Geç kaldım tradutor Espanhol
5,423 parallel translation
Dinle, tatlım geç kaldım ve yorgunum.
Mira, corazón ya se me hizo tarde y estoy cansado. Tengo jetlag. ¿ Te llamo en la mañana hora de aquí?
Ben 5 dk falan geç kaldım sadece.
Llegué 5 minutos tarde.
- Siktir, işe geç kaldım.
- Carajo, llego tarde a trabajar.
Özür dilerim geç kaldım.
Perdón por llegar tan tarde.
Ve de geç kaldım.
Trabajo y estoy llegando tarde.
Craig Claiborne ile önemli bir toplantı için çok geç kaldım.
Sí, estoy muy tarde para una importante reunión con Craig Claiborne.
Hatırlıyorum, bir gün geç kaldım, çok üzülmüştüm.
Recuerdo un día que llegué tarde, estaba desesperada.
- İşe geç kaldım.
Voy tarde para el trabajo.
- İşe geç kaldım, Alard.
Voy tarde para el trabajo, Alard.
İşe geç kaldım.
Estoy muy tarde al trabajo.
Bayrak muhafızlığı için geç kaldım.
Me voy, llego tarde a la "Guardia de colores".
Biraz geç kaldım da.
- No hay problema.
- Üzgünüm geç kaldım.
- Es Sadam.
Geç kaldım.
Voy tarde.
Şimdiden geç kaldım hala toplamam gereken şeyler var.
Ya estoy llegando tarde y yo todavía tengo que empacar.
- Fakat yalnızca beş dakika geç kaldım.
Pero solo he llegado con unos minutos de retraso.
Sakın geç kaldım deme.
No me digas que llegas tarde.
Merhaba, üzgünüm, geç kaldım.
Hola Lo siento, llego tarde.
Geç kaldım çünkü bana yardım edebilecek bir doktor buldum.
Llegué tarde porque me encontré con médico que me pueda ayudar.
Affedersiniz efendim, bu sabah geç kaldım.
Lo siento, señor, soy más bien detrás de mi tiempo esta mañana.
Torunumun doğum günü partisine geç kaldım.
Voy tarde para la fiesta de cumpleaños de mi nieto.
Zaten geç kaldım.
Ya voy tarde, de todas maneras.
Kahveni servis ediyorum, Okula, derse, üniversiteye hep geç kaldım!
Servirte café yo siempre llegaba tarde a la escuela, y ahora a la universidad.
Geç kaldım.
Llego tarde.
Geç kaldım. Kavgaya dönüşeceğini bilmiyordum.
No sabía que íbamos a pelear.
Zaten geç kaldım.
Ya voy tarde.
- Peter Pan bendim, ama geç kaldım.
Yo era Peter Pan, pero entonces llegué tarde...
Ama şimdi sen, aksi halde burayı terk etmek zorunda Benim Manikür geç kaldım.
Pero ahora usted tiene que salir de aquí, de lo contrario Llego tarde a mi manicura.
Geç kaldım, özür dilerim.
Siento haber llegado tarde.
- Geç kaldım üzgünüm.
- Lo siento, llego tarde.
- Farkındayım geç kaldım, özür dilerim.
Siento llegar tarde.
Kahvaltı yapamayacağım. Geç kaldım.
No puedo, llego tarde.
Tatlım, üzgünüm ama çok geç kaldım.
Nena, lo siento pero estoy yendo jodidamente tarde.
Selam Lane, geç kaldığım için üzgünüm.
Laine. Perdón por llegar tarde.
Geç mi kaldım?
¿ Llego tarde?
- Benim artık gitmem gerek çocuklar, geç bile kaldım. - Şimdi mi?
Lo que me faltaba, Beethoven y Mozart juntos.
Ernesto, geç kaldığım için özür dilerim.
Ernesto, lamento el retraso.
- Millet, geç kaldığım için özür dilerim.
Hola, muchachos. Lamento llegar tarde.
- Geç kaldığım için çok özür dilerim.
Lamento llegar tarde.
Geç kaldın kızım, kaybol buradan.
Demasiado tarde, hermana. Despeja.
Bunun hakkında konuşmaya devam et ve bende geç kaldığından emin olayım.
Sigue hablando esa mierda y voy a asegúrese de que está tarde al trabajo.
Geç kaldığımız için üzgünüm.
Siento llegar tarde.
Atıştırma mı? Saate bak kaç olmuş. Kalıp çene çalmak isterdim, ama çok geç kaldık.
No, todavía hay un montón de tiempo antes de que termine el día.
Geç kaldın. Ben de yerini kaptım.
Si hubieras venido a tu hora, no te hubiera quitado el sitio..
Bay Emmerich bu sabah geç kaldığım için çok özür dilerim ilginizi çekecek bir rapor üzerinde
Sr. Emmerich, permítame disculparme por llegar tarde. Estaba con un escrito que creo que podría.
Sadece siyahi olmamız her yere geç kaldığımız anlamına gelmez.
Solo por ser negros no significa que debamos aceptar el tiempo de los negros.
- Kalamam, geç bile kaldım.
- No puedo, ya voy tarde.
Şu an arkadaşlarımın beni dehşet bir kızla tanıştıracağı partiye geç kaldığım için şanslısın!
Eres afortunada porque llego tarde a una fiesta. Donde mis amigos me presentarán a una excitante mujer!
Biraz geç kaldım.
Estoy muy atrasada.
Geç kaldığım için kusuruma bakma. ama korkunç bir şey oldu.
Perdón por el retraso, pero ocurrió una tragedia.
- Geç kaldığım için çok özür dilerim.
- Lamento llegar tarde.