English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Ç ] / Çok kötü değil

Çok kötü değil tradutor Francês

1,041 parallel translation
Çok kötü değil, değil mi?
Pas mal, hein?
- Çok mu kötü yaralandım? - Çok kötü değil. İyi olacaksın.
J'ai brûlé le Bounty pour notre bien à tous.
- Şanslısın ki, çok kötü değil
Oui, elle est toujours fringante, hein? Tu es bien trop curieuse.
- Şimdilik çok kötü değil.
KHAN : Ce n'est pas trop mal, jusque là.
Çok kötü değil mi?
Sordide, n'est-ce pas?
Çok kötü değildi, değil mi?
Ce n'était pas si terrible, si?
Çok kötü değil.
Mais plus tellement.
- Bütün gün vardı, çok kötü değil.
- Toute la journée, sans gravité.
Çok kötü değil.
Pas vraiment.
Çok kötü değil.
Pas si terrible.
Yeni duvarıma bunu yapan rakun! Çok kötü değil mi?
C'est un raton laveur qui a fait ce trou.
Burası için çok kötü değil.
Pas mal pour ce trou perdu.
Bu da çok kötü değil, aslında.
C'est pas mal non plus.
Çok kötü değildi, değil mi?
Pas trop mal, hein?
Vuruldum, ama çok kötü değil.
Ils m'ont eu mais c'est rien!
Çok kötü değil, ama yeterli de değil.
Pas tout à fait. Mais il est inutile.
Çok kötü görünüyor değil mi?
Je suis affreux, n'est-ce pas?
Mmm, çok kötü niyetli değil.
Il ne faut pas être trop vorace.
Bu hiç hoş değil. Bu çok kötü.
C'est pas gentil, ça, c'est pas beau.
Bana şirketin çok kötü bir yıl geçirdiğini Ve bunu karşılayamayacaklarını... söyledi.. Hayır, değil.
Il m'a dit que le studio était en difficulté...
Tadı çok da kötü değil, Bayan Beatriz.
Le papier n'a pas mauvais goût.
Çok kötü durumda değil.
Ça n'est pas très grave.
Çok değişmişsin ama kötü değil.
Tu as changée, plutôt en mieux.
Mulligan, sadece kulağın değil parmakların da çok kötü.
Tu as une oreille de casserole et des doigts de plomb.
Hayır böyle değil, çok kötü, kötü.
Non... doucement.
Çok kötü bir şeyi yok, değil mi?
Il n'est pas sérieusement blessé?
- Bizi bu fırtınada dışarı atarsanız, aynı değil. - Çok kötü yağıyor.
Exposés au blizzard, c'est pire.
Kötü değil, çok kötüydü.
C'ETAIT TRES MAUVAIS!
- Bu, çok da kötü değil. - Sizin, babam olduğunuzu sanıyor!
Il croit que vous etes mon pere!
Bu çok kötü, çünkü hisselerim satılık değil.
C'est dommage, car ces actions ne sont pas à vendre.
tek tesellim kenara koyduğum param olur... durumumu değerlendiriyorum... ben kötü biriyim ve böyle kalacağım... bir değişim görmeyeceksiniz ama adiliğin de alemi yok... kimsenin benim yüzümden incinmesini, pisliğe bulaşmasını istemem... bu pis hayat bana göre değil hem artık benim için çok tehlikeli... hiçbir şeyden ödün veremem ama bu durumu kim değiştirecek?
Ta seule consolation Ce sont tes économies Réexaminons la situation Je suis un voyou, et voyou je resterai!
Bir düşün. Sığırların durumu bizimkinden çok da kötü değil.
Réfléchissez, le bétail n'est pas plus mal traité que nous.
Demek istediği şu. Yatakta çok kötü. Öyle değil mi?
Il veut dire qu'au lit, il vaut rien.
Çok da kötü değil.
Ce n'est pas si mal.
Pek çok taraf vardır, sadece iyi ve kötü değil. Kes şunu!
Il y a plein de camps, pas seulement le bien et le mal
Belki çok fazlalar, ama bu da kötü bir şey değil.
Il y en a beaucoup mais est-ce un défaut?
Birkaç yıl önce bu çok zordu, ama artık o kadar da kötü değil.
On y allait trop fort il y a quelques années, mais on s'est calmé.
Bu çok kötü. Çok kötü, değil mi?
C'est moche, c'est vraiment moche!
- Çok kötü değil.
- Mince.
Çok kötü değil.
Pas trop mal.
Çok kötü yaralanmadın, değil mi? Hayır.
- T'es pas gravement blessé?
Çok kötü de değil ama. Önden olduğu kadar cazip değil.
Ce n'est pas méchant, c'est juste que ça n'a pas l'allure du devant.
- Ne sıcaktı değil mi? - Yanıp, gideceğim sandım. - Çok kötü.
- C'était étouffant, j'ai cru que j'allais brûler.
Bu iş para getirmezse, çok da kötü değil. Doğru yapılırsa.
Si ça ne fait pas d'argent... ce n'est pas grave, si on sait s'y prendre.
Ben biraz kötü olduğunu düşündüm ama Sheila seni çok sevdi, değil mi Sheila?
T'étais à chier, mais elle t'a trouvé terrible.
Uyandırmak bazen çok da kötü bir şey olmuyor, değil mi? Ne?
Ce ne serait pas mal pour se réveiller, non?
Pek çok soru sormak filodaki en kötü görev değil.
Il y a pire mission dans la flotte que de poser un tas de questions.
Ama durum çok da kötü değil Seibert.
Ce n'est pas catastrophique, Siebert.
- Bu çok kötü olur, değil mi?
- Ce serait terrible!
Kazia annesinin hissesini ipotek etti ama Kawecki, gerçekten Kazia'ya çok kötü davranıyor çünkü Kazia evli değil ve annesiyle birlikte yaşamak zorunda.
Kazia a même hipotéqué sa part d'heritage. Mais avec Kazia, Kawecki est très injuste, parcequ'elle n'a pas de mari et elle habite chez eux avec son gosse.
Çok kötü görünmüyor, değil mi?
T'as pas l'air si mal, hein?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]