Benim param tradutor Português
1,142 parallel translation
Ben sana elbise aldım, sen de benim paramı ver.
Arranjava-lhes o equipamento, e dava-me dinheiro.
Benim paramı O piçlerin hiçbiri Vancouver'a sağ dönmeyecek. Hiç biri.
Não quero que nenhum desses cabrões chegue a Vancouver com vida!
Hepsini alabilirsiniz, nasılsa benim param değil.
Leve o que quiser. O dinheiro não é meu.
Bu benim param, ve onu istiyorum!
O dinheiro é meu e eu quero-o!
Siz düzenbaz domuzlar benim paramı ucuz aşüftelerle içkili yemeklere harcıyor ve onları benimle paylaşmıyorsunuz bile.
" Vocês, seus porcos corruptos, usam o meu dinheiro com gajas ordinárias, sem nunca pensarem em partilhá-las connosco.
O hala benim param!
Ainda é dinheiro meu.
Benim param da yok, avukatım da. Tek gerçek dostum da Gus'tır.
Não tenho dinheiro nem advogados, e o Gus é o meu Único amigo.
Bu benim param. İstediğimi yapabilme hakkına sahibim.
Com o meu dinheiro faço o que me apetece!
Jackie, bana kafasına göre bir hikaye anlatabilir. Tabi eğer bu hikayenin sonunda benim param varsa.
A Jackie pode contar-me a história que quiser, desde que no fim dela passe para cá a merda do dinheiro.
- Pardon, benim param derken?
- Desculpa, o quê?
Ona benim paramı verdin, Ray.
Deu-lhe o meu dinheiro, Ray.
Benim param olsaydı, sana ihtiyacım olmazdı, değil mi?
Se tivesse o dinheiro, não precisava de si, pois não?
- Umarım benim param olduğunu sanmıyorsunuzdur.
Espero que não pense em mim.
Benim param.
- Mas é minha!
Kumar borcunu kapatmak için benim paramı mı kullandın? Huh?
Tu usaste o meu dinheiro para pagar dividas das apostas?
- Benim param geçmiyor mu?
Não serve? Por quê?
Nicky benim paramın tek kuruşunu bile görmemiş.
O Nicky nunca viu a cor do meu dinheiro.
Benim param ulan!
O meu dinheiro!
O halde bana vermesini sağla. o benim param, ben kazandım. 220 dolar.
Então, obriga-o a dar-me o dinheiro. Afinal, é meu. Fui eu que o ganhei.
Benim param anne.
Mas é meu, mãe.
- Beni anlamadınız. Benim param var. İtiraf ediyorum.
Devo dizer que nunca me senti tão comovido.
Hey, o benim param!
É o meu dinheiro!
Benim paramı değil. Jerry'nin parasını tutuyor.
Ele não gere o meu dinheiro.
Benim paramı çalıyorlar!
Estão a roubar o meu dinheiro!
Benim paramı çalıyorsun. Ben kazandım, sen çalıyorsun!
Eu ganhei-o e tu estás a roubá-lo!
- Parayı bana verdi. Benim param.
Deu-mo a mim.
Benim param.
É meu dinheiro.
Bu benim param.Sen bana hiç 500 toman vermedin.
Jamais me deste uma nota de 500. Dão-te uma nota para comprar um peixe e vê em que sarilho te meteste! Meu Deus!
Cebindeki, benim param.
Tens o meu dinheiro no bolso.
Lüks arabalarımız yok. Benim pahalı mücevherlerim yok. Yani büyük bir düğün yapmaya paramız yeter.
Sei que vai ser um pouco caro, mas nós não vamos à Europa, não temos grandes carros, não temos jóias caras, então podemos ter um casamento grande!
Param var benim!
Tenho dinheiro!
- Ama param yok benim!
- Não tenho dinheiro.
Hatunlar genelde benim için durmazdı.
As mulheres normalmente não param para mim.
Umarım benim de oynayacak kadar param vardır.
Espero que tenha dinheiro suficiente para entrar neste jogo.
Keşke benim de bu kadar param olsaydı.
Invejo-o, Sr. Rosso. Quem me dera ganhar tanto dinheiro.
Olmaz, benim bir mariachi'ye verecek param yok.
Não, eu não tenho dinheiro para pagar a um mariachi
- Benim param.
- O meu dinheiro
- Ben havaya atıyordum, benim param.
É minha. Eu é que a deixei cair.
Burada benim de param var.
Tenho dinheiro aqui!
- Param nerede benim?
- O meu dinheiro?
Param yok benim.
Estou teso.
Benim lanet olası paramı alabilirsin.
Vai!
Kendisi bir video kaset bıraktı ama benim için farketmez. Ben "Oynat" tuşuna basarım ve paramı alırım.
Ela gravou o testamento... então, ganho honorários só por apertar o "play".
O kaka makinesi benim emeklilik param.
A pequena máquina doo-doo é o dinheiro para a minha reforma.
Benim param!
- O meu dinheiro!
Eğer bu filmi yaparsanız, yüzlerce dini filmi çekecek kadar para kazanırsınız ve karlarla beraber benim kira paramı ödersiniz.
Se fizer este filme, terá dinheiro suficiente para finaciar centenas de filmes religiosos e pagar a minha renda em atraso com os lucros.
Ve benim de pek param yoktu, gidecek yerim de dedim ki "neden İngiltere'ye gidip zengin olmuyorum"?
Como não tinha dinheiro nem sítio para onde ir, pensei :
Başıma herhangi bir şey gelirse benim senden ricam paramı ona vermen.
Se alguma coisa me acontecer, eu... Eu queria que tu... lhe desses... o meu dinheiro.
O para, Alvin'le benim de param.
Este dinheiro também pertence a mim e ao Alvin, sabes.
Tabi benim şimdiden çok param var.
Claro que eu já tenho muito dinheiro.
Kız bir şişe kırmızı şarap istiyor... ve benim hiç param yok.
Ela quer uma garrafa de vinho tinto... e eu não tenho dinheiro.
param 46
paramount 22
param yok 109
param var 112
paramı 23
paramı ver 38
param nerede 79
paramı geri ver 31
paramı geri istiyorum 33
paramı istiyorum 62
paramount 22
param yok 109
param var 112
paramı 23
paramı ver 38
param nerede 79
paramı geri ver 31
paramı geri istiyorum 33
paramı istiyorum 62
paramız yok 39
paramız var 23
benimle evlenir misin 227
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
paramız var 23
benimle evlenir misin 227
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benimdi 32
benimle gelir misin 93
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benimdi 32