Sizin için değil tradutor Francês
676 parallel translation
Burası sizin için değil!
Ce n'est pas pour vous!
Ne yaparsam yapayım, hiçbiri sizin için değil. - Hepsi Armand için.
Je ne fais pas cela pour vous, mais uniquement pour Armand.
Sizin için değil, kendim için.
- Ce n'est pas pour vous, c'est pour moi.
Sadece sizin için değil, Martha, bu ovada olan herkes için.
- Non, pour tous ceux de la vallée.
Sizin için değil, param için ağlıyorum.
Je pleure, mais pas pour toi, ni toi, ni toi.
Besbelli ki sizin için Madame Rochelle'in sevgisinikaybetmek önemli değil..
Vous n'aimez pas Madame Rochelle.
Nedeni açık, değil mi? Parayı sizin için istediğini inkâr edebilir misiniz?
Pouvez-vous nier qu'il veut cet argent pour vous?
Pek benim tipim degil ama, sizin icin bir timsahla bile sevisirim.
Ce n'est pas mon type, mais pour vous, je courtiserais un crocodile!
Sizin gibi biri böylesine önemli bir görevi sürdürmek için... yasalara karşı gelmekten kaçınmaz, değil mi?
Pour une oeuvre si importante, un homme comme vous... n'hésiterait pas à enfreindre la loi, non?
Eğer size karşı ilgi duysaydım... ki bu asla mümkün değil, inanın, eğer duysaydım, sizin kötülüğünüzü istemek için... yine de de dünya kadar nedenim olurdu.
Et même si mon avis était favorable, j'aurais toutes les raisons du monde de vous haïr.
Mektupta yazanlar sizin için yeni değil.
Juste la preuve qu'il a tenté de produire au Congrès.
Bayan Amberson sizin için evde değil, Bay Morgan.
Miss Amberson n'est pas là pour vous
Bu sizin için önemli bir an olmalı, öyle değil mi?
Ça doit être un grand moment pour vous.
Maalesef, bu sizin için geçerli değil.
Non, ça n'arrivera pas.
Sizin için biraz genç değil mi?
Elle est jeune, non? .
- Sizin için, doğduğunuz ev dünyadaki en ilginç ev değil midir?
Votre maison natale n'est-elle pas la plus intéressante au monde?
Ateşle vaftiz edilmek gibi olacak. sadece sizin için de değil.
C'est le baptême du feu, trop dur pour vous.
- Sizin için yeteri kadar güzel değil.
Elle est à peine assez belle pour vous.
Sizin için daha iyi, değil mi?
Tant mieux pour vous, n'est-ce pas?
- Sizin için biraz geç bir saat değil mi?
- Plus tard que je ne pensais.
Sizi buraya göndermeden de Corregidor'daki durumlar sizin için zaten kötü değil miydi?
Corregidor était déjà assez dur... il était inutile d'envoyer des femmes ici!
İnsanların sizin için bir değeri yok, değil mi Bay Roberts?
Les gens ne comptent pas pour vous.
Neden olmasın? Çünkü sizin için yeterince iyi değil de ondan.
C'est pas un homme pour vous.
Yalnızlık sizin için zor olacak ama, değil mi?
Elle va nous manquer.
Doktor Bey, kızınızı mutlu etmek sizin için önemli değil mi?
Docteur, ne voulez-vous pas satisfaire votre fille?
Beni sokağa çıkartmaları. Sanırım Smith sizin evde yakalanmamı istemedi. Senin için iyi olmazdı, değil mi?
S'ils m'avaient cueilli chez toi, c'était moche pour toi.
Selam, Bay Martin. Biraz erken değil mi, sizin için bile?
On ne vous voit jamais de si bonne heure.
- Sizin için çalışıyordu, değil mi?
- Vous l'employiez, n'est-ce pas?
Bir şeyden korkuyordu, sadece kendisi için değil, sizin için de korkuyordu.
Quelque chose lui fait peur, pas seulement pour elle, mais pour vous.
Sizin gibiler için uygun değil, Bayan.
C'est pas un endroit pour une jeune fille comme vous.
40 sığırın ölmesi sizin için önemli, değil mi?
La perte de 40 bêtes avait une grosse importance pour vous?
Vienna Jake'e kapıyı sizin için açtırdı, öyle değil mi?
Vienna a fait ouvrir la banque pour vous!
Bu çengeli koparacağım. Bunu kendim için değil sizin için söylüyorum :
Je ne le dis pas pour moi, mais pour vous :
Sizin için fark etmez, değil mi?
- Un homme seul ne les alertera pas!
Sadece bizimle kalacağınız için değil... bu gece yemekte sizin sayenizde Victor'un da sofrada olmasına sevindim.
Vous avoir pour hôte est un honneur... et votre présence assure celle de Victor.
Hayır, sizin durumunuz için değil.
Pas dans votre cas.
Böylesi sizin için daha rahat, değil mi?
N'êtes-vous pas plus à l'aise?
Paris sizin için uygun bir yer değil.
Dès que je suis à 2 lieues de la Seine, le souffle me manque.
Sizin için değil.
C'est pas pour vous.
Ama eminim ki bağlılık denilen bu ufak şey sizin için pek bir şey değiştirmez, değil mi?
Même si j'étais lié à cet homme, ça ne vous arrêterait pas.
Bu savaş sizin için çok can sıkıcı olmalı, değil mi, Bay Holden?
Cette guerre doit vous contrarier. Je m'arrange au mieux.
Sizin için çok önemli, değil mi?
C'est si important que ça?
Bizimle geliyor musunuz? Sizin için sorun değil ise beni eve götürebilirsiniz.
Si vous me raccompagnez, vous me rendrez service.
Sen benimle gel. Duyduğuma göre durum sizin için iyi değil dostum.
- Ca va pas très fort chez vous, mon brave.
Sizin gibi güzel bir bayan için hiç uygun bir hayat değil bu.
Ce n'est pas une vie.
Sizin için fazla içmek iyi değil.
Encore? Ce n'est pas bon pour votre santé.
- Sizin için sorun olmaz değil mi?
- Ça ne vous dérange pas? - Pas de problème.
Gide için değil, sizin için!
Ne croyez pas que c'est pourAndré Gide, c'est pour vous.
Kum sizin için çalışsın siz onun için değil.
Faire du sable un ami, pas un ennemi.
Onun değil, sizin yardım etmeniz benim için ne kadar önemli, bir bilseniz.
Si seulement vous saviez comme je préférerais votre aide.
Ve şimdi sizin için gelen bir öğrenci milisi değil, muvazzaf birlikler olacak.
Ce n'est pas un étudiant qui viendra, mais des soldats.
sizin için 164
sizin için ne yapabilirim 426
sizin için ne yapabiliriz 16
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
sizin için ne yapabilirim 426
sizin için ne yapabiliriz 16
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154