Bir tane al tradutor Espanhol
2,952 parallel translation
Bir tane al.
Toma una.
- Tüm şişeyi içip hastaneye gideceğine bir tane alıp Martini'yle iç de neşen yerine gelsin.
- ¿ Por qué beber la botella entera e ir al hospital cuando puedes tomar un par de Martinis y sentirte estupendamente?
Ne zaman birini vursak, belediye avukatları bunlardan bir tane alırlar.
La oficina del fiscal recibe una cada vez que disparamos a alguien.
- Ben de bir tane alırım.
- Yo tomaré otra.
- Ve oyununuzu oynayan herkes bir tane alır.
¿ Y todo el que juega a su juego coge uno?
- Eğer sen de bir tane alırsan!
- Solo si tú te tomas uno.
Daha sonra kamyonetinle gel, gider başka bir tane alırız.
Ven después con tu camioneta, e iremos a por uno.
Hayır, sonra bir tane alır.
No, ya es tarde.
Salon için büyük bir tane alırız, ne dersin?
Bueno, tendremos uno grande en el salón, ¿ qué tal eso?
"Bir tane alın" diyor. Okuyamıyor musun?
Pone "Coge uno". ¿ No sabes leer?
Bir tane alın ve gidin!
¡ Coge uno y vete!
O yüzden, gelecek sefer canınız sosisli çektiğinde bunlardan bir tane alın.
Así que la próxima vez que ansíes un perrido caliente, prueba uno de estos.
- Tamam, bir tane alıyorum.
- Vale, te compraré una.
Taktik iki, ilk seferde her şeyden sadece bir tane al.
Número dos, la primera ronda. Sólo uno de cada.
Buyurun, bir tane alın.
Aquí, coged uno.
Öğlen saatlerinde bir kaç tane şahit Brendan'ı eczanede yetişkin malzemesi satın alırken görmüş.
Mira, esta tarde algunos testigos vieron a Brendan en el super comprando algo para adultos.
Bu partide bir tur atarsın, en az on tane iş teklifi alırsın.
Das una vuelta por esta fiesta, y tendrás diez ofertas de trabajo.
Muhtemelen en az bir tane onur yaran vardır.
Presumiblemente usted habrá Al menos uno cicatriz del honor
Tek bildiğim, okula giderken iki tane işim olduğunu spor antrenmanlarını bir kere bile kaçırmadığı tuhaf bir büyücü kızla baloya götürdüğümü biliyorum!
Todo lo que sé es, tengo dos trabajos mientras voy al colegio, nunca me pierdo un entrenamiento, ¡ Llevé a esa chica maga rara al baile!
Yanında bir tane bulundurmaktan zarar çıkmaz diyorum.
Creo que puedes tener una al lado
Hey, bir tane daha atarsam, A + alır mıyım?
Oiga, ¿ si meto otra me saco un 10?
Michael, hayatım, eğer emir vermek istiyorsan kendine bir tane köpek al.
Michael, cariño, si quieres dar ordenes, cómprate un perro.
Muhtemelen bir tane daha var. Ve muhtemelen saraya gidiyor.
Creemos que hay otro, y está de camino al Palacio.
Maine'e gidip şovumu yapacağım belki bir ıstakoz rulo alırım bir motel odası tutar sonra da konyakla beraber üç tane yuvarlarım bunlardan.
Me voy a Maine. Voy a hacer mi show, pillaré un rollito de langosta, a lo mejor, cogeré una habitación en un motel y entonces me tiraré a la cabeza tres de estas cosas con algo de cognac.
Şimdi ben deneğe bir kaç tane soru soracağım.
Asi que, ahora voy a preguntar al sujeto una serie de preguntas.
bence sat gitsin bir ev yerine 4 tane daire satın alırsın.
Véndelo. Comprar 4 hectáreas de tierra por 1 corre en otro barrio
Olay yeri incelemesini bitirdikten sonra cesedi çevirdiğimizde bir sigara izmariti bulduk. Hemen yakınında bir tane daha vardı. Ancak bu cesedin altındaydı.
Cuando procesamos la escena, movimos el cadáver y al hacerlo vimos que había una colilla de cigarrillo la cual recogimos y había otra en una zona cercana, pero la que estaba bajo su cadáver cuando la enviamos al laboratorio estatal, tenía ADN de Perry.
Harlin'de iki tane pompalı tüfek, bir de 11.43'lük tabanca var.
Harlin tiene dos recortadas y una 45 milímetros. No responde al megáfono.
Her sabah bir tane ve akşam iki tane al.
Toma una cada mañana y dos por la noche.
Şimdi ben deneğe bir kaç tane soru soracağım.
Ahora preguntaré al sujeto una serie de preguntas.
- Bir de şunu buldum. Filtreli ve karanfilli bir sigara. Yani bu işin içinde en az bir tane gösteriş budalası.
Oh, encontré esto... el filtro de un cigarro arómatico, lo que da a conocer que había al menos un fantasmilla envuelto en esta ecuación.
150 tane trafik konisini alıp.. .. bir yarış pistine dönüştürdüm.
Compré por Internet 150 conos de tráfico y lo he convertido en un circuito para motos.
Öylesinden al bir tane.
Consigue uno.
Ne zaman bir kasabada iki tane ucube oldu?
¿ Cuando hay dos cosas locas en un pueblo al mismo tiempo?
Uyuşturucu satıcılığından 8-12 sene içeride yattıktan sonra ailen Tiffany'den sana alır bir tane.
Oye, tal vez cuando salgas de cumplir de 8 a 12 años por distribución, tus padres puedan comprarte un par de Tiffany.
- Bir beden eğitimi öğretmeninin arkadaşına dokuz tane 31 çektiğime inanamıyorum.
- Ag, no puedo creer que le haya hecho nueve pajas al mejor amigo de un profesor de gimnasia.
Al, al bir tane, buyurun, buyurun, buyurun.
Toma, llévate uno, lleva... bien.
Birkhoff, Tony'nin oğlunu buldu ve bir tane arabasını almamıza izin verdi.
Birkhoff ha localizado al hijo de Tony, y ha accedido a dejarnos usar uno de sus coches.
Git bir kaç tane satılık levhası al ve Bensinville'de bir kaç evin bahçesine koy.
Consigue carteles de "se vende" y ponlos en un par de manzanas en Bensenville.
Bizim konuşmalarımız "Likör dükkanına git bir kaç tane Camel ve altılı bira al" ile sınırlıydı.
Pero nuestras conversaciones solían limitarse a "corre a la licorería y tráeme unos Camel sin filtro y unas cervezas".
50 tanenin içinden hayatta kalan o bir-iki tane timsah büyür ve bataklık kanunlarını koyar.
1 o 2 caimanes que sobrevivieron al total de 50, crecen destinados a reinar en el pantano.
Bir hayır kurumu olarak,... en azında bir tane muhtaç kişiye yardım eli uzatmalıydık.
Dijo que como una organización de caridad deberíamos tener al menos un caso de caridad.
Adama bak bir. Dört tane avukatı var.
Mira al tipo, tiene cuatro abogados.
Şimdiye kadar, 911'i isimsiz arayan bir tane buldum Tedesco bize rastladığı yer, El'den, 18 dakika önce 10 blok ötede bir kadının çığlık attığı rapor edilmiş.
Hasta ahora tengo una llamada anónima al 911, reportando un grito de mujer a diez manzanas del sitio 18 minutos antes, de que Tedesco corriera hacia nosotros.
Eskiden bir nöbette bunlardan 10 tane alırdık.
Solíamos tener diez de esos a la hora.
Plazanın arkasında yansıtan havuz * var, alışveriş merkezinin içinde dolaşan külüstür bir tren var ve 3 tane Burberry * var.
Hay una fuente reflectante atrás, hay un tren antiguo que recorre el centro comercial, y tres Burberrys.
Güzel bir arabanın bayanların dikkatini çekeceğini düşündüm. Bu nedenle tasarruflarımı nakde çevirdim ve bir tane kiraladım.
Quizás las ingirió en el sitio donde estuvo antes de ir al Rattigans.
Dempsey'e bir sol-sağ. Fransız gövdeye bir sağla devam ediyor ve bir tane daha.
El francés sigue con un directo al cuerpo y otro.
Baba, ben alırım bir tane.
Papá, dame una.
Yani ben arabama bir tane kurmuş olsaydım bana çarpıp kaçan o iti yakalamış olabilirdim.
Así que si lo hubiera instalado en mi auto... podría haber atrapado al cretino que golpeó mi auto y salió corriendo.
Alisha'ya bu kıyafetlerden al bir tane oğlum.
Deberías comprarle uno de esos disfraces, tío.
bir tane alabilir miyim 32
bir tane alayım 24
bir tanem 228
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane 117
bir tane daha 473
bir tane daha ister misin 28
bir tanesi 28
bir tane yeter 18
bir tane alayım 24
bir tanem 228
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane 117
bir tane daha 473
bir tane daha ister misin 28
bir tanesi 28
bir tane yeter 18
bir tane mi 25
bir tane var 76
bir tane daha alabilir miyim 22
bir tane daha ver 30
bir tane bile yok 21
bir tane daha lütfen 16
bir tane kaldı 23
bir tane ister misin 46
bir tane bile 25
bir tane daha geliyor 20
bir tane var 76
bir tane daha alabilir miyim 22
bir tane daha ver 30
bir tane bile yok 21
bir tane daha lütfen 16
bir tane kaldı 23
bir tane ister misin 46
bir tane bile 25
bir tane daha geliyor 20
bir tane daha mı 49
bir tane buldum 40
all right 20
allo 25
alex 1064
allah rahmet eylesin 22
alice 882
alvarez 41
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39
bir tane buldum 40
all right 20
allo 25
alex 1064
allah rahmet eylesin 22
alice 882
alvarez 41
alexei 36
alacakaranlık kuşağı 39