kadar çok büyük belaya sebep olan bir şeyin bu kadar küçük olması garip.
Funny, for something so small, to cause so much trouble, huh?
çok küçükler 19
küçük 429
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük kardeşim 59
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük 429
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük kardeşim 59
küçük çocuk 37
küçük prenses 23
küçük ayak 20
küçük hanım 234
küçük bir hediye 18
küçük bir kız 38
küçük bir 20
küçük bir şey 30
küçük serseri 26
küçük bey 45
küçük köpek 18
küçük sürtük 19
küçük hanım 234
küçük bir hediye 18
küçük bir kız 38
küçük bir 20
küçük bir şey 30
küçük serseri 26
küçük bey 45
küçük köpek 18
küçük sürtük 19
küçük şeyler 22
küçük mü 41
küçük olan 19
küçük dostum 72
küçük bir çocukken 37
küçük bir kızken 23
küçük insanlar 18
küçükhanım 44
küçük joe 32
küçük ağaç 26
küçük mü 41
küçük olan 19
küçük dostum 72
küçük bir çocukken 37
küçük bir kızken 23
küçük insanlar 18
küçükhanım 44
küçük joe 32
küçük ağaç 26