English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Bekleyemem

Bekleyemem tradutor Francês

1,382 parallel translation
Bu kadar çok bekleyemem, gerçekten.
En fait, je ne peux pas attendre.
Bütün gün bekleyemem.
C'est urgent.
- Bekleyemem. Ayak nabzı yok.
Non, il perd son pouls dans le pied.
- Ben bekleyemem.
- Je ne peux pas attendre.
Baba, bekleyemem.
Papa, je dois y aller.
Çünkü çalışıyorum ve ikinizden birinin gelmesini dört saat bekleyemem.
Je travaille et je ne peux pas passer quatre heures à attendre un de vos gars.
Ama bekleyemem. İçeri girmeliyim.
Mais moi, il faut que j'y aille.
Ve ben daha fazla bekleyemem.
Et je ne peux pas attendre plus longtemps.
Yeniden üstümü değiştirmek istemiyorum, ve yarına kadar bekleyemem.
Je n'ai pas envie de m'habiller et c'est urgent.
Hadi kızım gidelim, tüm gece bekleyemem.
Allez, viens. J'ai pas toute la nuit.
Acele edin! Bütün gün bekleyemem!
J'ai pas toute la journée devant moi!
George, o kadar bekleyemem.
Je ne peux pas attendre aussi longtemps.
Bunun için iki yıl daha bekleyemem.
Pas dans 2 ans. Maintenant!
Birinin gelip beni alıp can sıkıcı bir eve götürmesini bekleyemem.
J'irai pas moisir chez des ploucs.
Bekleyemem. Beni öldürecekler.
Si j'attends, ils me tuent.
18 olana kadar bekleyemem.
Je ne peux pas attendre ses 18 ans.
Ama sen Susan'ı delice bir velayet savaşına sürüklerken oturup bekleyemem.
Mais je ne resterai pas ici alors que tu combattes Susan... pour le droit de garde.
Altı ay bekleyemem!
Je peux pas attendre six mois.
Ama bunun sonsuza kadar sürmesini bekleyemem, değil mi?
Mais ça ne peut pas durer éternellement, pas vrai?
Üzgünüm Rosemary. O kadar uzun bekleyemem.
Désolé, je peux pas attendre.
Bekleyemem. Ne dediğini duydum.
J'étais impatiente de savoir ce qu'il t'a dit.
Ben kesinlikle onun yayaımlanmış olmasını bekleyemem.
J'ai hâte qu'il paraisse!
Cuma oyuna kadar bekleyemem.
J'ai hâte de jouer, vendredi soir.
Senden hep bekleyemem bunu.
Non.je... Je peux pas vous demander ça.
Bir ay bile bekleyemem.
Je ne peux même pas attendre un mois.
- Böyle şeylerde değil, ve ben bekleyemem.
- Pas pour ça. Et le temps presse.
Bütün gün seni bekleyemem.
Je n'ai pas toute la journée.
Daha fazla bekleyemem.
Une seconde.
- Bunu bekleyemem.
- Je suis impatient de le savoir.
Oturup bekleyemem.
Je peux pas rester passif.
- Burada oturup bekleyemem.
Je ne peux pas attendre là.
Acele etseler iyi olacak. Daha fazla bekleyemem!
Ils feraient mieux de se dépêcher, je ne peux plus attendre!
Bekleyemem.
- Je suis pressée.
Daha fazla bekleyemem.
Je ne peux plus attendre.
- Bekleyemem.
- Je peux pas attendre!
O kadar bekleyemem!
Putain, je suis impatient!
Şimdi dinle beni! Bir dakika daha burada bekleyemem sırf sen ayakkabı...
Ecoute-moi, il est hors de question que je reste une minute de...
Bekleyemem, Noel. Bu iş bekleyemez. Aynı adam mı, değil mi?
Je suis pressé, Noël C'est le même gars ou pas?
İki yıl. hiçbir şey için iki yıl bekleyemem, özellikle de senin gibi bir gelini.
Deux ans. Je ne pourrais attendre deux ans pour rien, surtout une femme comme toi.
- Acele edin, hadi. Bütün gün bunu bekleyemem.
- Allez, je n'ai pas toute la journée.
Bay Buford, 18 ay bekleyemem. 18 gün bile bekleyemem.
M. Buford, je n'ai pas 18 mois. Ni même 18 jours.
O kadar bekleyemem.
Ca ne me convient pas du tout.
Sen bekleyebilirsin, fakat ben bekleyemem.
Attendez qu'ils arrivent, mais moi je peux pas.
- Bekleyemem, Marie.
- Je n'attends pas, Marie.
Hayır, bekleyemem. Dr. Dickinson?
Non, je reste en ligne.
Artık bekleyemem.
- Je peux plus attendre.
Bütün gün bekleyemem.
- Décidez-vous, j'ai pas le temps.
Vikram'in karısı boşanacak mı diye bekleyemem.
Je ne peux pas attendre que la femme de Vikram divorce.
Bütün gece bekleyemem.
J'ai pas toute la nuit devant moi.
Oradamısınız? O emiri bekliyorum, ama daha çok bekleyemem!
J'attends vos ordres mais je ne vais pas pouvoir tenir très longtemps!
Pazara kadar bekleyemem.
Ce sera trop tard!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]