De ne tradutor Francês
619,679 parallel translation
Yani olay senin duygularından kurtulman mı?
Donc l'idée c'est de ne plus avoir de sentiments?
Üzgünüm bugün seninle gidemediğim için.
Désolée de ne pas pouvoir venir avec toi aujourd'hui.
L.A hayvanat bahçesinde ne acil durumu vardı?
Qu'est-ce qui a pu arriver comme urgence au zoo de L.A.?
Neden sadece gelmemesini söylemiyorsun?
Pourquoi tu ne lui dis pas de ne pas venir?
Ve saldırıları basına duyurmayacağız.
Et nous avons décidé de ne rien annoncer au sujet de l'attaque.
Onun hakkında ne biliyoruz?
On sait quoi de lui?
Arka koltukta gizlice sevgili bulma uygulamalarında dolaşan yok.
Ou ne traine sur des sites de rencontre en cachette sur le siège arrière.
Hatırlayamasa bile Roman hâlâ Sandstorm'un parçası.
Roman fait toujours parti de Sandstorm, même s'il ne s'en souvient pas.
Marc bugün hapisten çıkarıldı ve kimse nedenini bilmiyor.
Marc a été sorti de prison ce matin et personne ne sait pourquoi.
Biliyorum hayatında başka şeyler olurken bu işin ne zor olabileceğini.
Je sais combien ce métier peut être difficile quand il y a d'autres choses de la vie qui se passent.
Bugün dediğim gibi sorunların üzerine konuşmak onları çözmüyor.
Comme je te l'ai dit, parler de ses problèmes ne résout rien.
Seni benden almalarına izin vermem.
Je ne les laisserais pas t'éloigner de moi.
Kendimi kanıtlama şansı bu. Ve elime çok fazla şans geçmeyeceğini biliyorum.
C'est le moment de montrer ce que je vaux, et je sais que je ne vais pas trouver grand chose.
Ne zamandır benimle çalışıyorsun?
Alors, depuis combien de temps tu travailles pour moi?
Yara iziniz gözüme takıldı.
Je ne peux pas m'empêcher de remarquer votre cicatrice.
Neden onları meditasyon odasına yönlendirmiyorsun?
Pourquoi ne les emmèneriez-vous pas à l'espace de méditation?
Bizi suçlayamazlar.
Ils ne seraient pas capable de nous épingler quoique ce soit.
Hemen şüphelenme.
Ne tire pas de conclusions trop vite.
Yeni bir şey hatırlamadım.
Je ne me suis souvenu de rien de nouveau.
Biliyorum hepiniz bana güveniyorsunuz ama bir yanım asla başka bir şey hatırlamamayı umuyor.
Je sais que vous comptez tous sur moi... mais une part de moi espère que je ne me souvienne de rien d'autre.
Hiçbir çocuk o şekilde büyümemeli.
Aucun enfant ne devrait grandir de cette façon.
Başka aptalca bir şey söylemeden belki de eve gitmelisin.
Avant que tu ne dises quoique ce soit de stupide, tu devrais rentrer chez toi.
Onun hakkında pek konuşmam.
Je ne parle pas souvent de lui.
Ama bağımlılığı yüzünden neredeyse ölüyordu ve hâlâ iyi değil.
Mais il est presque mort à cause de son addiction, et il ne va toujours pas mieux.
Sen de tahminde bulunmayı bırakıp kendi sorunlarınla ilgilenmelisin. Çünkü ne konuştuğun hakkında bir fikrin yok.
Et tu dois arrêter de projeter et gérer tes problèmes parce que tu n'as aucune idée de ce que tu racontes.
Ben seni gizemli dövmelerin ya da tüm gün nereye gittiğin hakkında sorgulamıyorum.
Je ne pose pas de questions sur tes tatouages mystérieux, ni même sur ce que tu fais de tes journées.
Yani benim soru sormam doğru değil ama sen araştırabilirsin.
Moi je ne peux pas poser de questions mais toi tu peux creuser dans ma vie.
Ne kadar kötü olabilir ki? Ev ve araba kirası oldukça yüksek.
Son loyer et le leasing de sa voiture sont très élevés.
Diğer insanları kontrol etmeyi ve hayatlarından neşe çalmayı seven birine ne dersin peki?
Et s'il y avait quelqu'un qui aime contrôler les autres et leur voler leur joie de vivre?
Bilmiyoruz, annesi hiç test ettirmemiş.
On ne sait pas, sa mère ne lui a jamais fait passer de tests.
Aman ne komik. Bir bütçe hazırlamak ve Raj'ı merhametsiz bir şekilde.. ... buna uymaya zorlamak hoşuma gidebilir gerçi.
Même si j'adorerais préparer un bugdget et forcer Raj à s'y tenir sans montrer le moindre signe de compassion.
Merak etme, çok fazla uyuyamayacağız zaten.
Ne t'inquiète pas, on ne dormira pas beaucoup de toute façon.
Comic-Con adına konuşmam gerekirse, biz de öyle bir şey istemeyiz.
En parlant au nom du Comic-Con, on ne le veut pas non plus.
Hayır, ama dürüst ve ilişkinde biraz daha dürüst olabilirmişsin gibi geliyor.
Non, mais c'est honnête, et un peu plus honnêteté ne serait pas de trop dans ton couple.
Çünkü Penny de gitmek istemiyor.
Parce qu'elle ne veut pas y aller.
Penny de öyle düşünmüyor. Bu yüzden gitmek istemiyor.
Penny non plus, c'est pourquoi elle ne veut pas y aller.
Çok cömertsiniz. Ne diyeceğimi bilemiyorum.
C'est tellement généreux de ta part, je ne sais pas quoi dire.
Tamam mı? Halley benim vaftiz kızım. Ona para için bakıcılık yapmam.
Halley est ma filleule, je ne prends pas soin d'elle pour de l'argent.
Bir adam kadınını görmekten ve onda en fazla cinsel istek uyandıran ikinci eklemini okşamaktan mutlu olamaz mı yani?
Quoi? Un homme ne peut pas être heureux de voir sa femme et la caresser sur la deuxième articulation la plus érogène?
Bu da DAB'de çalışmayı her zamankinden daha hassas hale getiriyor.
Ça rends le travail au BAU beaucoup plus, je ne sais pas... Plus violent que ce que j'ai l'habitude en temps normal.
Hala bilinmiyor, ama doktorlar ne olduğunu bulmaya çalışıyor.
On ne le sait toujours pas mais il y a une équipe toute entière de médecins qui essaie de le savoir.
Benden o kadar kolay kurtulamazsın.
Tu ne te débarrasseras pas de moi aussi facilement.
Ne kadar süre?
De combien de temps?
Artık başkalarını etkileme riski taşımıyorsun.
Tu ne présentes plus un risque de contaminer les autres.
- Ne, ama zehirleme... - Başta bizi de şaşırttı.
Quoi, l'empoisonnement était... une leurre, ça nous a bien eue au départ.
Yaklaşık 10 yıldır radyasyonlu madde çalıp sakladığını kimse fark etmemiş mi?
Elle faisait un stockage de matières irradiées volées pendant une décennie et personne ne s'en était rendu compte?
Hayır, çok sık iş değiştirmiş ve çalıştığı her yerden de çalmamış.
Non, elle changeait fréquemment de travail, et elle ne volait pas dans tous les hôpitaux là où elle travaillait.
Sigortadan parasını almak istiyorsa kayıplara karışamaz.
Si elle veut récupérer les revenus de son assurance de vie, elle ne peut pas s'être envolée.
Kendi başından benzer bir şey geçmemişse empati kuramazsın.
Tu ne peux pas avoir de l'empathie si tu n'as jamais vécu la même situation.
Ne Rusya'da ne de Çin'deki çocukların bu ahmakça saçmalığı yapmadığı garanti.
Je garantis qu'aucun enfants en Russie ou en Chine ne font ce genre de connerie.
Fakat biz düğün partisi vermiyoruz.
Mais nous ne ferons pas de fête de mariage
de ne demek 59
de ne oldu 18
de ne var 25
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neon 28
neyi var 56
new york times 63
de ne oldu 18
de ne var 25
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neon 28
neyi var 56
new york times 63