Her zaman mı tradutor Espanhol
13,352 parallel translation
Her zaman mı bilmiyorum ama, ama bu sabah bir tane yakalamış
No sé cómo de normal es, pero ha habido uno esta mañana.
Her zaman içeride adamlarımız vardır.
Siempre tenemos a un hombre infiltrado.
O her zaman yapamadığım şeylerin üstesinden gelebildi.
Él siempre es capaz de hacer lo que yo no puedo.
Her zaman istediğimi alırım.
Siempre consigo lo que quiero.
- Saçım her zaman olduğu gibi.
El peinado es el mismo de siempre.
Benim sabrım sana her zaman gül getirdi.
Puede que la paciencia siempre te traiga a ti rosas.
İyi bir arkadaştı. Onun her zaman ne kadar da destekçi olduğunu hatırlayacağım.
Siempre recordaré el apoyo que me dio cuando...
"Kalbim, kendisini her zaman aklımın ardında çekinerek gizler."
"Mi corazón siempre se esconde tímidamente detrás de mi mente."
- Her zaman yaptığımızı.
Lo que siempre hacemos.
Hatırlar mısın? Ben çocukken kendimi her zaman farklı, özel hissederdim.
¿ Recuerdas cuando era una niña y yo siempre me sentía diferente, especial?
Bir tarafım her zaman senin gerçek yüzümü görmeni istiyordu zira.
Una parte de mi siempre ha querido que ver qué clase de hombre que realmente soy.
Her zaman geri kalanımız için bilinmeyeni ilk deneyimleyen oydu.
Siempre fue el primero en explorar lo desconocido para el resto.
Son zamanlarda çok koşmaya başladım. Her zaman olduğumdan daha hızlı olmaya çalışıyorum.
Estuve corriendo mucho últimamente, tratando de ir más rápido como nunca antes hasta ahora.
- Her zaman yanındayım.
Siempre estaré aquí para ti.
Her zaman arkandayım.
Ahora, te cubro la espalda.
Her zaman birbirimize yardım edeceğiz.
Siempre nos ayudaremos el uno al otro.
Her zaman birbirimize yardım edeceğiz.
Siempre vamos a ayudar a los demas.
Ben senin her zaman en iyi arkadaşın olamadım ama tekrar başlayıp denemek için şans verirsen minnettar olurum.
Yo no siempre he sido el mejor amigo para ti pero estaría agradecido de tener la oportunidad de empezar a serlo.
Dinle, işler ne kadar... Garip olursa olsun... Her zaman yanındayım.
Escucha, no importa cómo... de raro sea esto... estoy aquí para ti.
Biliyorsun, kiliseleri her zaman aşağıladım ama mezarlıkları severim.
Sabes, siempre he odiado las iglesias... pero amo los cementerios.
Her yere onunla gideceğim, her zaman onu çiğneyeceğim ve tüm cümlelerime onunla başlayacağım...
Iré a donde sea con el, siempre masticándolo, # - y empezar todas mis sentencias con el,
Her yere onunla gideceğim, her zaman onu çiğneyeceğim ve tüm cümlelerime onunla başlayacağım...
Iré a todos lados con él, siempre mordiéndolo y comenzare todas mis frases con :
Los Angeles'ta yaşamak arkadaşlığımızın bir parçası gibiydi ve sonrasını biliyorsun, her zaman Avrupa'da oluyor.
Vivir en Los Ángeles siempre fue parte de nuestra amistad, y ya sabes que la secuela siempre ocurre en Europa.
Ben her zaman Sherlock'a yardım etmek için her çareye başvurdum.
Siempre estoy dispuesto a ir muy lejos para proteger a Sherlock.
Hatırlar mısın? Ben çocukken kendimi her zaman farklı, özel hissederdim.
¿ Recuerdas cuando era chica y siempre me sentía diferente, especial?
Her zaman haklıdır, değilse adım Paige Dineen değil.
Siempre tiene razón, o mi nombre no es Paige Dineen.
Ama her zaman ortak olamayacağımı biliyorduk.
Pero ambos sabemos que nunca podré ser socio.
Her zaman ne yapıyorsam, onun tam tersini yapacağım.
Voy a hacer totalmente lo contrario de lo que siempre hago.
Ama ben fiziksel olarak her zaman hazırım duygusal olarak hazır olmasam bile ki şuan hazırım.
Pero estoy físicamente disponible hasta cuando no lo estoy emocionalmente, lo cual estoy ahora.
Şu zamana kadar senin her zaman arkanı kollayacağımı anlamadın mı?
¿ Aún no sabes a estas alturas que siempre te apoyaré?
Maaşım her zaman benim için önemli olmuştur.
Las primas siempre han sido importantes para mí.
Ve ortaklarım her zaman benim için paradan daha önemlidir.
Y los socios son mucho más importantes para mí que el dinero.
Ama... Eğer küçük kızımın her zaman istediği düğünü yapmasına izin verirsen sana söylüyorum, hayatının sonuna kadar bunu hatırlayacak.
Pero... si puedes encontrar en tu corazón un modo de que mi pequeña tenga la boda que siempre quiso, te digo que lo recordará toda su vida.
Her zaman harika şeyler başaracağına inandım ben... Sen inanmadığında bile.
Vamos, sabe que yo siempre he creído que harías grandes cosas, incluso hasta cuando ni tú lo creías.
Tanrım, gerçek dünya'da her zaman etrafımızda yürüyen her kadının düşük derece de tecavüze uğrama ya da yaralanma endişesi içinde olması ne kadar korkunç.
Dios, es horrible que todas las mujeres vayan por el mundo todo el tiempo con la ligera preocupación de ser violadas o mutiladas.
Neden her zaman kötü adam olmak zorundayım?
¿ Por qué siempre tengo que ser el malo?
Her zaman bizi kurtaracak bir şey karşımıza çıkacak.
Siempre va a haber algo... que intervenga para salvarnos.
Her zaman ne kadar özel bir çocuk olduğunun farkındaydım.
Siempre estuve consciente de lo especial que eras.
Ben borçlarımı her zaman öderim.
Yo pago mis deudas.
Her zaman benim küçük kızım olacağını unutma.
Quiero que sepas que siempre serás mi niña pequeña.
- O ölmüş olabilir ama senin için her zaman buradayım.
Lo siento. Puede que ella se haya ido, pero yo siempre estará aquí si lo necesitas.
Her zaman tek başıma daha iyi çalışırım.
Siempre soy mejor cuando trabajo sola.
Her zaman arkandayım, patron.
Siempre estoy mirando por ti, King.
Ben de senin her zaman arkandayım.
Y yo siempre cuidaré de ti.
Ve ben her zaman sözlerimi tutarım karıcığım.
Y siempre mantengo mis promesas, esposa.
O benim küçük kızım ve her zaman ona bakacağım.
Es mi pequeña, y siempre cuidaré de ella.
Her zaman istediğim gibi insanlara yardım ediyordum.
Estaba ayudando a la gente de la forma que siempre he querido.
Her zaman Danny'nin arabasını almamızın bir nedeni var, tamam mı?
Hay un motivo por el que siempre cogemos el coche de Danny, ¿ vale?
Üzgünüm, her zaman bir kızım olmasını istemiştim.
Lo siento, siempre he querido tener una hija.
- Ginny için her şeyi yaparım. O zaman bana yardımcı olun.
Entonces deje que lo ayude.
Gençlik zamanımızda, ders çalışmak dışında her zaman aptalca şeyler yapıyorduk.
De vuelta en nuestra vida adolescente, siempre estábamos... haciendo cosas tontas, aparte de estudiar.
her zaman 867
her zamanki gibi 593
her zaman ki gibi 30
her zamanki gibi mi 17
her zaman olur 22
her zamanki 23
her zamankinden 70
her zaman olduğu gibi 85
her zaman değil 108
her zamankinden mi 41
her zamanki gibi 593
her zaman ki gibi 30
her zamanki gibi mi 17
her zaman olur 22
her zamanki 23
her zamankinden 70
her zaman olduğu gibi 85
her zaman değil 108
her zamankinden mi 41
her zaman dediğim gibi 21
her zaman söylerim 28
her zamanki şeyler 32
her zaman işe yarar 31
zaman mı 21
michael 2337
michele 109
michèle 40
mike 2004
mina 105
her zaman söylerim 28
her zamanki şeyler 32
her zaman işe yarar 31
zaman mı 21
michael 2337
michele 109
michèle 40
mike 2004
mina 105