English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ B ] / Bu senin için

Bu senin için tradutor Português

9,293 parallel translation
Bu senin için Leo.
Isto é pelo Leo.
Bu senin için, bir tanem.
Para ti, meu tesouro.
Bu senin için bile yeni bir tür alçaklık.
Até para ti, pai, isso é baixar o nível.
Oh. Oh, bu senin için zor olmalı, bu partinin bir Grayson geleneği olduğunu düşününce.
Deve ser muito difícil para si, dado que esta festa sempre foi uma tradição da família Grayson.
Spoiler uyarısı, Heisenberg, bu senin için iyi sonlanmıyor.
Alerta de spoiler, Heisenberg. Isso não acaba muito bem para ti.
- Bu senin için leydim. - Sağ ol.
Para a donzela!
Evet, bu senin için yeterli bir yükseltme oldu mu?
Achas melhoria suficiente?
senin gibi değildim geç saatlere kadar çalışıyordum Henry benim için endişeleniyordu "bu, tüm gece devam edemez" ona böyle söylediğimi hatırlıyorum bana "uyumak zorundasın yoksa hiçbir işe yaramayacaksın." demişti ve o gün göğsümde bir kitapla uyuyakalmışım sonra uyandım Jacob evde değildi ben uyuyordum, o ise boğuluyordu.
Não como tu. Tinha ficado acordada até muito tarde a estudar. O Henry estava preocupado comigo.
Anneni tanıyorsam şimdi en sevdiğin yemeği hazırlıyordur ve seni tanıyorsam hepsini de yiyeceksin bak maymuncuk, bu annen ve benim için oldukça korkutucuydu senin için de korkutucu olduğunu biliyorum, büyükannen
Se conheço a tua mãe, está a fazer a tua comida favorita agora mesmo. E se te conheço, vais comer e repetir. Olha, macaquinho, isto foi muito assustador para mim e a tua mãe, e só consigo imaginar como foi assustador para ti.
Bu hepimizden ama onları senin için alan benim.
Que grande.
Ben hallederim. Ve bu da senin için.
E isto é para si.
Bu işte senin için de kazanç olabilir.
Pode haver uma parte nisto para ti.
Ama bu aynı zamanda, şu andan itibaren senin için hiçbir şey..... aynı olmayacak demek.
Mas significa também que, para si, nada será como dantes. Para o bem e para o mal.
Bu senin için.
Isto é para ti.
Sana yalan söylediğim için üzgünüm ama bu senin iyiliğin içindi.
Lamento ter-te mentido, mas foi para teu bem.
Birazdan bu kapıdan biri girip de senin için bir şey yapmak istediğinde, ne olursa olsun, kabul et.
Da próxima vez que alguém entrar por aquela porta e quiser fazer algo por si, não me interessa o quê, diga que sim.
Yani Jefferson ve senin kankaların bu odayı korumak için
Então, Jefferson e os teus amigos invocaram algo asqueroso
Bu senin gözünde kibrit kadar değeri olmayan insanlar için...
Isto é por aqueles que olharão lixo como vocês nos olhos.
Belki senin için bu itiraf etmek.
Para ti, isso talvez seja... Confessar.
Bu ailenin senin için çok önemli olduğunu biliyorum. Ama asıl sen olamazsan işe yaramayacak.
Eu sei que esta família é a coisa mais importante para ti mas isto não vai funcionar se não puderes ser aquilo que és.
Biliyorsun, bu dünyada senin için bir yer bu yüzden var.
Por isso é que há um lugar no mundo reservado para ti.
Oh, bu yavru senin için yeterince iyi değil mi?
Oh... Ela não é suficientemente boa para ti?
Çünkü bu çocuk beni ürkütüyor ve senin için korkuyorum.
Porque aquele miúdo assusta-me, e receio por ti.
Senin için hazırladığımız bu küçük partiyi beğen mi?
Gosta da festinha que preparámos para si?
Bu senin için artık bir iş değil, anlamak zorundasın.
Isto já não é um trabalho para ti.
Benim için çok kıymetlisin, bu dünyada senin için yapamayacağım hiçbir şey yok.
Importo-me contigo, muito, e não há nada neste mundo que não fizesse por ti.
Senin gibi iyi bir dost için yapılmayacak bir şey değil bu.
Para um bom amigo como o Jim, isso pode ser feito. Se for mesmo isso que quer.
- Evet. - Senin için bu işi halledeceğim.
Vou resolver isto por ti.
Bu olay, kocam ve beni yıllarca evlilik danışmanına mahkûm etti sırf senin o grup seks partilerini atlatabilmek için.
Eu e o meu marido passámos anos em terapia para ultrapassar as vossas orgias no mato.
Sıkıntı şu, sen bu kadar rahat olduğun için diğerleri sürekli senin arkanı toplamak zorunda.
Estás sempre tão descontraído porque toda a gente resolve as trapalhadas que fazes.
Aksi halde bu iş iptal olur ve senin için hiç iyi olmaz.
Senão, está tudo cancelado e garanto que não vai ser bonito.
Senin ve kızının hayatını kurtarmak için bu pislikle yattım ben. Huck denen hayvan sırtını bir peynir gibi rendeledikten sonra.
Dormi com aquela praga para salvar a sua vida e a vida da sua filha, depois do animal do Huck, cortar-lhe as costas como um bocado de queijo.
Oradan çıktıktan sonra hayatta kalmak için neler yaptığını Allah bilir, ancak demem o ki, bu senin hatan değildi.
Quem sabe aquilo que tiveste que fazer para sobreviver depois disso, mas a questão é... A culpa não foi tua.
Bu bir fırsat. Hem senin hem de Kappa'nın gerçekten değişmeniz için.
É uma oportunidade, para vocês e a Kappa mudarem de verdade.
"Sevgili Riley, bu kadavrayı bir göz hekimi öğrencisinden sadece senin için çaldım."
"Querida Riley, roubei esta cabeça de cadáver" "a um aluno de oftalmologia apenas para ti".
Kocanı ölü olarak buluyorsun ve sonra 911'i aramadan önce 20 dakika soluklanıyorsun. Bu, senin için iyi görünmüyor.
Encontra o seu marido morto e decide tirar 20 minutos para respirar antes de chamar o 911, e não me parece bem.
Bu kadar farklı insanla çok fazla seks yapmak senin için iyi bi'şey değil.
Não deve ser bom fazer assim tanto sexo, com tantas pessoas diferentes.
Ve ben de senin bizi yalnız bırakmak için bu gece Starbucks'ta kalmayı reddettiğine inanamıyorum.
E não acredito que te recusaste a dormir no Starbucks para nos dar privacidade.
Bu aynı sır, Louis, ve senin için de benim için olduğu kadar önemli.
É o mesmo segredo, Louis. E tens tanto investido nele como eu.
Kendime itiraf ettiğim şey ; senin bana bu dava kuralları esnetmeyi gerektirdiği için gelmiş olman ve sen bana bunun neden gerektiğini hemen söyleyeceksin.
Admiti que veio ter comigo porque este caso precisa de regras contornadas e você vai dizer-me porquê. Agora mesmo.
Soru benim için ne yapabileceğin değil, Jeff, fakat mesele senin ne yapacağın, bu da saçmalığı şimdi kesmek.
- Não é o que podes fazer por mim. É o que vais fazer. Parar já com as tretas.
Parlamento için bu meseleyi enine boyuna düşünme zamanı geldiğinde senin sesin oyları sallayabilir.
Quando chegar a hora do Parlamento deliberar sobre a questão, a sua voz poderia mudar os votos.
Evet, bu senin "reklam için her şey" kampanyana tam uyum gösterirdi.
Seria perfeito para a campanha "Relações Públicas a Todo o Custo".
Yani senin için bu kadar önemliyse...
Se significa tanto para si.
Ah. Bu senin yeteneklerinde birisi için doğru bir görev değil mi?
Não é a missão certa para seus talentos?
Bu ofise senden yardım istemek için gelmişti şimdi ise öldü ve kendini suçlu hissediyorsun bu da senin olmadık şeyler düşünmene neden oluyor.
Ela veio aqui a este escritório e pediu a tua ajuda. Agora ela está morta, e tu sentes-te responsável e isso pode fazer-te ver fantasmas.
Bu da senin işini bozacağı için mi onu öldürdün?
E isso iria arruiná-lo. Foi por isso que a matou?
Ona borçluyum, bu yüzden senin teklifi lehine oy kullanmak için zamanımı harcadım.
Estou em dívida, daí ter tirado tempo para votar a favor da sua ideia.
Bu yüzden 1994'teki seyahatimden senin için bir şey getirdim.
Por isso, pela minha viagem a 94, trouxe-te uma prendinha.
Bu buluşmalar senin gibiler için yapılır.
reuniões são feitas para caras como você.
Bunu duymamışım gibi yapacağım ve bu işi senin için kısa keseceğim evlât çünkü yemeğe yer ayırttım.
Vou fingir que não ouvi isso. Serei rápido e direto, rapaz, porque tenho uma reserva no restaurante. O caso não tem mérito.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]