Bir alman tradutor Português
3,235 parallel translation
Yahudiler azınlık mahallelerine gönderildiğinde bana hatalı evraklar verildi ve bir Alman aile beni evlat edindi.
Quando os judeus foram enviados para os guetos, foram-me dados documentos falsos e fui adoptado por uma família alemã.
Herneyse, ben bir Alman kamyon konvoyu tespit ettim, ve, kendi kendime düşündum,
Adiante, eu avistei uma fila de camiões alemães e pensei para comigo :
Bir Alman sığınağında Finlandiya'lı bir askerle omuz omuza savaşacağımı hiç düşünmemiştim.
Nunca pensei ser possivel estar num bunker alemão a lutar lado a lado com... Um soldado finlandês.
Djellaba giymiş bir Alman. Lezbiyenlere benzemişsin.
É a alemã Zeca numa "dJellaba", tal como uma lolita ou lésbica.
İyi eğitimli bir Alman kurdu, saatte kırk sekiz kilometre hızla koşabilir, dikey düzlemde 1.6 metre sıçrayabilir ve 250 kiloluk kuvvet uygulayarak ısırabilir.
Um Pastor Alemão bem treinado pode alcançar quase 48 km / h, saltar 1,5 metro verticalmente, e morder com mais de 230 kg de pressão.
Fakat neden bir Almanı vurmak isteyeyim?
Mas por que eu quero abater um alemão?
İtibarlı bir Alman-Yahudi göçmenin, duruşmayı izleyip fikirlerini aktarması her gazeteye nasip olmaz, orası kesin.
Seria um privilégio ter uma imigrante judia alemã de tanto calibre a cobrir o julgamento. Disso não há dúvida.
O bir Alman vatandaşı.
Este é um cidadão alemão.
Broomhilda bir Alman adıdır.
Broomhilda é um nome alemão.
Bu bir Alman masalı, bir şekilde dağ olacak.
É uma lenda alemã, vai haver sempre uma montanha algures.
Hem de bir Alman gerçek bir Sigfreid ile her gün karşılaşmıyor.
E quando um alemão descobre um Siegfried real, é uma coisa importante.
Sana sevgili Broomhilda'yı kurtarma vazifende yardımcı olmak bir Alman olarak benim görevimdir.
Como alemão, sou obrigado a ajudar-te na tua aventura para salvar a tua amada Broomhilda.
Bu cambaz ayakkabılarını giymeyi bırakıp,... normal fakir garsonları gibi, senin de bir çift Skechers alman gerek.
Tens de deixar de usar essas andas e comprar uns ténis, como as empregadas normais e falidas.
Ama galiba Alman bir aile bize katıldı.
Mas acho que conseguimos atrair uma família alemã.
O bebeği almanı bu evden gitmeni ve bir daha dönmemeni istiyorum.
Quero que pegues no bebé, e que vás embora desta casa e que nunca mais voltes.
Bir tehdit olmadığını söylüyorsun. Tehlikeli olmadığını. Peki bugün bir silah almanı nasıl açıklayacaksın?
Você diz não ser uma ameaça, não ser perigoso, então como explica a compra de uma arma esta tarde?
Alman miraslı New York vatandaşları için bir organizasyon bu.
É uma organização para os cidadãos de Nova York de descendência alemã.
Bilirsin, Alman filozof Friedrich Nietzsche, ahlak kavramının alt tabaka insanlar tarafından, üsttekileri durdurmak için kullandıkları bir kurmaca olduğuna inanmıştır.
O filósofo Alemão, Friedrich Nietzsche, acreditava que a moralidade é só ficção usada pelos seres humanos inferiores para retrair os homens superiores.
Sanırım Navarro'lar ile bir bağlantısı olmadığını garantiye almanın en iyi yolu.
É a melhor maneira de se certificar que não ia ter ligação com os Navarro.
Paranı geri almanı sağlayabilirim ama sen de benim için bir şey yapacaksın.
Posso conseguir o seu dinheiro de volta. Mas preciso que faça alguma coisa para mim.
Talihsiz bir olay ; ancak bu küçük projede yer almanın ne kadar gerekli olduğunu ispatlıyor.
É uma infelicidade, mas só prova porque é que este projecto que preciso que faças é tão necessário.
Doğu Alman istihbaratı ile kapışan acemi bir velettim.
Eu era uma criança rebelde e estava a assumir o Ministério.
Bu bilgiyi almanın tek bir yolu var.
Só há uma maneira.
Eğer Noel Baba'dan bir şeyler istiyorsanız satın almanız lazım.
Se querem coisas do Pai Natal, têm de comprar, porque não existe...
Leonard, bir Nobel ödülüne ve adımın koyulacağı şehirlere doğru giden bir yoldayım dört yirmilik dişim de çekilmeye gerek olmaksızın ağzıma gayet uyum sağladılar ve bağırsaklarım da Alman tren şebekesi gibi işliyor.
Leonard, estou numa trajectória de vida que inclui um prémio Nobel e cidades com o meu nome. Todos os quatro dentes do siso assentam confortavelmente na minha boca e não precisam de ser removidos. E os meus movimentos intestinais são certinhos como um comboio alemão.
Siyah-beyaz filmleri izlemek için renkli televizyon almanın mantığını bir türlü kavrayamıyorum.
Não vejo qual é a vantagem de comprar uma televisão a cores para ver um filme a preto e branco.
Bir denizcinin silahını almanın tek bir yolu vardır.
Só existe um modo de conseguir a arma de um fuzileiro.
Dışarıda bir sürü insanın olduğunu ve nefes almanın zorlaştığını bilmek istersiniz diye düşündüm. Kapıyı kapatsan iyi olur, Lionel.
Achei que devia saber que há aqui muita gente, e está a ficar difícil de respirar.
Yatak odasındaki raftaki mavi vazoda almanı istediğim bir şey var.
" Há algo para ti na jarra azul, na prateleira do quarto.
İyi bir gazeteci alman lazım kendine, seni halka satabilmesi için.
Devias arranjar um bom agente para te vender ao público.
Beni almanın bir amacı vardı.
Trouxe-me com um propósito.
Alman doktorlar ve mühendisler ölenleri cepheye döndürmenin bir yolunu buldu.
Os médicos alemães e engenheiros descobriram como trazer de volta os que tombaram na linha da frente.
Çok daha iyiler. O zaman sadece 5 puan almanız gerektiğini söylersem oldukça cömert bir teklif olur, değil mi?
Então, se eu dissesse que pontuavam apenas 5, estaria a ser realmente generoso, correcto?
Şimdi, önlem almak için, İki ayçiçeği tohumu almanı istiyorum. Eğer bir problem olursa geri gel.
Só para prevenir, eu quero que tomes duas sementes de girassol e que voltes cá se houver algum problema.
Benim için bir şey almanız gerekiyor.
Preciso que me consiga uma coisa.
Alman bir teröristle iki federal ajan...
... mas pode ter envolvido um grupo terrorista alemão e dois agentes federais.
Başka bir kadın almanı istemişti.
Ela queria que tu tomasses uma outra mulher.
Mükemmel bir masayı mahvetmeden evvel CIA'deki ahbaplarınla görüşüp yardım alman lazım.
Antes que destruas uma boa mesa, devia falar com os teus colegas da CIA e pedir ajuda.
Böyle bir lüksünüz yok ise bir takım tedbirler almanız gerekmektedir.
Se não tens esse privilégio, precisas de tomar certas precauções.
Elbette siper almanın lüzumu kalmamıştır bir yemin ardına takıldıysanız.
Claro que não precisa esconder-te quando persegue uma isca.
Bir lokma almanız gerek.
É importante sabermos quando somos derrotadas.
Alman kilisesine girdim ve affet beni peder günah işledim dedim Ekrana doğru değil dedi bir ses ve..
Então fui à igreja alemã, e assim que disse, "Abençoe-me padre porque pequei", o padre, que nem sequer me podia ver pelo biombo,
Başka bir insan olabilmenin sorumluluk almanın ne olduğunu kavrayabilir misin?
Compreendes o que é ser responsável por outro ser humano?
Bir hayvanın yükünü sırtına almanın ve sonunda bir hayvan gibi ölmenin neresi haysiyetsizce bilmiyorum.
Não sei o que há de desonroso a respeito de carregar o fardo de um animal e morrer como um deles no fim.
Demek istediğim bir sohbetin içinde yer alman gerek tamam mı?
Tem que entrar na conversação.
Alman, İngiliz ve Fransızların da büyük bir ordu göndereceği aşikardır.
É óbvio que os alemães os ingleses e os franceses vão enviar grandes reforços.
Ona yeni kıyafetler almanı öneririm. Bir de vaktini odasında geçirmesini ve saçını kestirmesini tembihlersen iyi olur.
Sugiro que compra-Ihe roupas novas, aconselhá-lo a passar a maior parte do tempo no quartos e, talvez, cortar o cabelo.
Carrucan Çiftliğinde doğmamıştı, Alman bir bayan tarafından yetiştirildi.
Ela não nasceu na Plantação de Carrucan, mas foi criada por uma patroa alemã.
Broomhilda, en ünlü Alman efsanelerinin birinde bir karaterin adıdır.
Broomhilda é o nome de uma personagem da mais popular lenda alemã.
Steven, eğer Alman bir misafirimize hizmet ettiremeyeceksek Almanca bilen bir zenci ne işe yarayacak?
Raios, Stephen, de que serve teres uma preta que saiba falar alemão, se não a podes usar quando tens um convidado alemão?
Dün, özgür bir adam olarak, Candyland'e gittim, yanımda da Alman partnerim Dr. King Schultz vardı.
Ontem, como um homem livre, fui até Candyland, num cavalo, com o meu companheiro alemão, Dr. King Schultz.
alman 85
almanya 653
almanca 103
almanlar 193
almanı istiyorum 30
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir avukat 38
bir ara 40
almanya 653
almanca 103
almanlar 193
almanı istiyorum 30
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir avukat 38
bir ara 40
bir ay 77
bir an 49
bir at 67
bir adam 202
bir arkadaşım var 42
bir aptal 17
bir ay önce 34
bir araba 43
bir an önce 40
bir anlamda 46
bir an 49
bir at 67
bir adam 202
bir arkadaşım var 42
bir aptal 17
bir ay önce 34
bir araba 43
bir an önce 40
bir anlamda 46