English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ P ] / Pazar günü

Pazar günü tradutor Espanhol

2,916 parallel translation
Pazar günü Hamptons'daydım.
El domingo estaba en los Hamptons.
Pazar günü.
El domingo.
Hey, hiç kimse Pazar günü çalışmaz.
Oye, nadie más trabaja un domingo.
Pazar günü sevgilimle buluşacağım.
Tengo una cita con mi novio el Domingo.
Pazar günü BSC'yi çarpma işini örgütleyeceğiz.
Organizados le ganaremos al BSK el domingo.
- Pazar günü BSC'de oynuyorum.
- Juego el domingo con el BSK.
- Pazar günü mü?
- ¿ Este domingo?
Tirke pazar günü BSC de oynayacak millet! - Tebrikler.
¡ Oigan, Tirke jugará con el BSK el domingo, oigan!
Pazar günü dayak yedin ve yine olacak.
Tuvieron lo suyo el pasado domingo y otra vez lo tendrán.
- Süpermiş. Bunu pazar günü yapılacak otizm yürüyüşünde de kullanabiliriz belki.
Eh, quizás podamos utilizarlas para la marcha por el autismo del domingo.
- Otizm yürüyüşü pazar günü yapılacak ve Max'imiz bu ayakkabıları yürüdüğümüz mesafeyi ölçmesi için kullanmamız gibi dâhiyane bir fikir öne sürdü.
Está bien, la caminata de "El Autismo habla" es este domingo y nuestro propio Max tuvo la brillante idea de usar estos zapatos para contar nuestras millas.
Pazar günü görüşürüz.
entonces son 7 km
Pazar günü...
Y el domingo...
Cumartesi günü annem ona çatlatana kadar lazanya yedirmek istiyor bu yüzden cumartesi gecesi annemlere gideriz diye düşündüm ve pazar günü de Julia'lara gideriz zira bu ara kimse onların evine gitmiyor diye garip bir fikre kapılmış bu konuda da haklı.
Y luego el sabado, ya sabes, mi madre va a querer cebarle de lasaña, estuve pensando en el Sabado a la noche, en la casa de mis padres y el domingo podríamos tener que ir a casa de Julia, por que tiene esta nueva, cosa curiosa donde piensa que nadie quiere ir a su casa, la cuál es una especie de verdad.
Pazar günü.
Domingo.
Ve o Pazar günü Bank of America tarafından satın alındı.
Ese domingo fue adquirido por Bank of America.
Pazar günü, kadın seçmenler yemeğinde Belediye Başkanı Bacharach yeniden aday olmayacağını açıklayacak.
El domingo, en el almuerzo de La Liga de las Mujeres, el alcalde Bacharach anunciará que no se presentará a la reelección.
Pazar günü Lizzy'nin 90 gün içki içmeme partisi var.
La ceremonia de Lizzy, de los 90 días sobria es el Domingo por la noche.
Pazar günü Lima'da San Marcus Square'de ol. Loya işi için.
Vaya a la Plaza San Marcos en Lima el Domingo para el trabajo de Loya.
Russell kalan Kruggerand'leri satmak için pazar günü buluşmak istiyor ama tamamen kurmaca bu.
Russell quiere verme para mover el resto de los krugerrands, pero es una trampa.
Pazar günü Kruggerand'leri taşıyacak olan önemsiz birini tanıyorum diyelim.
Conozco un ladronzuelo que moverá krugerrands el domingo.
Biliyorum. Pazar günü halk eğitimde ne var?
Lo sé, pero, ¿ qué tiene que ver eso con el domingo?
Gus sizi pazar günü kilisede görecek.
Gus te veré en la iglesia el domingo.
Pekala, düğünden sonra pazar günü başlarız.
Muy bien, empezaré el Domingo después de la boda.
Bir pazar günü evde olmanız sizi öldürmez.
No te mataría venir a nuestra casa un domingo.
Pazar günü boğazlamak yok, tamam mı, ıışığım?
Nada de estrangulamiento los domingos, ¿ sí, cariño?
Belki de pazar günü yapmalıyız daha kalabalıkken.
Tal vez deberíamos... hacerlo el domingo, cuando hay menos gente. De esta manera, es fácil escapar.
Pazar günü beraber sinemaya gitmeye ne dersin?
¿ Y si vamos juntas al cine el domingo?
Bebekler Pazar günü doğuyor erkekler de aynı gün ölüyor.
Los bebés nacen el domingo y los hombres mueren el mismo día.
Tamam, Joe Campbell Pazar günü ölmedi.
Bien, pero Joe Campbell no murió el domingo.
Peder West seni ve oyuncularını pazar günü kiliseye maçı duyurmak için bekliyor, sonra da seni evsiz turuna çıkarıyoruz.
Mary. El Padre West espera a ti y tus jugadores el domingo en la iglesia Para anunciar el evento y entonces te enviaremos a un p.R. Tour.
Pazar günü akşamdan kalmaydım.
El domingo estaba de resaca
Otopsiyi neden Pazar günü yapıyorsun?
¿ Por qué haces la autopsia en domingo?
Pazar günü için iyi şanslar.
Buena suerte con eso en un domingo.
- Pediatri cerrahı, evet. - Dileğinin gerçekleşmesi için her pazar günü kilisede bir mum yakardı.
Enciende una vela cada domingo en misa para asegurarse de que lo seas.
Bana Pazar günü vermişti.
Me la regaló el domingo.
Pazar günü halk gösterimi mi yapıyorlarmış?
¿ La mostrarán en público el domingo?
Pazar günü görüşürüz, Büyükbaba.
Te veo el domingo, abuelo.
Tam olarak nerede oturduklarını biliyoruz. Ayın 10'u, pazar günü, saat 15 : 15 ve 17 : 00 arasında yerleri belli.
Sabemos exactamente donde estaban sentados el sábado 10 entre las 3 : 15 y las 5 : 00 pm.
Harika. Ailemle sıradan bir pazar günü yemeğinde bir araya geliyorum ve seçkin avukatlarımızdan biri gözlerimi gerçek dünyaya açtırmaya çalışıyor.
Paso otra cena del domingo con una abogada de la liga Ivy... que intenta abrirme los ojos al mundo real.
Tom, bir Nascar tutkunu pazar günü bir araba çalarak arkamdaki göle uçtu.
Tom, el fan de nascar se metió en un coche aquí el domingo y se estrelló en el lago detrás mío.
İngiltere, 3-0'lık galibiyetin ardından pazar günü Dünya Kupası çeyrek final maçında Arjantin'le yapacağı maça hazırlanıyor, bu maç, Falkland Savaşından beri iki ülke arasındaki ilk büyük spor olayı.
Fue la victoria 3-0 que colocó a Inglaterra en el partido de cuartos de final en la Copa Mundial contra Argentina el domingo, el principal evento deportivo entre los dos países desde el conflicto de las Falklands.
İngiliz elçiliği güvenlik önlemlerinin hızlandırılmasını talep etti ayrıca pazar günü için ekstradan yüzlerce asker ve tank sevk edilmeye başladı.
La embajada británica ha pedido que se refuerce la seguridad para el partido y se están reuniendo miles de tropas y tanques extras para el domingo.
- Yuh! Arjantinli oyunculara göre,... pazar günü İngiltere'ye karşı yapacakları maç, en çok istedikleri şey,... spor tarihinin bir fırsatı, politik bir palavra değil.
'Para los jugadores Argentinos, el partido contra Inglaterra el domingo es uno de los mas esperados de todos, una ocasión de historia deportiva, no una retorica política.
Pazar günü geldiğinde uçacaksın.
Cuando llegue el domingo, te echarán.
- Pazar günü gelmen en iyisi olur.
- El Domingo sería ideal.
Fotoğrafçı Pazar günü kampanya yapıyor.
- ¿ Qué es eso? La tienda de fotografía tiene una oferta el domingo.
Pazar günü çalışmak zorunda.
Debe trabajar en domingo.
- Pazar günü sen de göreceksin.
- Verás eso el sábado. - ¿ En serio?
Castor's Folly pazar günü kazanacak.
Castor's Folly va a ganar el domingo. Ya verás.
Dahası pazar günü çalışıyoruz.
Y encima Domingo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]