Alışkanlık işte tradutor Português
82 parallel translation
Alışkanlık işte.
Força do hábito.
- Oh, tabi ki, alışkanlık işte.
- Oh, está bem. Estou habituado a isso.
Alışkanlık işte.
É um vício.
"Oğlum Sebastian ile tanışmalısınız." diyecektim azdaha. Alışkanlık işte.
Quase disse : "Tem de conhecer o meu filho Sebastian." Força do hábito.
- Alışkanlık işte.
- Desculpa, é hábito.
Affedersiniz, efendim. Alışkanlık işte.
Desculpe, sr. É um hábito.
Gidişat cehenneme doğru, alışkanlık işte.
É uma profissão que me faz caminar nessa direcção.
Afedersin. Alışkanlık işte.
- Desculpa, força do hábito.
Alışkanlık işte.
É um hábito meu.
Alışkanlık işte.
Não! É um costume, apenas.
Pardon. Alışkanlık işte.
Desculpe, isto é do hábito.
Mesleki alışkanlık işte.
Ossos do ofício.
Babam polistir. Alışkanlık işte.
Meu pai é policial, força do hábito.
Alışkanlık işte.
E um hábito.
Alışkanlık işte.
É o hábito.
Alışkanlık işte.
É só... um velho hábito.
Ondan değil, sadece küçük bir alışkanlık işte, hepsi o.
Não é isso é que leva um tempo para se acostumar.
Alışkanlık işte.
Força do hábito!
Alışkanlık işte.
Velhos hábitos.
Alışkanlık işte.
É do hábito.
Eve dönmeden önce de tıraş olurum. Bir tür alışkanlık işte.
Depois faço a barba quando vou para casa.
Alışkanlık işte.
É o hábito. Lucas.
Affedersin, alışkanlık işte.
Desculpe. É um hábito de briefing.
Alışkanlık işte.
É um tiro no escuro.
- Alışkanlık işte.
É apenas um passatempo meu.
Eski alışkanlık işte.
Velhos hábitos.
Alışkanlık işte.
Não consigo perder o hábito.
Alışkanlık işte.
É hábito.
- Afedersiniz, alışkanlık işte.
- Lamento, é um hábito.
Kötü bir alışkanlık işte.
É um mau hábito.
Eski alışkanlık işte.
- É tipo um hábito antigo.
Meslekî bir alışkanlık işte.
É um defeito profissional.
Eski bir arkadaş dediğimde... Alışkanlık işte.
Bem, quando eu disse que ela era uma velha amiga, foi do hábito.
- Haklısın, kusura bakma, alışkanlık işte.
Certo. Desculpa. Hábitos antigos.
Affedersin, alışkanlık işte.
Desculpe. É o hábito.
Alışkanlık işte.
Certo. É o hábito.
Pardon, alışkanlık işte.
Peço desculpa, força de hábito.
Alışkanlık işte, ne diyeyim?
Criatura de hábitos. O que posso dizer?
- Üzgünüm! Alışkanlık işte, tamam mı?
- Desculpa, é o hábito, está bem?
Alışkanlık işte.
Força de hábito.
- Pardon. Alışkanlık işte.
- Desculpa, é o hábito.
Teşkilat günlerinden kalma bir alışkanlık işte.
Antigo costume da polícia.
- Alışkanlık işte.
- É um hábito difícil de perder.
Zamanla böyle bir alışkanlık oluştu işte.
São daquelas coisas que acontecem.
Alışkanlıkı işte.
É um hábito que tenho.
- Tuhaf bir alışkanlık işte.
É uma mania.
- Alışkanlık işte.
Nem dou conta que canto.
Tabi. Sadece oluverdi, bilirsin işte? Bunu bir alışkanlık haline getirmeyi planlamıyorum.
Foi, aquilo apenas aconteceu, não planeio fazer daquilo um hábito... forçosamente.
Kötü bir alışkanlık işte.
Vamos lá.
Evet, dediğim gibi öğleden sonraları uyumayı alışkanlık haline getirdi. İşte o sırada önce kitaplarını alır sonra da beynini patlatırsın. İster bir odun al kafasını kır kazıkla karnını deş ya da bıçağınla gırtlağını kes ama önce kitaplarını almayı sakın unutma.
Ora, como te disse, é hábito dela dormir de tarde, é quando a poderás atacar após tê-la privado dos seus livros, ou quebrar-lhe o crânio ou empalá-la num varapau, ou a garganta lhe cortar.
Alışkanlık işte...
- É um hábito...
işte 8558
iste 115
istediğim 46
ister 23
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste 115
istediğim 46
ister 23
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
işte böyle 2360
isterdim 117
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
işte böyle 2360
isterdim 117