English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ B ] / Bu da bir şey

Bu da bir şey tradutor Português

4,200 parallel translation
Kanka, bu da bir şey sayılır.
Migo, aquilo é que foi um golpe emocionante.
Umarım bir şey olmaz da bu olayın ucu zavallı Nathaniel Wolff'a dokunmaz.
Deus o livre se este incidente cair nos ouvidos do pobre Nathaniel Wolff.
Bu yapboza ait yeni bir parça bulduğumuzda, her şey daha da manasız oluyor.
Cada nova peça deste puzzle que encontramos, faz, cada vez menos sentido.
Ve her şey ayarsız atılan veya bir arıza, miyelin Biliyorsun, tüm bu alan birkaç kısa devre sinaps vardır.
Sabes, tudo o que leva a sinapses ao curto-circuito, ou uma avaria da mielinização e tudo fica fora de sintonia.
Eğer ona bir şey olursa, bu beni ilgilendirir.
Se algo lhe acontecer, será da minha conta.
Paramı alması bir şey ama bu daha da beter.
Uma coisa é roubarem-me, mas isto é muito pior.
Bu bir tür baharat ya da başka bir şey olabilir.
Deve ser um tipo de condimento.
Hayallerini yıkmak istemem ama DNA kanıtı dediğimiz bir şey var ki bu da dostun Thomas Jefferson'un, Sally Hemings adlı bir köleden altı tane çocuğun babasının olduğunu bilimsel olarak ispat ediyor.
Odeio rebentar a sua bolha, mas temos algo chamado evidência por ADN, que provou cientificamente que seu companheiro Thomas Jefferson foi pai de seis filhos com uma das suas escravas, Sally Hemings.
Bu epey ciddi bir şey.
É coisa da boa.
Topluluk yas içinde. Bir otomatın, genç bir vatandaşın üzerine düşmesinin ardından bu gece soruşturma yapılacağına dair söylentiler... Bakana kadar bir şey düşünmemiştim.
A comunidade está de luto, e há uma declaração hoje à noite acerca da investigação do acidente de uma maquina que causou uma morte... Consegues mesmo parar e pensar sobre as pessoas que nós manipulamos...
Bu numara aklınızı başınızdan aldı çünkü sihir böyle bir şey.
Este truque deixou-vos maravilhados, porque é esse o efeito da magia.
- Bu mu? Bu şey... Stevie'nin izci üniformasından bir parça.
É parte da farda de escoteiro do Stevie.
Bu dünyada bildiğim bir şey varsa o da havayolu şirketleridir.
- Se há coisa de que percebo neste mundo, é de companhias aéreas.
Bu mahremiyetime müdahale gibi bir şey. Anlıyor musun?
É como se fosse invasão da minha privacidade, percebes?
Bu şirkette çalışan birkaç kişiyle görüştük ancak hiç kimse Steve Madden halka arzı hakkında bir şey bilmiyor.
Falámos com vários empregados desta firma e nenhum deles se lembra da IPO do Steven Madden.
Bu arada, şey, şeyden... Okuldan bir not aldım. Şey hakkında, ama...
Também tenho um aviso da escola por algo, mas vou... já sabes,
Bu tam da size lazım olan bir şey.
É exactamente disto que vocês precisam.
Bu da 10 yıllık bir şey. İlgini çekeceğini düşündüm.
E isto tem dez anos, mas pensei que pudesses achá-lo interessante.
Bu yüzden Oxford konusunda bu kadar heyecanlı olmam korkunç bir şey mi?
" será horrível da minha parte estar tão animada por causa de Oxford?
Bu sana ya da dünya üzerinde var olmuş herhangi birine bir şey ifade etti mi?
Isso diz-te alguma coisa ou a alguém que já tenha existido no mundo?
Ruhum, nedendir bilmem kin beslemiyor artık... bu garip yolculuğun... sonlanacağı... en son durak da... bunaklıktır... ve bir başına unutulmaya mahkum olmak... diş olmadan... göz olmadan... tat olmadan... hiçbir şey olmadan.
"Minha alma, não sei porquê, " a nada mais tem ódio... " A última cena...
Bu yüzden merak ediyorum da... - Niye öyle bir şey dedin ki?
- Porque raio haverias de fazer isso?
Ama bu iyi bir şey, size daha çok düşünme vakti veriyor.
Mas acho que isso é bom. Dá-nos mais tempo para pensar.
Ayrıca bu kamera olayı Mia'nın da hoşlanacağı bir şey.
E, a Mia gosta de filmar as brincadeiras dela.
Benim adım Rose Hathaway, ve normal bir genç kız değilim. Ama sanırım bu o kadar da önemli bir şey değil.
O meu nome é Rose Hathaway, e eu não sou a típica adolescente normal, mas suponho, haverá realmente uma coisa dessas?
Bu ülkenin halkına Hristiyanların çektiği eziyeti sorarsan çoğu zaman gülümseyip derler ki : " Yok öyle bir şey.
Perguntas às pessoas deste país, desta terra, acerca da perseguição dos cristãos, e a maioria das pessoas vai sorrir e dizer : " Isso não existe.
Bu hız ya da başka bir şey.
Eu penso que é velocidade ou algo.
Bu mutluluktan da öte bir şey.
Estou para lá de feliz.
Hala bu yapacağının doğru ya da yanlış bir şey olduğunu mu düşünüyorsun Shasta?
Ainda estás a tentar descobrir se é certo ou errado, Shasta?
Bu şarkıda gizemli bir şey var.
Aquela música tinha algo.
Charlie ailemizin bir ferdiydi ve bu şey onu öldürdü.
O Charlie fazia parte da família e essa coisa matou-o.
Artık kusmuyorum. Bu da iyi bir şey.
Mas agora estou melhor, isso é bom.
Aynen. Senin yaşlarında olmanın en iyi yanı da bu. Her köşeden aklını çelebilecek bir şey çıkabiliyor.
É a melhor coisa que tem ser da tua idade, haver surpresas a cada canto.
Yani bu Orb parlak mavi çantasında Ahit Sandığı, Malta Şahini gibi bir şey barındırıyor.
Esse Orbe tem um invólucro azul brilhante, num estilo meio Arca da Aliança, meio Falcão Maltês.
Bence sen gerçekten iyi birisin. Yani, sevdiğin kişiler için her şeyi yaparsın. Bu da az rastlanan bir şey.
Acho que tu és uma boa pessoa, quero dizer, farias qualquer coisa pelas pessoas que gostas e acho que isso é raro.
- Şey... Çok değil ama en azından iskeletimi kaplıyor, bu da bir artı.
Bem, não é muito, mas esconde o meu crânio feio.
Öyle sipariş üstüne olmaz, yenebilir çiçek gibi bir şey değil ki bu.
Não dá para fazer pedido. Não é um delivery! Sim, dá.
Aynen öyle, ve şimdiden senin taraftan gelen belirgin yargılayıcı dalgaları hissedebiliyorum ki bu işi ortaklaşa yaptığımız düşünülürse, oldukça garip bir şey.
Exacto, e mesmo assim estou a sentir vibrações de julgamento a vir do teu lado da cama, que é estranho, considerando que não fiz nada sozinha.
Söz konusu ufacık bir mesele olsa bile, bu onları dağıtır çünkü her seferinde bunları düşüneceğini sanırlar ve sonrasında neden daha önce söylemedin diye kızarlar aslında sen de daha önce bir şey söyleyememişsindir çünkü bu da, çok erken olacaktır.
Sugerir, apenas a menor coisa, já os enlouquece, porque acham que tu andaste a pensar demais nisso. Então eles irritam-se por tu não ter dito antes, e tu não disseste antes porque teria sido muito cedo.
İnsanı tüm bu olaydan kopartacak bir şey varsa o da budur... yapma.
Se tem uma coisa que tu tiraste dessa experiência... Nunca.
Şey olur da bu mayın bizi havaya uçurursa sizinle birlikte görev yapmak benim için bir onurdu.
Na hipótese remota de esta coisa nos mandar pelos ares, foi uma honra servir com todos vós.
Bu düşünceni ve beyninin çalışma şeklini beğendim ama bundan biraz daha büyük bir şey düşünelim.
É uma boa ideia, e eu gosto da forma como funciona o teu cérebro, mas... estamos a pensar em algo maior do que isso.
Maskeli adam, üstünde bu sembol olan bir şey taşıyordu.
O tipo da máscara levava qualquer coisa com este símbolo.
Bu çok basit bir şey ama ona yaşama azmi veren şeylerden biri.
Por mais simples que pareça, essa é uma das coisas que lhe dá força.
Bu telkinle tedavi ya da bilmediği dilleri konuşmak gibi bir şey.
Como as curas pela fé e as pessoas que falam outras línguas...
Eğer bu bir vur kaçsa çarpan adam için yapılması gereken tek şey gelip itiraf etmek ve o zaman da işimiz biter.
- Se foi atropelamento e fuga, basta que o indivíduo que lhe acertou se chegue à frente e confesse, e ficamos estagnados.
Hepimiz, bu gece kızımız Jade'den dolayı buradayız... Kendisi hayatımıza ışık katıyor ve gördüğünüz... gibi ihtiyacımız olan bir tek şey var, o da ışık.
Estamos aqui todos esta noite pela nossa filha, a Jade, uma miúda que nos ilumina a vida e, como devem ter percebido, se há algo de que precisamos, é luz.
Bu bir endüstriyi kötü göstermek ya da ebeveynleri veya kuruluşları kötü göstermekle ilgili bir şey değil.
Não se trata de fazer das indústrias uns demónios ou... Nem os pais ou qualquer tipo de negócio.
Şey, aşağıda pis bir banyosu ve balkonu olan büyük bir yatak odası var. Ben de annem ve babamın kuvvetle muhtemel bu odayı alacağını düşünüyorum yani aşağıyı isteyen kapabilir.
Há uma suite lá em baixo com uma casa de banho linda e uma varanda, então a mãe e o pai vão querer esse quarto.
Her şey, allak, bullak ve bu da çok sikimtirik bir şaka, ikiniz de midemi bulandırıyorsunuz.
- Isto é horrível - Se for uma brincadeira, é de muito mau gosto.
Hala hiçbir kuleye erişemedim.Bu yüzden sadece bizim uçakta mı.. yoksa tüm uçaklarda da aynı şey oldu, tam bilemiyorum... bir şeyler öğrenir öğrenmez... gelip sizinle paylaşacağım.
Ainda não consegui contactar com ninguém, assim não sei se este evento foi só no nosso avião ou se outros na área foram afectados, mas prometo, assim que tiver algo para vos dizer, irei fazê-lo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]