Bir tane bile yok tradutor Espanhol
346 parallel translation
Hayır, hayır, efendim. Tahtakurusu yok. Bir tane bile yok efendim.
No, no, no, señor, no hay ninguna chinche.
Evet, ortada bir tane bile yok.
¿ Han desaparecido todos?
Bir tane bile yok.
No tenemos ninguna.
Bir tane bile yok mu!
¡ Cállate ya, idiota!
Ama galiba bir tane bile yok.
Pero parece que no tengo ninguno.
- Bir ev bile yok mu? - Bir tane bile yok.
¿ Alguna casa por lo menos?
Satılmamış bir tane bile yok.
No queda ni uno... - Solo por vender.
Bir tane bile yok.
No hay.
Yok, bir tane bile yok.
No, ninguna.
Bir tane bile yok.
Ni una.
Bir tane bile yok
Ni uno solo, ninguno.
- 600 adamın içinde bir tane bile yok mu?
- Ninguno entre 600 hombres?
Buna yakın bir tane bile yok.
Y no estaba en este estado tan bueno.
Bir tane bile yok.
Ni siquiera una.
- Hayır, bir tane bile yok.
- No. No he acerado nada.
- Bir tane bile yok.
- No hay ni uno.
Bir tane bile yok!
¡ Ni un tartufo!
Bu destenin içinde bir tane bile yok.
Ni uno solo que pudiera con la presión.
- Bir tane bile yok.
- ¡ Para nada!
Evde bir tane bile yok.
Ni una gota.
Ama bir tane bile yok.
No existe ninguna.
- Bir tane bile çirkin kızımız yok.
- Ninguna fea entre ellas.
Oldukça, hiç şüphe yok. En küçük bir tane bile.
Pero no hay ninguna duda ; ni la más mínima.
Aman tanrım, bir tane bile doğru düzgün yok.
Huy, ni una pantorrilla que valga.
Koca Teksas'ta bir tane bile kasaba yok galiba.
No creo que haya ciudades en todo el estado de Texas.
Ama bay Norton, bunca intihar arasında, bir tane bile hareket eden bir trenin en son vagonundan atlama yok.
Señor Norton, en todas estas clases,... no hay uno solo desde la plataforma de un tren.
- Bir tane bile temiz gömleğim yok!
- No tengo ni una camisa limpia.
Etrafta bir tane bile sokak lambası yok.
No hay ni un farol encendido por aquí.
Ben bir tane buldum, hatta denedim bile, benimle gelmene gerek yok, parayı versen yeter.
Sé cuál quiero. No hace falta que vayas. - Sólo dame el dinero.
Bir tane bile zafer yok.
- No ha habido victorias.
Dünyanın en büyük ülkesinin başkentinin efendileriyiz, besleyecek bir tane bile sivil yok ve bu raporları alıyorum.
Somos dueños de la capital del mayor país del mundo. No hay ni una sola boca civil que alimentar, y qué me informan.
Bir tane buğday bile yok!
Ya están en camino.
Yani 30-40 mil civarında bir tane bile asker yok.
Supongo que no hay soldados en unos 50 o 60 km.
Bir tane bile dikeni yok.
Mira, no tiene espinos.
48 saattir ayakkabılarımı çıkarmadım... ve hala hiç tanığımız yok, bir tane bile.
Llevo 48 horas sin quitarme los zapatos... y aún no tengo testigos, ni uno solo.
Bir tane bile dostum yok.
No tengo amigos.
- Bu ülkede aksine inanacak bir tane bile şerif yok.
- No hay un sheriff en este país que vaya a creer otra cosa.
Ben pek çok uzay limanına demir attım Kaptan, ama bir sürü değerli mal sunmalarına rağmen, size uyabilecek bir tane bile gezegen yok.
Bueno, he atracado en muchos un puerto espacial, Skipper, pero mientras que todos ellos tienen su cuota de mercancías que ofrecer no hay ninguno que le conviene.
Bir tane arkadaşım bile yok.
No puedo tener amigos tampoco.
Olmaz. Bir tane bile çilek yok. Bu da ne demek şimdi?
Ni una fresa. ¿ Qué te pasa?
Aralarında bir tane bile beyin yok.
Todos tienen menos cerebro que un mosquito.
15.000'den bir tane bile az olsa, artış yok, hiç birşey.
Uno menos de 15.000 y no hay aumento de sueldo ni nada.
Hayır, efendim ve devriye dolaşan bir tane Federasyon gemisi bile yok.
No, señor, ni naves de la Federación.
Koca memlekette bir tane bile at yok.
No hay ni un solo caballo en todo el país.
Yok. Bayadır da bir tane bile görmedim.
Hace mucho que no vemos una bruja por aquí.
Ortalıkta bir tane bile kadın yok.
No hay una sola mujer.
- Hiç yok, bir tane bile.
- Ninguno.
- Bir tane bile özür yok, ha? Sifir! Senden bir bok gelmediginden isigim yanip sönüyor.
Pero solo tengo una luz apagada porque no me dejas ningún mensaje.
Hiç şüphem yok. Zaten bir tane bile yiyememiştim.
No es una maravilla explicarse por que yo no podía comer solo una.
Bir tane bile parke taş yok.
Ninguna piedra de cobalto ala vista.
Bana söylediğin burada bir tane bile altın külçesi veya zümrüt veya 100 bin dolarlık çek bile yok mu, bu kocaman dağın içinde?
¿ Me están diciendo que no hay una sola barra de oro o esmeralda...? ... ¿ o billete de mil dólares en toda esta montaña?
bir tanem 228
bir tane 117
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tane daha ister misin 28
bir tanesi 28
bir tane alabilir miyim 32
bir tane yeter 18
bir tane mi 25
bir tane 117
bir tane sana 21
bir tane daha var 71
bir tane daha 473
bir tane daha ister misin 28
bir tanesi 28
bir tane alabilir miyim 32
bir tane yeter 18
bir tane mi 25