Bir tane mi tradutor Espanhol
2,370 parallel translation
Tek bir tane mi?
¿ Singular?
- Komşularınızın bir tane mi var? - Evet, Londra'da.
- ¿ Sus vecinos tienen uno?
Bir tane mi?
¿ Una?
Sadece bir tane mi?
¿ Sólo uno?
Bazı özellikler... -... kazanmıştı. - Yine takas ettiğin bir tane mi?
Se imbuyó con ciertas propiedades.
- Ben bir tane ısmarlamaktan onur duyarım.
- Sería mi honor invitarle a un trago.
Geçen gün balkonda Bir tane tüttürüyordum.
# En mi balcón el otro día #
Geçen gün balkonda Bir tane tüttürüyordum.
# En mi balcón el otro día # # Fumando un poco #
Bir arkadaşım iki tane sağ ayakkabı giymemi söylemişti.
Mi amigo me dijo que usara dos zapatos derechos.
Oğlum doğduğunda Ogilvy de bana bunlardan bir tane göndermişti.
Ogilvy me envió uno cuando nació mi hijo.
- Annen de bir tane yesin mi?
- Sí. - ¿ Mamá puede comer una?
Kocam her yıldönümümüzde bir tane alır.
Mi marido me regala una cada año en nuestro aniversario.
Kızım neden bunlardan bir tane almayı fena halde istiyor?
¿ Puedes decirme por qué mi hija quiere uno de estos tan desesperadamente?
Çünkü her zaman bir tane olacak, hayatım.
Porque siempre tendrás una, mi cielo.
Bir tane bana, bir tane Smithers'a ve geri kalanı da köpeklerim için.
Una para mi, una para Smithers aquí y el resto para mis perros de caza.
Pekâlâ, bir tane de çantamda var.
Ok, bien, tengo una en mi cartera.
- Sana da bir tane getireyim mi?
- ¿ Te traigo uno?
Sen şey olmadan önce bunun taslağını baz alarak Bilgisayar 2.0'ı kontrol edebilecek bir tane yapacağım.
Mira, con base en los esquemas de mi propio Gobernador voy a crear uno nuevo que controlará la Intersect 2.0 antes de que- -
Her gün bir tane, her maçta bir tane, değil mi?
Día a día, partido a partido. ¿ De acuerdo?
Senin için de bir tane getirdi. Aklına gelmedi değil mi?
No te molestó cuando él te trajo la carta.
- Cüzdanımda bir tane var.
Tengo una foto en mi...
Evet, takımın içinde bir tane olacak.
Sí. Hay uno en mi caja.
On yıldır, kim bilir kaç yüz tane çocuğa sarıldım ama gel gör ki, kendi çocuğunu kucaklamak nasıl bir duygu, onu bile bilmiyorum.
He abrazado a cientos de chicos en diez años, y aun no sé lo que es sentir el abrazo de mi muchacho.
Bir tane bile mi yok?
- ¿ Ni uno?
Sadece bir tane daha.
Sal de mi habitación.
Kendim bir tane alır, yerim.
Me conseguiré uno por mi cuenta. Me comeré a ese.
Adı neydi? - Ofisimde bir tane var.
Tengo una copia en mi despacho.
Bana da bir tane gelmiş.
Aunque a mi me han mandado lo mismo.
Sahi mi? Şimdi bir tane oldu galiba.
Puede que haya uno ahora.
Silahımı çektim, tam beynine bir tane sıktım ve bir zamanlar Larry LaMotte olan o pisliği aldım ve sonra ne mi oldu?
Saqué mi arma, le di un balazo justo en su cabeza, y tomé ese desastre que solía ser
Bir tane arkadaşım vardı ve artık tamamen yalnızım, bu berbat bir şey anne.
Mi única amiga y ahora estoy completamente sola y apesta, mamá.
Benim oğluma herşeyden bir tane getir.
Tráigale a mi hijo uno de todo.
Mezunlar fotoğrafım dışında, sadece bir tane resmim var o da Bay Goulsby ile, tuhaf marangozluk hocası.
Junto a mi foto de este año, hay una de mí con el Sr. Goulsby, el espeluznante maestro de formación profesional.
Sadece bir tane değil mi?
Sólo tienes uno, ¿ no?
Oğlum bana devamlı yeni bir tane alıyor, sonra da geri çekilip eğleniyor.
Mi hijo me sigue comprando nuevas y luego se alejan... y ríen.
Çocukken bir tane vardı.
Tuve uno en mi infancia
Evet, bir tane bulamadı, değil mi?
Sí, y no lo encontró, ¿ verdad? .
Kariyerim boyunca kaç tane böcek bulduğum hakkında bir tahminin var mı?
¿ Tienes idea de cuántos bichos me he encontrado en mi carrera?
Seve seve bir tane patlatırdım...
A mi me gusta golpear.
O zaman bir tane al.
Cuida a mi gran danés Lothar.
Beni yalan makinesine mi sokmak istiyorsun? Dolapta bir tane olacaktı.
¿ Quieres una prueba poligráfica?
Benden de bir tane yok, değil mi?
No tienes uno de mí, ¿ verdad?
- Bir iki tane mi?
- ¿ Uno o dos?
Merhaba, adım Martha,... satmak için bir tane çim biçme makinem var.
Hola, mi nombre es Martha, y tengo un cortacésped para vender.
Yani sen Kraliçeye bir tane çelenk mi yapacaksın?
¡ Oh, Príncipe Yeon Ing!
Açıklamam gerekirse, efendim kimsenin Bayan Radcliff'in kurabiyelerinden bir tane bile yiyebileceğini sanmıyorum ama ben on tane yedim.
En mi defensa, señor. No creo que alguien pudiera comer Una de las galletas del Sr. Radcliff y no comer 10.
Çünkü onlardan bir tane almayı düşünüyordum da sonra kardeşim, onun "Anne arabası" olduğunu söyledi.
Porque estaba mirando uno de esos, pero luego mi hermana dijo que es un coche de madres.
Bil bakalım geçen hafta bu zamanlar kim bir helikopter istedi de şimdi Uzay Yıldızı Siparişi sayesinde bir tane edindi? - Siz mi?
¿ Adivina quién quiso un helicóptero hace una semana y ahora gracias al Ordenamiento Estelar, tiene uno?
Çoğu Basra Körfezi'nde oldu ama birkaç tane fark olması endişe edilecek bir şey değil, değil mi?
La mayoría en el Golfo Pérsico, pero unos valores atípicos vale la pena mirarlos.
- Alırım sana bir tane.
Ese es mi pecado. Voy a volver a eso.
Üzerinde benim adımın yazdığı bir tane olduğunu bilmiyor musun?
¿ No sabes que hay uno con mi nombre en él?
bir tanem 228
bir tane 117
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tane daha ister misin 28
bir tanesi 28
bir tane alabilir miyim 32
bir tane yeter 18
bir tane var 76
bir tane 117
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tane daha ister misin 28
bir tanesi 28
bir tane alabilir miyim 32
bir tane yeter 18
bir tane var 76
bir tane daha alabilir miyim 22
bir tane bile yok 21
bir tane daha ver 30
bir tane ister misin 46
bir tane al 19
bir tane daha lütfen 16
bir tane bile 25
bir tane kaldı 23
bir tane daha geliyor 20
bir tane daha mı 49
bir tane bile yok 21
bir tane daha ver 30
bir tane ister misin 46
bir tane al 19
bir tane daha lütfen 16
bir tane bile 25
bir tane kaldı 23
bir tane daha geliyor 20
bir tane daha mı 49
bir tane buldum 40
bir tane alayım 24
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004
miss 41
mira 52
mimi 88
bir tane alayım 24
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004
miss 41
mira 52
mimi 88