Nasıl bir şey tradutor Espanhol
7,357 parallel translation
- Nasıl bir şey olduğunu.
- Como si fuera todo.
Bu genç bakirenin alçakgönüllüğünün sizin teklifinizle teste sokulmasının nasıl bir şey olduğunu hayal edemezsiniz.
No puedes imaginar cómo la modestia de esta joven virgen está siendo puesta a prueba a causa de su oferta.
Onunla birlikte olmanın nasıl bir şey olduğunu hatırlıyor gibiyim, benimle konuşurdu, beni kucaklardı.
Pero recuerdo cómo me sentía cuando estaba con él. Hablando conmigo, sosteniéndome.
Frankie gibi birisiyle evlenmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun.
No sabes lo que es estar casada con un tipo como Frankie.
Evlenmenin nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum ki.
No sé lo que es como estar casada en lo absoluto.
Gilda Black ile sevişmek nasıl bir şey olurdu?
¿ Cómo habría sido acostarse con Gilda Black?
İyiymiş, nasıl bir şey?
Bien, ¿ qué es?
Anne olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmek için, bu deneyi yapmalıyım.
Con el fin de saber lo que es ser una madre... Tengo que hacer este experimento.
Kendi oğlunun öldürülmesinin nasıl bir şey olduğunu.
Como se siente que maten a tu propio hijo.
- Peki bu nasıl bir şey?
¿ Y cómo suena?
Nasıl bir şey?
¿ Y cómo es?
Sanırım bu çevremde olmak nasıl bir şey olmalıdır.
Supongo que también eso se siente al estar cerca de mí.
- Benim yaşımda flört etmenin nasıl bir şey olduğunu biliyor musun?
¿ Sabes lo que es estar saliendo a mi edad?
Nasıl bir şey olduğuna dair herhangi bir fikrin var mı?
¿ Tiene alguna idea de lo que es?
- Nasıl bir şey?
- ¿ Qué programa?
Şimdi kurbanlarından biri olmanın nasıl bir şey olduğunu anlayacaksın.
Ahora sabes lo que es ser una de tus propias víctimas.
Ama kimse bana evliliğin nasıl bir şey olduğunu söylemedi.
Pero nadie me dijo lo que el matrimonio es en realidad.
Onun huzurunda olmak nasıl bir şey?
¿ Qué se siente estar en su presencia?
Bunun nasıl bir şey olduğunu hayal etmeye çalışsana.
Intenta imaginar lo que es eso.
- Biraz detaya ihtiyacım var. Vajina aslında nasıl bir şey ve onlara nasıl sahip olabilirim.?
¿ Qué es una vagina y cómo consigo una?
Beşinci hissin geri dönmesi nasıl bir şey?
¿ Cómo ha sido volver a tener los cinco sentidos?
İnsanların dünya'ya ifşa ettiği kişisel bilgilerinin izini sürmenin... -... nasıl bir şey olduğuna dair hiç bir fikri yok.
La gente no tiene ni idea de la información que exponen al mundo.
Onunla olmanın nasıl bir şey olduğunu sor bana.
Pregúntame como fue estar con ella...
Frank, bu gizli projen nasıl bir şey?
Frank, ¿ qué es ese proyecto secreto?
Belki de erkek arkadaşımın olmasının nasıl bir şey olduğunu unuttum.
¡ Dios! Tal vez sólo me olvide lo que se siente tener novio.
Burada yaşamak nasıl bir şey?
¿ Cómo lo encuentra, el vivir aquí?
Nasıl bir şey olduğunu sen de bilirsin.
Ya sabes cómo se pone.
Birden fazla kadınla beraber olmanın nasıl bir şey olduğunu görmesini.
Quisiera verlo salir con chicas. Que sepa lo que se siente.
Dışkını bu hava deliklerinden birine tıkmanın nasıl bir şey olduğunu biliyor musun?
¿ Sabes lo que es tener que meter tu mierda por uno de esos agujeros?
- Hayır. Sadece, dışkını toplayıp gemiden denize atmanın nasıl bir şey olduğunu biliyorum.
No, sólo sé lo que es recoger tu mierda y tirarla por la borda.
Göt gibi davranmak nasıl bir şey?
Ya. Oye, ¿ qué se siente al ser un auténtico gilipollas?
Kız arkadaşını kaybetmek nasıl bir şey olurdu hayal edebiliyor musun?
¿ Imaginas lo que sería, digamos... ¿ Perder a tu novia?
Bir şey yakaladım. Çekmek ister misin? Nasıl çekileceğini bilmiyorum.
Considéranos unidos por la cadera como un par de siameses.
Robin seks nasıl bir şey?
Robin, ¿ cómo es el sexo?
Bir şey nasıl bu kadar güçlü ve uzun sürebilecekken nasıl bir hiç yüzünden sonlanır?
Lo siento estoy atrapado en la incomprensión, y no puede entender cómo algo pudo durar tanto y ser tan fuerte y que se acabe por nada, ¿ sabes a qué me refiero?
Herhangi bir internet sitesinden daha tehlikeli olan bir şey varsa bu da devletimizin neye dönüştüğü ve nasıl yönetildiğidir.
Y es algo más peligroso que cualquier otro website pueda ser es en lo que se convirtió nuestro gobierno y cómo operan.
İnsan teslimiyeti nasıl kabul eder? Bir şey falan imzalamam gerekiyor mu?
¿ como aceptas la rendición, debo firmar algo?
Mahkeme soruyor, uzun bir yargılama sonucu idam hükmüne karar verilmiş ve 2 kez temyize başvurulmasına rağmen sizden nasıl yeni bir şey öğrenebiliriz ki?
El Estado ha preguntado, después de un largo juicio, dos sentencias de muerte, y dos apelaciones, ¿ porque aprenderíamos algo nuevo de usted?
Böyle bir şey nasıl olabilir?
¿ Cómo cojones pasó esto?
Elinde satacak bir şey olmamasına rağmen nasıl bir pazarlama yapacak merak ediyorum. Bırak eğleneyim.
Viendo que no tiene nada que ofrecer, estoy un poco curioso por su discurso de venta, sígueme la corriente.
Ufak bir şey olmaktan, nasıl bir garsonu yüzünden vurmaya gitti olay anlamadım amına koyayım.
No sé cómo pasó de ser un simple robo a que le dispararas en la cara a una puta camarera.
Böyle korkunç bir şey masum küçük bir kıza nasıl olabiliyor?
¿ Como es que una cosa tan terrible le sucede a una inocente pequeña?
Nasıl olduğu hakkında bir şey duydunuz mu?
- ¿ Has escuchado algo acerca de como ocurrió?
Önemsediğin birinin kapana kısılmış olması ve elinden hiç bir şey gelmemesi nasıl bir duygu?
¿ Qué se siente al tener a alguien que te importa atrapado, y que no puedas hacer nada?
Davayı Jake'ten aldığını biliyorum ama bana söylemediğin bir şey var, aranız nasıl bakayım?
Así que... Sé qué conseguiste este caso por Jake, pero lo que no me estás diciendo es lo que hay entre vosotros.
Böyle bir şey için nasıl hazırlanılır bilmiyorum bile.
Ni siquiera sé como prepararme para algo así.
Gaz kaçağından kaynaklandıysa nasıl asfalta bir şey olmadı?
Si esa era la tubería de gas entonces ¿ cómo el asfalto no estaba dañado?
Onlar için nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum.
No sé lo que les pareció.
Nasıl olur da böyle bir şey yapabilirler, kalplerindeki ne korkunç bir azimdir... düşüncesine takılmıştım.
Me obsesionaba la idea de cómo alguien podía hacer esas cosas, de la determinación horrenda de su corazón.
Üzügünüm ama sormam gereken bir şey var, buraya nasıl geldiniz?
Lo siento, señora, pero debo preguntar, ¿ cómo llegó a este sitio?
Söylemek istediğim başka bir şey daha var ve nasıl söyleyeceğim hiç bilmiyorum.
Quiero decir algo más, pero no sé cómo decirlo.
nasıl bir şeydi 29
nasıl biri 157
nasıl bir iş 21
nasıl bir adam 21
nasıl bir duygu 46
nasıl birisi 19
nasıl bir yer 19
nasıl biriydi 103
nasıl bir his 21
bir şey değil 1063
nasıl biri 157
nasıl bir iş 21
nasıl bir adam 21
nasıl bir duygu 46
nasıl birisi 19
nasıl bir yer 19
nasıl biriydi 103
nasıl bir his 21
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209