Bu da öyle tradutor Português
1,634 parallel translation
Bu da öyle.
Esta também é assim.
Bu da öyle.
Este também parece bem.
Bu da öyle olsa rekoru kırmış olacaktın.
Seria um recorde.
Bu da öyle.
Tal como, isto.
Bu da öyle.
- Isto também.
Bu da öyle hissettiğim haftalardan biri.
Esta é uma daquelas semanas em que me sinto assim.
Bu da öyle olmalı.
Esta deve ser uma.
Ve bu da öyle.
E isto também não.
Ama bu da öyle.
Esta é uma valente também.
Bu geceki partiyi unuttun, öyle değil mi? Unutmadım.
- Não te esqueceste da festa, certo?
Öyle ya da böyle, benim bu programa kayıt olmama yardımcı olacak.
De uma maneira ou de outra, ele vai ajudar-me a entrar neste programa.
Bu da ona alıştırma yapması için epey vakit kazandırmıştır, öyle değil mi?
- Teve muito tempo para praticar, não é?
Öyle. Daha açık konuşmamı istersen, yukarıda kendi işiyle meşgulken, birdenbire bu garip, kahrolası kolye ortaya çıkıverdi ve onu gökyüzünden aşağı itiverdi.
Para ser mais exacta... foi lá em cima que o raio deste colar apareceu do nada, e derrubou-a dos céus, quando ela estava a tratar da sua vidinha.
İzafiyet de öyle, ya da kuantum mekanikleri. Doğa bu şekilde işliyor.
Também a relatividade e mecânica quântica é assim que a natureza funciona.
Muhtemelen öyle oldu çünkü kendisi çok meşguldü diş doktorunun asistanı ile yatıyordu, bu da harika olmuştu.
Talvez por estar demasiado ocupado a dormir com a nossa higienista dental, o que foi excelente.
Sorun şu ki, bu oda suyla dolu olacak ve oraya giden yollar da öyle.
O problema é que esta sala está inundada... e é provável que todas estas rotas de acesso também estejam debaixo de água.
Tek yapabileceğimiz de bu ya zaten. İşte babam da öyle yapıyordu.
Só podemos dar o nosso melhor e o meu pai deu.
Öyle! Bu başarısızlıkla beraber, daha da güçsüz görünecektir.
Com sua falha em nos eliminar novamente ele parecerá mais fraco ainda.
Senin öyle bir döverdim ama ama beni orta sınıf olarak nitelendirdin ve bu bana söylenen en güzel şey.
Eu teria lhe quebrado todo, mas me chamar da classe média é provavelmente a coisa mais bonita que já me disseram.
Sonra da Victor bir adamın burnunu öyle bir kırdı ki bu yüzden sanki...
E depois o Victor quebra o nariz todo de um sujeito, então, foi como um... como um banho de sangue.
Pakistanlı otoriteler çok, şey, bu konuda çok üzüntülüler... ve sana temin ederim, o kötü adamların yakasını öyle kolay bırakmayacaklar.
As autoridades paquistanesas estão muito, bem, estão muito envergonhadas com isto, e não vão ser brandos com os maus da fita, digo-te isso agora mesmo.
Öyle ya da böyle, bu sizin kararınız değil.
E também não é uma decisão sua.
Hepimiz öyle ya da böyle bu yoldan geçtik. Bir defasında porno oyuncusuna iş vermiştim. Böylece kokaine ulaşabilecektim!
Uma vez, fiz uma mamada a um trombetista, para me dar cocaína.
Yani şimdi bu kimliğimi kağıda damgalamak öyle mi?
O objectivo é deixar a minha identidade no papel, não é?
Bu hisseler öyle miktarlarda ki, bu kurulun artık karar alma yetkisi yok.
Tantas acções que esta direcção já não tem o controle da empresa.
Evet, öyle olması hoşuma gidiyor bu yüzden aklına kazısan iyi olur.
Sim, e gosto dele exactamente da maneira que está, por isso tira uma fotografia mental.
- Bu konu da öyle.
- Também isto.
Bu da neydi öyle?
O que aconteceu?
Aslında, neresinden bakarsan bak, öyle ya da böyle bu tünelin ucu karanlık.
Por mais voltas que se dê, não há luz ao fundo deste túnel.
Summer da meraklanmadığını söyledi, fakat öyle olduğunu söyleyebilirim, işte bu yüzden arşivlere daldım ve aslında beraber olmamız gerektiğini gösteren bir kanıt buldum.
Mas eu sei que está. Por isso, vasculhei os meus arquivos e arranjei provas de que estamos, de facto, destinados um ao outro.
Eğer öyle olmadığını söylüyorsan, o zaman içimizde bir bilgi sızması var... ki bu da bütün Kuzey Kore kıyılarına kadar operasyonu etkiler.
Se me disseres que foi isso que aconteceu, que se limita à tua mulher, posso continuar com a missão. Mas se disseres que não, tenho uma fuga inexplicada que já pode ter chegado à Coreia do Norte. Preciso de saber.
Bu arada ona da çok yakınsın. Sola git, iki sağ yap. Öyle çıkarsın.
Já agora estás quase a sair, vira à esquerda e depois à direita.
Muhtemelen bu olay da öyle olacaktır.
- Talvez isso também será esquecido.
Sadece kendisini değil. Lois'i de öyle götürdü. Tek yeteneği bu da değil.
Não só ele mesmo, levou Lois junto, e não é sua única habilidade.
Ya öyle, ya da bu adam Dünya'nın en çirkin genital sistemini almış.
Ou isso, ou este tipo tem o zezinho mais feio do mundo.
Bu adadaki yanardağ da öyle mi oluşmuş?
Foi isso que aconteceu ao vulcão desta ilha?
Evet, öyle çocuklar, bu doğru... Evet, o dışarıda.
É mesmo, ele está.
Bu da onlardan uzaklaşmanı gerektiriyorsa, öyle yapmalısın.
Se para isso tiveres que te afastar, então é isso mesmo que tens de fazer.
O zaman bu yaptığınız daha da büyük bir kahramanlık, öyle değil mi?
Então ainda é mais heróico, não é verdade?
Ki bu zaman zarfında tek bir şikayet almadan ve hiçbir lekesi olmayan kusursuz bir servis sundum ve öyle kalmasını da istiyorum.
Durante os quais, modéstia à parte, construí um currículo notável de serviços impecáveis que gostaria de manter intacto.
Hem de bu arka yolları öyle bir biliyorum ki eski kız arkadaşımın apış arasında çıkan yeni tüyler gibi.
Conheço estes atalhos como os pêlos na barriga da minha ex-namorada.
Bu harika bir olay ve evet, hepiniz buna öyle ya da böyle katılacaksınız.
E deverá ser um evento maravilhoso. Vocês todos tem de participar de uma maneira ou outra.
Yani artık beni de bu kaya muhabbetine katacaksın, öyle mi?
Então vais-me explicar essa cena da pedra?
Bu rüşvet değil. - O da öyle.
Não é suborno.
17-18 yaşındayken öyle hissedersiniz ki... sanki dünya tarihinde hiç kimse... birbirlerine bu kadar yakın olmamış... birbirlerini bu kadar çok sevmemiş... bu denli gülmemiş... veya birbirine bu kadar önem vermemiştir.
Aquela sensação que se tem aos 17 ou 18 anos e que mais ninguém na história do Mundo esteve perto de ter. De amar tão intensamente, de rir da mesma maneira ou de importar-se tanto.
Bu ailenin bir parçasısın ve her zaman öyle olacaksın.
Tu fazes parte da família, e vais sempre fazer.
Öyle bir şey yapmadım, yapmayı düşünmedim. Ya da öyle bir şey hissetmedim. Bu ne demek şimdi?
Não fiz nem tenciono fazer nada disso e não sinto que seja necessário.
Hissediyorum, herşeyi düzelteceğim Öyle ya da böyle bu tecrübeyi yaşamam gerek
Quando estou atrás de um volante, não tenho incertezas. Sinto que controlo tudo. Fico calmo e pacífico.
Bu adam bir şekilde altı kişiyi öldürüp,.. ... sonra da kendini George Lazlo'ya ikiz gibi benzetecek bir plastik cerrah buldu öyle mi?
Que este tipo por alguma razão matou seis pessoas e depois encontrou um cirurgião plástico que fez com que ficasse idêntico ao George Lazlo?
Ve bu arada, senaryolar da öyle.
E por acaso, também os blogs.
Aslında bu video da onun spor salonlarından birinde çekilmişti. Öyle mi?
Este vídeo, foi, aliás, gravado num dos pavilhões dele.
bu da ne 2329
bu da ne demek 442
bu da senin 34
bu da değil 27
bu da 414
bu daha iyi 394
bu da demek oluyor ki 33
bu daha kötü 16
bu da ne demek oluyor 285
bu da kim 384
bu da ne demek 442
bu da senin 34
bu da değil 27
bu da 414
bu daha iyi 394
bu da demek oluyor ki 33
bu daha kötü 16
bu da ne demek oluyor 285
bu da kim 384