Bu da değil tradutor Português
8,277 parallel translation
Sadece bu da değil.
Não estou, apenas, viva...
Bu şahitlikte onların tepkileri gibi onun da tepki verdiğini görmeden bu adamın canavar değil yaratılmış bir faşist olduğunu tam olarak anlamayacaklar.
Até que as pessoas o vejam reagir, como elas reagem aos depoimentos, não compreenderão completamente que são os homens, e não os monstros, que criaram os fascistas.
Bu konuda iyiyim, ama o kadar da değil.
Sou bom, mas não sou assim tão bom.
Bu altısı çok da mühim değil zaten.
Esses 6 não importam de qualquer forma.
Zaten soru da bu değil mi?
Bem, essa é a grande questão, não é?
Yani kitap onda değil. Bu da demek oluyor ki hâlâ bulmak için şansımız var.
Significa que não o tem, o que significa que ainda temos uma hipótese de o encontrar.
Bu da elbette hiç hoş değil.
Não é bom, claro.
Ama olay da bu değil mi?
- Mas, esse é o problema, não é?
Ve dahası bu da sahte değil.
E, ainda por cima, não é uma cópia.
Bu kasbadaki en kötü kahvenin burada olduğu efsane değil.
Diz a lenda que o bar tem o melhor e o pior café da cidade.
Gönderdiğim videolardan da görebileceğiniz gibi bu doğru değil.
E podem ver, pelos vídeos que publiquei, que isso não é a verdade.
Bu gece burada takımlarımızın ya da okullarımızın isimlerinden dolayı değil, hepsinden yüce olan isim sayesinde bir araya geldik.
Não estamos aqui reunidos esta noite por causa do nome das nossas equipas ou das nossas escolas, mas por causa do nome acima de todos os nomes.
- Bu da mı yeni değil?
Que tal isso como novidade? - O quê?
Bu zirvenin de amacı bu değil mi zaten?
É essa a questão da Cimeira, certo?
Bu olay sadece benimle alakalı değil, Cassiyle de alakalı.
- Isto não se trata de mim. E sim da Cassie.
- Bu da uygun değil.
Isto também não é.
İşte bu adamlar sadece Madam'ın evini değil mahallede ne kadar iş yeri, ev varsa hepsini satın almak istiyor.
Afinal não é só a casa da Madame. Querem comprar todas as propriedades do bairro.
Ama bu sana yetmedi, değil mi?
Da mesma forma que ele te humilhou.
Bu evde hala bir canavar var, o da çocuk değil, sensin.
Se ainda há um monstro nesta casa, não é o rapaz, é você.
Ama aslında geri gitti bize olacak değil Peki, bu, sokak çete bize vereceğim cinayet işlemek için.
Bem, isso dá-nos o gangue do beco, mas não quem voltou lá para cometer o assassinato.
Bu senin üzerine vazife değil!
Não é da tua conta.
Bilmiyorum. Bu da senin işin değil mi?
Não sei, tu é que tens que descobrir.
Bu, dükkandaki arkadaşın değil mi? NIKKI TAYLOR EN SON 14 ŞUBAT GECESİ GÖRÜLDÜ
É a tua amiga da loja de conveniências?
Konu kabul ya da reddetme değil, bu yapılması zorunlu bir şey.
Não é uma questão de recusar ou aceitar, é a constatação de um facto.
Sadece burada, bu adada değil ama orada da, büyük adanın tamamında da...
Não só aqui, na ilha, mas lá fora, para todos da Grande Ilha.
Sen, daha önce de bu ekipteydin, değil mi?
- Já fizeste parte da RAID? - Sim mas...
Bak, hiçbiri Anne'in suçu değil. Ve hayatımı bu lanet dikenlerle kurtardığı için ona minnettarım.
Eu sei que nada disto é culpa da Anne, e que devia estar grata, ela salvou-me a vida com esses espigões.
Bu da bayağı yüksek ama çok da yüksek değil demek oluyor.
É bastante alto, mas não super alto.
O artık bu tayfanın bir üyesi değil.
Ele já não faz parte da tripulação.
Hayatımın yarısında bana ilaç vermeniz de hoş değil ama bu size engel olmuşa benzemiyor.
Drogar-me durante grande parte da minha vida também não o é, mas isso não pareceu impedir-vos.
Kusura bakma da bu öylesine sıradan bir çanta değil.
Uma bolsa? Desculpa. Não é uma bolsa qualquer.
Bu o kadar da yeni değil.
Não tão novas.
Bu da işin getirdiği bir şey değil mi?
Isso não faz parte do trabalho?
Yani şimdi bu sohbetten sonra seni, değişime inanan açık fikirli biri ve çoğalma taraftarı olarak görmek saçma olmaz, değil mi?
Então pode-se dizer que, depois desta conversa, eu não seria louco em identificar-te como uma pessoa de mente aberta que acredita em mudanças e geralmente, és a favor da repopulação?
New York'un kurtarıcısı değil mi bu?
Se não é o próprio salvador da cidade de Nova Iorque!
Bu, dükkandaki arkadaşın değil mi?
É a tua amiga da loja de conveniências?
Önemli olan kâr etmek değil. Bu ailevi bir şey.
Não se trata de lucro, mas sim da família.
Bu hayatındaki en iyi günün değil, değil mi?
Não foi o melhor dia da tua vida, pois não?
Bu da akıl almaz şey değil.
Não é inverosímil.
Tek fark da bu, değil mi?
Então a diferença é essa, não é?
Olay da bu değil mi zaten, Todd?
Mas esse é o problema, não é, Todd?
Bu konu sadece Esmeralda'yla ilgili değil.
Não se trata só da Esmeralda!
Eğer Lena Abbott'un onayını engellerse bu baya ün yapmasını sağlar öyle değil mi?
Se conseguisse bloquear a confirmação da Lena iria fazer crescer a sua reputação em certos círculos, não iria?
Tuhafsın ya da sorunlusun demek değil bu.
Não quer dizer que sejas estranho ou que haja algo de errado.
Doğru ama ameliyatın da amacı bu değil mi zaten?
Sim, mas a razão da cirurgia não é essa?
- Sıkıntı da bu zaten, değil mi amına koyayım?
- O problema é esse, não é?
Ama sana bu odada değil, dışarıda, dünyada ihtiyacım var.
Mas, não te quero naquela sala. Quero-te lá fora, no mundo.
Ayrica güzelsin ve bu da iyi degil.
És bonita.
- Ne yapacağın umurumda değil ama hemen bir şey yapılmazsa onlara sakinleştirici vermek zorunda kalacağız ve eğer bu da işe yaramazsa onları yalnız başlarına bırakmak zorunda kalacağız.
Não me interessa o que vais fazer, mas se não for feito rapidamente vamos ter de os adormecer. E se isso não resultar, vamos ter de colocá-los na solitária.
Bütün bu damgalama olayları bununla alakalı değil mi?
Era esse o objetivo da marca, não era?
- Kocanız da... -... bu yarışta değil.
O seu marido... também não está nesta disputa.
bu da ne 2329
bu da ne demek 442
bu da senin 34
bu da 414
bu daha iyi 394
bu da demek oluyor ki 33
bu daha kötü 16
bu da ne demek oluyor 285
bu da kim 384
bu da senin için 26
bu da ne demek 442
bu da senin 34
bu da 414
bu daha iyi 394
bu da demek oluyor ki 33
bu daha kötü 16
bu da ne demek oluyor 285
bu da kim 384
bu da senin için 26