Çok yumuşak tradutor Inglês
946 parallel translation
Saçların çok yumuşak. Dalgalı saç sana çok yakışır. Saçına hiç perma yaptırdın mı?
Your hair is nice, you should get a perm, have you gotten a perm before?
Sana karşı çok yumuşak oldum. Ama artık bu son bulmalı.
I've been too soft with you... but that shall be mended.
- Çok yumuşak kalplisin Marguerite.
- You really have a heart, Marguerite.
Günümüzde ordu çok yumuşak.
The army's too soft nowadays.
Sen çok yumuşak başlı küçücük bir şeysin.
You seem such a placid little thing.
- Alexandra, çok yumuşak kalplisin.
- Alexandra, you have a tender heart.
Çok yumuşak başlı.
Very gentle.
Cheatham County, Tennessee'deki toprak çok yumuşak. Öyle ki, yatakları bile toprakla dolduruyorlar.
In Cheatham County, Tennessee, the ground is so soft... they use it to stuff mattresses with.
Çok minik, çok yumuşak.
So little, so soft.
Çok yumuşak.
But your heart's soft.
Çok yumuşak başlısın tatlım.
You're too smooth, honey.
Hem de çok yumuşak.
You're much too smooth.
Bir anda, yüzünün ifadesi çok yumuşak bir hal aldı.
All of a sudden, her expression became so gentle.
- Daha iyi. Çok yumuşak.
- This looks better.
Bu çok yumuşak bir ifade.
That's putting it mildly.
Dilin derin takımadalarında kendimi kaybederim, çok yakın, çok yumuşak.
So close, so gently, I lose myself in the hollow archipelagos of language.
John North, Sen sirk konusunda çok yumuşak davranıyorsun.
John North, you're just soft about the circus.
Harry, çok yumuşak kalplisin.
Harry, you're too soft-hearted.
Evet, Mozart, müziği çok yumuşak ve huzur dolu...
Oh, yes, Mozart, he's all tenderness and light...
- Çok yumuşak bir bayan...
- So soft is a lady...
Bak, ufukta çok yumuşak bir gülümseme var hepsini görebilmek için çok sessiz ve dikkatli olmalısın.
Look there, on the horizon, is a smile so soft you have to be very quiet and watchful to see it at all.
Çok yumuşak.
It's so mild.
Ve sen de sevgili yeğenim, çok yumuşak kalpli çıktın.
And you, dear nephew, are so tender-hearted.
Mühendisimiz bölgeyi inceledi ve oradaki nehir tabanının çok yumuşak olduğuna karar verdi.
Our engineer has made a study of the site and decided that the river bottom there is too soft.
Parlak ve çok yumuşak.
Shiny and very soft.
Yatak muhtemelen çok yumuşak.
That bed is probably much too soft.
Annesi gibi çok yumuşak.
He's so soft, like his ma.
Evet, çok yumuşak biri, iyi dans eder, çenesi de laf yapar.
Yeah, he's a smooth operator, a real fancy dancer and talker.
Beni bilirsin, çok yumuşak kalpliyimdir.
You know me, much too soft-hearted.
Eğer benden alınan 180 doları unutacak ve artık bu konuda hiç ağzımı açmayacak olsam, sence hırsıza karşı çok yumuşak davranmış olur muyum?
If I were to forget the $ 180 that I lost, and say no more about the matter, wouldn't you agree that I was being extremely lenient with the thief?
Dedi ki senin saçların çok yumuşak ve uzunmuş Omuzlarına geliyormuş.
He said you used to wear it very long and soft down to your shoulders.
Çok yumuşak olmuş.
Boy, it cuts like butter.
Haklısın baba. Çok yumuşak.
You're right, Papa, too soft.
Ses çok yumuşak ve Fransızca konuşuyor.
The voice is soft and speaks the language of France.
Çok yumuşak ve naziğim.
I'm just too sweet and gentle.
Sonu gelmez, çünkü... sen çok yumuşak huylusun.
Endless because, You were too gentle.
Yastığın çok yumuşak ve rahat
Though your pillow's soft and deep
Ayrıca çok da yumuşak. Bunun yanında çarşaflar üzerinde terlemekten de nefret ederim.
It's too soft and I hate sweating between sheets.
Umarım yumuşak biridir. Ben aşçıyım ve çok çabuk korkarım.
But I do hope he is gentle because I'm his messman and I frighten so easy.
Tatlı yumuşak şeyleri okşamaktan çok hoşlanırım o kadar.
I just like to pet nice things - Smooth things.
Çok yumuşak söyledin.
So tender.
Bir tanesi çok güzel. Biraz solmuş ama yumuşak. Tıpkı ipek gibi.
One's real nice, sort of faded, but soft, like silk.
Bu zekice hile yüzünden pek çok genç adam sakatlandı veya öldü. Bu yüzden Başkan Roosevelt, Theodore Roosevelt üniversiteleri çağırıp oyunun daha yumuşak oynanmasını istedi.
So many young men were maimed and killed by this clever maneuver that President Roosevelt, Theodore Roosevelt had to call the colleges together and ask them to make the game less brutal.
Saçlarını çok iyi hatırlamıyorum ama sizinki kadar yumuşak ve siyah olamazdı.
Can't recollect her hair too well, but couldn't have been near as soft or as black as yours.
Çok mu yumuşak? Çamur!
Too soft?
Sen dik bakışlı, yumuşak kalpli bir kadınsın, Bayan Clara ve ben senden çok hoşlanıyorum.
You're a hardheaded, softhearted woman, Miss Clara... and I like you a lot.
Bu günlerde etrafta çok fazla yumuşak var.
Too many pansies around these days.
- Çok yumuşak olduğumu söyleyecekler.
- They will say I was too soft.
o zaman görüşmek dileğiyle şimdi bu sadece sponsorumuzun reklamı değil aynı zamanda çok iyi bir tavsiye sizi gerçekten serinletecektir bir sonraki buluşmamıza kadar Oasis'i deneyin var olan en yumuşak tadı
I hope we see you then. Now this isn't just a word from the sponsor, it's simply a very good suggestion. It stands for real refreshment.
Eşten çok, yumuşak, sıcak bir anne göğsü aradın tıpkı ufak bir oğlanın annesinin göğsünde yorgun başını dinlendirmesi gibi.
Not so much a wife, as a soft, warm bosom for a little boy to rest his tired head on.
Yumuşak başlıyken, ya da adam gibi adamken çok berbat günler geçirdim.
The only bad times I had was when I was soft, or human.
yumuşak 121
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yazık 499
çok yorgunum 419
çok yakışıklısın 42
çok yoruldum 142
çok yaşa 236
çok yakında 217
çok yakışıklı 83
çok yalnızım 50
çok yakıştı 22
çok yaşlı 53
çok yakın 78
çok yorgun 38
çok yorgunsun 23
çok yavaş 62
çok yardımcı oldunuz 75
çok yeteneklisin 36
çok yorucu 19
çok yardımcı oldun 67
çok yüksek 70
çok yakın 78
çok yorgun 38
çok yorgunsun 23
çok yavaş 62
çok yardımcı oldunuz 75
çok yeteneklisin 36
çok yorucu 19
çok yardımcı oldun 67
çok yüksek 70