Bilirsin işte tradutor Português
3,216 parallel translation
Ben, bilirsin işte, sadece şey için soruyorum çünkü -
Eu... tu sabes. Só estou a perguntar porque...
Bilirsin işte, sanat ve zanaat, her zamanki gibi.
Sabes, artes e ofícios... O costume.
- Evet, bilirsin işte...
- Claro, tu sabes...
Bilirsin işte...
Como sabes...
Bilirsin işte, merak.
Só curiosidade.
Şey, bilirsin işte, dışarıda, orada burada.
Sabes, saí, por aí.
Bilirsin işte, bir türlü söyleyebileceğim bir an olmadı ve- -
O momento nunca apareceu e... Espera.
Bilirsin işte mutlu, şunun gibi -
Tu sabes, feliz... Algo como...
Ah, bilirsin işte.
Oh, tu sabes...
Ah, bilirsin işte, ordan burdan.
Oh, tu sabes. Aqui e ali...
Ah, bilirsin işte.
Oh, sabes como é...
Bence gayet keyifli olurdu. Bilirsin işte, kurabiyeler, top kekler, turtalar, ekmekler falan.
Biscoitos e queques, tartes, pão.
Bilirsin işte, seviyorum onu.
Tu sabes... Eu amo-o.
Hayal kırıklığı yaratmış olmalı ama babanı bilirsin işte. Daima kendini düşünür.
Sei que deve ser decepcionante para ti, mas é o teu pai, sempre a pensar nele mesmo.
Bilirsin işte, şu şey dışında.
Excepto é claro, aquilo. Sim.
Sadece- - Bilirsin işte, bu çok garip.
É que é estranho.
Bilirsin işte planlanan bir şeyler belki de bir rezervasyon.
Algo que leva a planear e talvez uma reserva.
Bilirsin işte, bir işin nasıl yapıldığını bilen insanlar.
Sabes, homens que sabiam como eram feitos os negócios.
Bilirsin işte, durumunu açıkladığında epeyce anlayışlı oluyorlar.
Tornam-se muito recetivos quando explicamos a situação.
Şey, genelde duruşma başlar... sonra hâkim gelir ve sonra... bilirsin işte... insanlar bir şeyler söyler.
Normalmente, a audiência começa. Há um juiz e depois as pessoas falam.
Saldırı, kira kanunlarını çiğneme, sağlık kanunları ve bilirsin işte insan ahlakı hakkındaki basit kanunlar.
Agressão. Violação dos Códigos de Arrendamento, Sanitários e os códigos básicos de decência humana.
Bilirsin işte, onun kişisel yaşantısının her detayını bilmem gerekmiyor. Büyütülecek bir şey değil.
Não preciso saber todos os detalhes da sua vida pessoal.
Sadece, bilirsin işte, rekabeti kontrol ediyordum.
Que foi? Estava a analisar a concorrência.
Bilirsin işte canın ekmek istediği zaman, bütün somunu istemezsin, öyle değil mi?
Estás a ver quando queres pão, mas não queres o pão inteiro?
Bilirsin işte, tam istediğin her şeyi yapmışsın kahveyi, kremini, şekerini koymuşsun, hepsi mükemmel bir uyum içinde.
Tens a mistura certa café, creme, açúcar, tudo na perfeita harmonia.
Çok iyi bir adamdı ama bilirsin işte, yaz aşkı, o kendi yoluna gitti ben de kendi yoluma.
Ele era óptimo, mas foi um romance de verão. Ele seguiu a vida dele e eu a minha.
Bilirsin işte, senin...
- Sabes, na tua...?
Bilirsin işte, yani her şey.
Digamos tudo!
Ama bilirsin işte, kendisi biraz kurnaz.
Oh, mas... sabes, ele é astuto.
Laura çocuk sahibi olmayı çok istiyor ben de bilirsin işte kendimi karısını paylaşmak istemeyen bencil bir p. ç gibi hissediyorum.
A Laura quer mesmo um filho, e, sabes, eu sinto-me como um bastardo egoísta porque não quero partilhar a minha mulher.
Sam, ritminin düzelmesi için elektroşok cihazıyla müdahalede bulunmak zorunda kaldı. Bilirsin işte, fena değil.
O Sam teve de entubá-lo para o reanimar, mas está bem.
Bilirsin işte,.. Boston'da 3 bin tane filan sokak vardır.
Só devem haver três mil ruas em Boston.
Gerçekten bir arkadaşım için üzerimdeydi, bilirsin işte.
Estava só a guardar para um amigo, sabes como é.
Bilirsin işte, sınır tanımayan doktorlar... neden söz ettiğimi anlarsın.
Sabe, "médicos sem limites", se é que me está a perceber.
Yani bilirsin işte eğlenceli ama fahişe gibi değil.
Divertida, mas não oferecida.
Bilirsin işte, ara sıra özlüyorum ama- -
De vez em quando tenho, mas...
Her şey parayla ilgili ama bilirsin işte bunları yapan her kimse soğuk kanlı bir katil.
Sabemos que é por dinheiro, mas... Quem está a fazer isto, é um assassino de sangue frio.
Bilirsin işte, çavuşa sanal tokat.
Tu sabes, as badalhoquices virtuais.
Ah bilirsin işte.
- Sabes, agora.
Bilirsin işte, bazı Alman hükümeti yetkililerine yağ çekip "Pan Am" ın Berlin hattını genişletebilmek için.
Tenho de ir dar beijos e abraços para a Missão dos EUA. Bajular alguns oficiais do governo alemão para que a Pan Am possa expandir a operação em Berlim.
Bilirsin işte, keyif yapıyorduk da.
Estamos só a curtir.
Ama bilirsin çoğu hikaye işte
Mas tu sabes. A maioria são apenas histórias.
Bilirsin işte, doktor randevuları falan.
Consultas com médicos e coisas assim.
İşte... Bilirsin güzel.
Sabe, vão bem.
Pekâla. Bilirsin, tuvalette işini bitirdikten sonra, bazen sana yardım edecek bir şeylerin olmasını dilersin. Anlarsın işte, temizlik için, sanki yıkanabilir kağıt ürünü ya da öyle bir şey.
Sabes, quando depois de teres ido à sanita, por vezes desejavas ter algo que te ajudasse... sabes, a limpares-te, tipo um produto de papel picotado?
Sanatçı tiplerini bilirsin işte.
Sabes como são os artistas...
Bilirsin okul işte.
Sabes como é a escola.
Bilirsin işte.
Tu sabes.
Bilirsin, acil durum işte.
Uma emergência.
Roh-Hatz işte bilirsin.
O roh-hatz.
Öyle işte. Bilirsin, Cuma Gecesi.
A fazer isto, sexta à noite.
işte 8558
iste 115
istediğim 46
ister 23
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste 115
istediğim 46
ister 23
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
işte böyle 2360
isterdim 117
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
işte böyle 2360
isterdim 117