Bu da senin tradutor Português
4,278 parallel translation
Bu da senin işin.
Essa é a tua.
Mahkemede eder ama sen söylediğin kişiysen eğer. Bu da senin için bir şey ifade etmeli. Biliyor musun, Harvey?
Não vai ter importância em tribunal, mas se és quem dizes ser, devia ter importância para ti.
Bu da senin yolundan çıkmış planlarından bir diğeri mi?
Foi mais um dos teus planos que saiu furado? Não, Jack.
Beni bilirsin senin mesleğinin gladyatörüyümdür ve bu da senin arenan.
És igual a mim, uma gladiadora da sua profissão. E esta é a tua arena.
Biliyorsun, bu da senin hatan değildi.
- Isso também não foi sua culpa.
Bu da senin işini yapmanı engellemeyecek yani?
E isto não vai interferir com o seu trabalho?
Bu da senin için.
E isto é para ti. Bem,
Senin sorunun da bu, değil mi elektrikçi?
É esse o problema com vocês electricistas, não é?
Aslında bu sefer senin sonun geldi.
De facto, chegou a hora da tua extinção.
Nasıl oluyor da senin gibi belalı biri bu geceki maçı kazanıyor ama bebek gibi davranıyor?
Como é que um rufião como tu, que ganhou o combate desta noite, se comporta como um bebezão?
Senin, oksitlendiğini farkettim bu yüzden 1939 da batan USS Squalus adlı denizaltının pusulasını getirdim.
Acho que estás a oxidar-te, portanto trouxe a bússula do USS Squalus, um submarino que se afundou em 1939.
Bu şahsi değil ve senin hakkında da değil.
Isto não é pessoal e não tem nada a ver contigo.
Bütün bu olay sadece senin saçma anlaşmanı imzalamak için bir oyundu.
Esta situação foi orquestrada para nós assinarmos o teu acordo da treta.
Bu da onu senin adamın yapar.
Isso faz dele o teu homem.
Son 3 aydır seni araştırıyordum. Bana bu görevi veren ajan şu an kayıp. FBI da senin sorumlu olduğunu düşünüyor.
Tenho-te investigado nos últimos três meses. e o FBI acha que és o responsável. e que a prova está numa fita gravada no seu carro.
Henry, oğlumu öldürüp senin kariyerini alaşağı etmek istiyor ve ben bu konuda lanet olası otel odamdan hiçbir şey yapamıyorum.
O Henry quer matar o meu filho e destruir a tua carreira. E não posso fazer nada a partir da minha suite de hotel.
Bu senin bana önceden bin defa söylediğin şeylerdi.
As palavras que tinha ouvido mil vezes saídas da tua boca.
Biliyorsun, er ya da geç, herkes günahları için bir bedel ödeyecek ve senin için,... Joan, o gün bu gündür.
Mais cedo ou mais tarde, todos têm que pagar pelos pecados. E no seu caso... Joan, a sua hora chegou.
Bu benim gerçeği arama halim, ve bunu da Annie Walker'i Amerikan topraklarına götürmeden bulamayacağım. - Bu tahliyeyi şahsen senin yönetmeni istemem aramızdaki süregelen dostluğumuzdan ötürü değil,... senin bu işin adamı olduğuna inandığım için. - Tamam.
Preciso de saber a verdade, e só conseguirei isso quando a Annie Walker voltar para os EUA.
Senin bu yaptığın arkadaşlık çakması davranışların var ya...
Esta tua actuação... a imitação da amizade...
Yarın ben bu işle uğraşırken, senin anneme ve Charlie'ye göz kulak olmanı istiyorum.
Quando fizermos isto amanhã, preciso que trates da minha mãe e do Charlie.
Senin sadakatine ihtiyacım var, evet. Belki de bu sana bencilce geliyor fakat planımın amacı benim bir şeyler elde etmemden geçmiyor.
Sim, preciso da tua lealdade, e embora te possa parecer egoísmo, o objectivo do meu plano, ultrapassa-me.
Danny bizi dolandıran bir temizlik ekibi tutmuş ve Megan'ın köpeğini çaldılar bu yüzden senin evini soysunlar diye onları işe aldık.
O Danny contratou uma equipa de limpeza que nos roubou e roubou a cadela da Megan, por isso contratamo-las para te roubarem.
Eğer Gizli Servis, kan incelticiyi vermekten senin sorumlu olduğunu anlarsa, tüm plan bozulur ki bu da bayağı sorun yaratır.
Se os Serviços Secretos descobrem que foi responsável por administrar anticoagulante ao Kincaid, todo este plano estará arruinado. O que seria... problemático... para todos.
Bu yüzden de dava açılmadan onu aklamak istiyorum. Onu mümkün olduğunca erken senin yanına eve getireceğim.
Por isso é que o quero ilibar antes da acusação e trazê-lo de volta para casa o mais cedo possível.
Bu senin de hatan değil. Akbabanın da suçu yok.
A culpa também não é sua, nem do Abutre.
Bu kadın senin bir akraban olmalı, değil mi?
Esta mulher deveria ser da sua família, não acha?
Bak ben bu özel hesap üzerinde durdum çünkü senin kaybettiğin miktarla aynı miktar çekilmiş, ve çekilen miktar da Nolan'nın evine verilen miktarla aynı.
Achei que era esta conta por ter a quantia que tu perdeste, e foi retirado o mesmo valor da casa do Nolan.
Pekala, Her ne kadar bu benim hoşgeldin partim olarak başladıysa da artık senin Hamptons'a veda partin.
O que começou como a minha festa de boas-vindas é agora a tua festa de despedida dos Hamptons.
Bu gibi bir girişimin senin hayatına ve daha da önemlisi benim hayatıma mal olacağından korktuğum için yürüyoruz.
Temo que uma tentativa assim poderia acabar na tua morte, e mais importante a minha. É por isso que estamos a caminhar.
Nasıl oluyor da senin en karanlık sırrın bu oluyor?
Como pode ser esse o teu segredo mais sombrio?
Tüm bu Hydra olaylarıyla senin ilgileneceğini sanıyordum.
Eu pensei que tudo da HIDRA fosse contigo.
- Senin gibi bir teknoloji uzmanı nasıl oluyor da bu denizaltıda bulunan iki insanı kontrol altına alamıyor?
Que tipo de tecnopata não consegue encontrar dois humanos num submarino que controla?
Bu da bunu bizim ödememizi ve senin de bir kalemde silmene izin verir.
O que nos permite pagar-te e tu assinares.
Bu arada da senin Amerika'da avukatlık yapamayan itibarı sıfır olan bir ortağın olacak ve bu da önümüzdeki beş yıl içinde davalardan alacağın kârı bloke edecek.
Nesse meio tempo, vais ter um parceiro de nome que não pode praticar nos EUA, cuja reputação é uma merda, e que vai prender os seus lucros em litígio nos próximos 5 anos.
Çünkü o yalancı orospu çocuğu senin de ondan aşağı kalır yanın yok ve bu da yeminli ifadenin sonu.
Porque ele é um mentiroso filho da mãe, tu és um merdas, e este é o fim deste depoimento.
Bu senin Büyüleyici Jack ya da Sert Jack olmana bağlı olacak.
Provavelmente, vai depender se serás o "Jack bonzinho" ou o "Jack malvado".
Bu senin ve Thatcher'ın arasında olan bir şey.
Quero ser um membro efectivo da equipa.
Ben hapisten çıktığımda bu yer bana ikinci bir şans verdi ve senin için de aynı şeyi yaptı.
Sabes, após eu sair da prisão, este lugar deu-me uma segunda oportunidade, e ele deu-te a mesma coisa a ti.
Bu kadınların suistimalcilerinin yaptığı iğrenç şeyleri okuyordum da ve Tanrı'ya senin gibi kaslı, aynı zamanda beyefendi birini bulduğum için dua ettim...
Eu tenho estado a ler estas coisas abomináveis, que aconteceram a estas mulheres, nas mãos dos seus agressores, e posso apenas dizer, graças a Deus existirem homens como tu, que são fortes, mas gentis ao mesmo tempo -
- Hayır, bu senin isteğin.
- Não, isso é conversa da treta.
Bu da onun arkasından kahve dükkânından çıkan senin resmin.
E este... é você, a segui-lo para fora de um café.
Ve bu Henrietta senin kariyerinin sonu olacak.
E isso Henrietta, vai ser o fim da tua carreira.
Ben seni sadece bu cinayetten yakalamakla kalmayacağım diğer iki cinayeti de senin üstüne yıkmayı hayatımın amacı haline getireceğim.
Não só te apanhei em cheio neste caso, vou fazer da minha vida, uma missão para te apanhar, pelos outros dois casos.
Eğer bunlar onur için öldürmelerse büyük ihtimalle, kızların aileleri senin kiralık katili tutmak için bir araya gelmişlerdir. Bu da binlerce kişiden birinin kaynak olabileceği anlamına gelir.
Se são assassínios por honra, as famílias uniram-se para contratar o assassino, o que significa que milhares de pessoas podem ser a fonte.
Bu yüzden sevin ya da sevmeyin Amirim, sistem işe yarıyor gel gör ki bu artık senin problemin değil.
Goste você ou não, Comandante, o sistema funciona. Mas isso já não é um problema seu.
Bu yüzden eğer senin için bir anlam ifade ediyorsam az da olsa lütfen, lütfen onların eşyalarını geri getir.
Sabes como é, se eu signifiquei... Se eu signifiquei algo para ti. De alguma forma.
- Hayır, bu senin hikâyen. "Muhteşem genç cerrah, ölmüş muhteşem cerrah annesinin çalışmasını bitirdi."
'Cirurgiã brilhante acaba pesquisa brilhante da sua mãe.'
Annen, bu sorunu en iyi şekilde nasıl çözeceğini bulmuştu... Onu aile içinde tutacak ve... Candace senin kızın olarak değil kardeşin olarak büyüyecekti.
A tua mãe resolveu o problema da melhor maneira que sabia, manteve-a na família, criando a Candace como uma filha.
Senin sevdiğin restoran orada da var ve bu eğlenceli olabilir.
Sabes, tem aquele restaurante de que gostaste e... poderá ser divertido.
Kötü haber verici olmak istemem ama senin medyumun uyuşturucu davasıyla ilgili tahminleri yanlış çıktı. Bu da demektir ki diğerleri de yanlış. Asla.
Odeio ser portador de más notícias, mas as previsões da tua amiga vidente estavam erradas, o que significa que todas estão erradas.
bu da senin için 26
bu da ne 2329
bu da ne demek 442
bu da değil 27
bu da 414
bu daha iyi 394
bu da demek oluyor ki 33
bu daha kötü 16
bu da kim 384
bu da ne demek oluyor 285
bu da ne 2329
bu da ne demek 442
bu da değil 27
bu da 414
bu daha iyi 394
bu da demek oluyor ki 33
bu daha kötü 16
bu da kim 384
bu da ne demek oluyor 285