Konuşmayacağım tradutor Espanhol
1,309 parallel translation
- Seninle konuşmayacağım.
- No hablaré contigo.
Annen bir daha konuşmayacağımızı sanıyordu.
Tu madre pensó que nunca volveríamos a hablarnos.
Senin kızla konuşmadan, onlarla konuşmayacağım.
- No, no hablé. No voy a hablar con antivicio hasta que hable con tu chica.
Bir sonraki ödülümüzün sahibi hakkında konuşmayacağım.
No voy a soltar un discurso sobre nuestro galardonado.
Kahretsin, seninle konuşmayacağımı söylemiştim.
Dije que no quería hablar contigo y estoy diciendo todas estas estupideces.
Daha fazla uşaklarla konuşmayacağım.
¡ No voy a hablar más con lacayos!
- Bunu seninle konuşmayacağım
- no voy a discutir esto contigo.
Odasını temizleyene kadar onunla konuşmayacağım.
No pienso dirigirle le palabra hasta que arregle su habitación.
Bu haldeyken seninle konuşmayacağım, Charlott.
No voy a hablarte mientras estés así Charlotte.
Hayır, al senin olsun. Söz veriyorum bir daha onunla konuşmayacağım.
No, Lorelai, tú te la quedas, y te prometo que nunca más hablaré con ella.
Bir daha asla Luke veya Holly ile konuşmayacağım.
Nunca hablaré con Luke o Holly otra vez.
Ne? Bir daha basketbol konuşmayacağımızı sanmıştım.
Dijimos que nada de baloncesto.
Bir daha asla o adamla konuşmayacağım.
Y no pienso volver a dirigirla la palabra.
Bir daha asla onunla konuşmayacağım.
No pienso volver a dirigirle la palabra.
Helikopterimi alana kadar onunla konuşmayacağımı söyle.
Dile que no le hablaré hasta que consiga el helicóptero.
Hayır! Onunla konuşmayacağım. Anlamıyor mu?
No, no la voy a atender, ¿ cómo se lo tengo que decir?
Bu karımla konuşmama bağlı ve bir daha konuşmayacağım!
Porque implicaría que yo hable con mi esposa, ¡ y eso es algo que jamás haré!
Bu konuda konuşmayacağım.
No hablaré más sobre ello.
Bu, artık siz gazetecilerle de konuşmayacağım demek.
Lo que implica que no lidiaré más con ustedes, los periodistas.
Bu nedenle izlemeyeceğim ve de konuşmayacağım.
Hasta que no mire, no hablaré.
- Seninle konuşmayacağım.
- No quiero hablar contigo.
Ben konuşmayacağım onunla.
Yo no hablare con él.
Onunla konuşmayacağım! ..
Yo no voy a hablar con él.
Bu konuda konuşmayacağım.
No quiero hablar más de eso
Artık hiç konuşmayacağım.
De aquí en adelante, dejaré de hablar.
Eğer bebek hakkında konuşmak istiyorsan, vaktini boşa harcıyorsun çünkü bununla ilgili konuşmayacağım.
Si quiere hablar del bebé, pierde el tiempo. No hablaré de eso. Toma asiento.
Bebek hakkında daha fazla konuşmayacağım.
No hablaré más sobre este bebé.
O zaman ölürüm ama konuşmayacağım.
Entonces moriré. Pero no hablaré.
4400 hakkında konuşmayacağım ve bu zarf gözden ırak bir yerlere mi gidecek?
¿ Dejo de hablar de los 4400 y este sobre desaparecerá?
Tamam, peki, bugün öylece eve gidip kimseyle konuşmayacağım, tamam mı?
Bueno, me iré a casa y desempacaré y no hablaré con nadie en todo el día, ¿ de acuerdo?
Daha fazla konuşmayacağım.
No hablo mas.
- Ölene kadar konuşmayacağım.
- no me gusta hablar de los muertos.
Bu gece onunla konuşmayacağım.
No atiendas, no le hablaré esta noche.
Kimse bir şey söylemeden ben bir şey diyeceğim. Sonra bu konuda daha fazla konuşmayacağım. Bu lanet gece başka bir şey demeyeceğim.
Voy a decir algo antes de que alguien abra la boca, y no diré nada más al respecto, ni hablaré el resto de la noche... no estoy impresionado.
Onunla konuşmayacağım.
No hablo con él.
Ve konuşmayacağım da.
- No y no lo voy a hacer.
Sizinle konuşmak zorunda değilim ve konuşmayacağım.
No tengo que hablar con ustedes, y no quiero hablar con ustedes.
Artık konuşmayacağım.
Ya no debo hablar.
Artık konuşmayacağım!
Ya no debo hablar!
Yeni askerlerle konuşmayacağım Tony.
No tiene por qué saber. No voy a interactuar con los reclutas, Tony.
Ben daha fazla bundan konuşmayacağım.
Sí, genial. No voy a hablar de esto más.
Bu gece Lucas'tan konuşmayacağımızı düşünmüştüm ama istersen bir sonraki ışıkta senin kıçına tekmeyi basabilirim.
Pensé que no íbamos a hablar de Lucas esta noche, pero podría solo lanzar tu culo fuera en el próximo semáforo
Amerika ve çevresinde düğün ya da düğünle ilgili herhangi birşey hakkında hiç konuşmayacağım Amerika kıtasında.
No hablaré más sobre casamiento o algo relacionado en Estados Unidos y su alrededor.
Konuşmayacağım.
No diré nada.
Bu konuyu bir daha konuşmayacağız. Anlaştık mı?
Y no hablaremos más de esto, ¿ de acuerdo?
Bir daha konuşmayacağım.
No volveré a hablar.
Senin gibi bir kadının... hiç konuşmayacağı bir adamdım.
Era el tipo de hombre al que... una mujer como tú nunca le hablaría.
- Kitap hakkında konuşmayacağım. Sipariş verecek miyiz?
Noh, ya hablamos harto del libro...
Burası hiç konuşmayacağın kısım, öyle mi?
y esta es la parte donde tú no hablas.
- Sanırım ikimiz de yolumuza gideceğiz ve bu konuda konuşmayacağız.
Creo que deberemos seguir cada cual por su lado...
Ve konuşmayacağım da.
- ¿ Qué?
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacağız 38
konuşacak 21
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmuyoruz 17
konuşmak istemiyor musun 16
konuşur 18
konuş benimle 497
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuşmuyoruz 17
konuşmak istemiyor musun 16
konuşur 18
konuş benimle 497
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16