Nasıl bildin tradutor Espanhol
1,282 parallel translation
Bizi nerede bulacağını nasıl bildin?
¿ Cómo supieron dónde encontrarnos?
Nasıl bildin?
¿ Como lo supiste?
- Nasıl bildin?
- ¿ Cómo supiste?
- Nasıl bildin?
¿ Cómo lo sabes?
Selobant aldığını nasıl bildin?
¿ Cómo sabías que compraría cinta?
Evet bunu nasıl bildin?
- ¿ Cómo sabe?
Nasıl bildin, Yüzbaşı?
¿ Cómo lo supo, capitana?
Bunu nasıl bildin?
¿ Cómo puedes saberlo?
- Bekle, SEN nasıl bildin?
- ¿ Y tú cómo lo supiste? - ¿ Lo ven?
Eğer mesajlarımı hiç almadıysan, öyleyse hayatta olduğumu nasıl bildin?
Si nunca recibiste mis mensajes, ¿ cómo supiste que estaba viva?
- Nasıl bildin?
- ¿ Cómo lo supiste?
Onun adının Solan olduğunu nasıl bildin?
¿ Cómo sabes que su nombre era Solan?
Peki, Rusların yerini nasıl bildin?
¿ Cómo sabías dónde estaban los rusos?
Seri katilin hızlandığını da nasıl bildin?
- ¿ Cómo sabe que se movió rápido?
Adımı nasıl bildin?
¿ Cómo sabes mi nombre?
Benim olduğumu nasıl bildin?
¿ Cómo supiste que era Yo?
Drazi'nin orada bir cebi olduğunu nasıl bildin?
No sabía que tuvieran una bolsa debajo del brazo.
- Bunu nasıl bildin büyük anne?
¿ Cómo lo sabe, abuela?
Bunu nasıl bildin? Çiçekleri çok beğendim.
¿ Cómo sabías que me gustan estas flores?
Kim olduğumu nasıl bildin?
? Como has sabido quien era?
Bunu nasıl bildin?
¿ Cómo sabías?
Angel yardıma ihtiyacım olduğunu nasıl bildin?
Ángel ¿ cómo sabías que necesitaba ayuda?
- Nasıl bildin?
- ¿ Cómo sabías que...?
Nasıl bildin?
¿ Cómo lo sabía?
Nasıl bildin?
¿ Cómo lo sabías?
Kutsal metin konusunu nasıl bildin?
Como sabes del texto sagrado?
- Doğru, ama sen nasıl bildin?
- Eso es correcto. ¿ Pero cómo...?
Çin yemeklerine bayıldığımı nasıl bildin?
¿ Cómo lo sabías?
Nasıl bildin?
Lo sabías.
- Nasıl bildin?
- ¿ Cómo lo sabe?
- Bunu nasıl bildin?
- ¿ Cómo lo sabes?
- Bana ne söylediğini nasıl bildin?
¿ Cómo sabes lo que me dijo?
Bizi nerede bulacağını nasıl bildin?
¿ Como supiste donde encontrarnos?
Del'in yalan söylemediğini nasıl bildin, hala anlamış değilim.
¿ Y tú cómo sabes que Del no mentía?
Bunu nasıl bildin?
¿ Cómo lo sabías?
Ama nasıl bildin?
Pero, ¿ cómo lo sabías?
- Bunu nasıl bildin?
- ¿ Cómo sabes tú eso?
Nasıl bildin?
- ¿ Cómo lo supiste?
Nasıl bildin?
¿ Entonces como sabía?
Bunu nasıl bildin?
Como sabias eso?
- Burada olduğumu nasıl bildin?
¿ Como sabias que estaba aquí?
- Baloyu nasıl bildin?
- Como supiste acerca del baile?
50 yaşında olduğumu nasıl bildin?
¿ Cómo adivinaste que tengo 50?
- Hayır. - Burda olduğumu nasıl bildin?
No. ¿ Cómo sabías que estaba aquí?
Oynamak istediğimi nasıl bildin?
¿ Cómo sabes que quiero jugar?
- Onu nasıl öldüreceğini nereden bildin?
- ¿ Cómo sabías cómo matarlo?
Nereden bildin Mulder? Cesedin kamyonette olduğunu nasıl anladın?
¿ Cómo sabías que el cuerpo estaba en el camión?
Bunu nasıl bildin Tripp?
¿ Cómo lo adivinaste, Tripp?
( Dua ) ona nasıl yakın bildin hemen evden... bırakmalısınız?
Usted debe salir inmediatamente de la casa... ( Ore ) ¿ Qué tan cerca qué le conoces?
- Venedikli, nasıl bildin?
- Estuve casada con un italiano
Nasıl ben olduğumu bildin?
Cómo sabías que era yo?
nasıl bildiniz 32
bildin 69
bildiniz 17
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
bildin 69
bildiniz 17
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41
nasılsınız hanımefendi 16
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41
nasılsınız hanımefendi 16