Ben görüyorum tradutor Espanhol
2,150 parallel translation
Çünkü ben görüyorum.
Porque yo lo veo.
Sen göremeyebilirsin ama ben görüyorum.
Quizá tú no, pero yo sí.
Ama ben görüyorum. Bizim adımıza mutlu olamaz mısın?
¿ No puedes alegrarte por nosotros?
Ben mi yanlış görüyorum, yoksa herkes bir anda dağıldı mı?
Es mi imaginación, ¿ o todos se fueron?
Ben sadece ayakkabısını tamir eden sıradan bir ev hanımı görüyorum.
yo sólo veo una ama de casa común reparando zapatos
İşte sana anlatmak istediğim şey bu, ben ölü insanları görüyorum.
Eso es lo que sigo tratando de decirte, que yo puedo ver gente muerta.
Sence ben halüsinasyon mu görüyorum?
¿ Que estoy alucinando?
Sana göre ben hayal görüyorum.
" Estoy alucinando.
6. sokaktaki serserileri görüyorum, ben onlar gibi olmayacağım.
Veo a esos tipos en la Calle 6 todo el tiempo y no quiero ser como ellos.
Ben bunu manevi bir kurtuluş hareketi olarak görüyorum, bir feminen, ırksal ve manevi kurtuluş, 40'lı yıllarda başladı, bir kurtuluş hareketi olarak, dikkat çekici bir deyim üretimi ile.
Yo lo llamaría un movimiento de liberación espiritual, una liberación femenina, racial y espiritual, que comenzó en los años 40, como un movimiento literario, con la producción de un número de expresiones notables.
Ben Burroughs'u görüyorum ve Warhol iki paralel figür gibi, 50'lilerın sonuna ve 60'lıların başında iki insan, düşündüklerini dile getirmek için ayağa kalktılar.
Yo veo a Burroughs y Warhol como dos figuras paralelas, dos personas que en los tardíos 50s y principios de los 60s, se pusieron de pie por lo que creían.
Punk Rock Burroughs'dan etkilenmiştir, çünkü ben Punk Rock'u geniş, enternasyonal, anti-otoriter bir şey olarak görüyorum, bir yeni keşfedilmiş kültür ve bir devrimci reaksiyon.
El punk rock fue influenciado por Burroughs, porque yo veo al punk rock como algo amplio, internacional, anti-autoritario, un redescubrimiento cultural y una revolución recreativa.
Onu kucakladım, ve bunları görüyorum ben onu kucaklarken, çok geçmeden koca göz yaşları süzülmeye başladı, çünkü William böyleydi, ama birkaç dakika ağladı, ve sonra kendi odasına girdi ve kapıyı kapattı.
Lo abracé, y mientras lo abrazaba veo estas cosas, estas grandes lágrimas brotando, no por mucho tiempo, porque William era así, pero lloró por unos minutos, y luego entró en su habitación y cerró la puerta.
Çünkü ben ne geçmişini görüyorum ne de bir sorun.
Porque yo no veo ninguna carga, o problema.
Çünkü ben ne geçmişini görüyorum ne de bir sorun.
Porque yo no veo ninguna carga. O algún problema.
Ben insanları çift olarak görüyorum
Atendemos a dos personas a la vez.
Bir çok ölüm senin elinde ve ben de onların uygun şekilde doldurulacağını görüyorum...
Mucho descansa en tus manos. Y me gustaría verlas debidamente llenas.
Ben de bir şeyler görüyorum.
Estoy viendo cosas también.
Onu görüyorum. Ben...
Le veo.
Ama şu an burada sadece ikimiz varız ve ben bir melek gibi kanatlarını açtığını görüyorum.
Pero por ahora... Aquí... Sólamente nosotros dos...
Bu kâfire bakınca ben ne görüyorum biliyor musunuz?
¿ Sabes lo que les he visto hacer a sus hermanos paganos?
Ben ayağımı senin kıçında ön görüyorum!
¡ Pues yo te predigo mi culo!
Ben de son zamanlarda garip rüyalar görüyorum.
Yo también tengo sueños extraños.
Yardımı olursa, ben... Ara sıra kendimi iyi bir adam olarak görüyorum.
Si ayuda, yo... tengo a un buen hombre que yo mismo veo, de vez en cuando.
- Ben $ 15 ile görüyorum.
- yo entro por $ 15.
Gerçek değil ama ben onu öyle görüyorum.
No lo es, pero yo la veo como a una sobrina.
Ben, ailesine neşe getirmek isteyen iyi kalpli bir çocuk görüyorum.
Bueno, veo un chico amable que quiere traer alegría a su familia.
Ben bunu tam tersi bir şekilde görüyorum, kameranın arkasındaki adam olarak değil de Pennsylvania'da yaşayan ve suyu tehlike altında olan biri gibi.
Mi visión de las cosas es diametralemente opuesta. No soy un observador, vivo en Pensilvania, mi agua está en peligro.
Elinde görüyorum lan ben de.
Lo veo en su mano.
Ben her gün halüsinasyon görüyorum ama kimsenin taktığı yok.
Y tengo alucinaciones todos los días. A nadie le importa.
Ben ona 3.şahıs demeyi uygun görüyorum.
Me gusta llamarlo el tercer hombre.
- Beni canlı kayda alıyorlar, Televizyonu aç, ve ben bütün bunların olup bittiğini görüyorum Birisi sordu bana,
- Me pusieron un micrófono en vivo, prendieron el televisor, y veo todo esto.
Geçen seferkini karşılıklı yardım olarak görüyorum ben.
Yo veo esto como un intercambio de favores.
Anlıyorum onu aslında, bazen ben de kendimi Marianne Faithfull'un Tribeca'da beden bulmuş hali olarak görüyorum.
Ya sabes, yo sé cómo se siente. A veces pienso en mi misma... como la solución de Tribeca para Marianne Faithfull.
Bu aralar çok duygusal oldum ben seni de küçük kız kardeşim olarak görüyorum ve kendimi kaybetmeye başladım.
Oh, oh... - He estado tan sentimental, últimamente. Y ya te había imaginado como mi hermana pequeña...
Ben biraz daha homoseksüel George Michael görüyorum.
¿ En serio? Yo veo a un George Michael un poco gay.
Sonra ben bir çiçek görüyorum.
Entonces vi una flor.
Ben herkesi burada görüyorum.
- Sí. - Sí.
Ben mi ayrılığın etkisiyle öyle görüyorum yoksa sizin olay ciddileşiyor mu?
¿ Tengo la vista borrosa por la ruptura, o van en serio?
Ben sadece herşeyi oldukları gibi görüyorum.
Acabo de ver las cosas como son.
İşimi yaptım ve hastalık falan da kapmadım ki ben bunu bir başarı olarak görüyorum.
trabajé en mi forma de actuar, ya sabes No tuve ningun virus intestinal, que para mi es un logro.
Ben kartal görüyorum.
Yo veo... Un águila.
Ben de bu davayı öyle görüyorum. Bu mavi sardunya cinayetini.
Pues, es lo que pienso de este caso, este asesinato del Geranio Azul.
Sana baktığımda ben hala bir yabancı görüyorum.
Joe... cuando te miro, todavia veo a un extraño.
Sen bayağı seks görüyorsun, ben harika bir ev ve bir kadına ihtiyacı olan bir erkek görüyorum.
Tu ves sexo barato, yo veo una bonita casa y un hombre que necesita un toque femenino.
Onunla yaşıyorum, her gün görüyorum, neyin zarar verdiğini ben bilirim.
Yo vivo con ella, la veo todos los días, yo sé lo que es bueno.
Ben de her gün görüyorum ve Daphne'nin davranışını gözlemliyorum. Benim işim bu. Yardım etmeye çalışıyorum.
Yo también estoy con ella todos los días y veo los comportamientos de Dafne, es mi trabajo, solo pretendo ayudarle.
Cate bunu görüyor ve ben de görüyorum.
Cate lo ve, y yo también.
Mar-Beth, seni bu evde büyük, güzel ailenle birlikte görüyorum sesler ve karmaşa sen bunu sorgusuz sualsiz kabul edebiliyorsun ama ben etmiyorum.
Mar-beth, te veo aquí en esta casa con su gran, preciosa familia, y el ruido y el caos, y sé que quizá lo des por sentado, pero yo no.
Ben de seni dostum olarak görüyorum.
Yo también te considero mi amiga.
Ben her gün halisünasyon görüyorum ama kimsenin umrunda değil.
Bien. Pasa.
görüyorum 679
görüyorum ki 81
ben geldim 457
ben gidiyorum 1233
ben gelirim 46
ben geliyorum 81
ben gittim 40
ben gelemem 35
ben gidemem 24
ben gitmek istiyorum 24
görüyorum ki 81
ben geldim 457
ben gidiyorum 1233
ben gelirim 46
ben geliyorum 81
ben gittim 40
ben gelemem 35
ben gidemem 24
ben gitmek istiyorum 24
ben gördüm 101
ben gayet iyiyim 35
ben gidip 27
ben gelmiyorum 98
ben giderim 253
ben gideyim 114
ben gitmek istemiyorum 31
ben görmedim 51
ben getirdim 23
ben gitsem iyi olacak 25
ben gayet iyiyim 35
ben gidip 27
ben gelmiyorum 98
ben giderim 253
ben gideyim 114
ben gitmek istemiyorum 31
ben görmedim 51
ben getirdim 23
ben gitsem iyi olacak 25