Böyle şeyler işte tradutor Português
135 parallel translation
- Böyle şeyler işte. Ben...
- Esse tipo de coisas.
Çiftçilik, tamircilik gibi şeyler. Yazı-çizi işleri değil de böyle şeyler işte.
coisas desse tipo, ao contrário de trabalhos em que vais usar canetas.
Sinir düğümleri, böyle şeyler işte.
Sinapses. Gânglios. Essas coisas...
Böyle şeyler işte.
Sabes, coisas assim.
Beyaz Saray'da. Böyle şeyler işte.
Claro, quer ficar na suite do Lincoln durante o Verão.
Tahmin edilemeyen patlamalar ve böyle şeyler işte.
Coisas assim. Muito bem.
Böyle şeyler işte.
Coisas assim.
Böyle şeyler işte.
Boa causa e comida ruim.
böyle şeyler işte.
Não tem explicação.
"Boks yetenekleri bilinmiyor, ama peri masalları böyle şeyler işte."
"A sua qualidade de pugilista é desconhecida, mas isto algo como nos contos de fadas."
İç çamaşırınla daireler çizerek koşmak. Böyle şeyler işte.
Apertos de mão e dizeres secretos, muitas corridas em círculo de roupa interior.
Geyik Kadın Thunderbirds, Olgoya, böyle şeyler işte.
A Mulher Veado, os Pássaros Piasa, o Olgoya, coisas dessas!
Eee., ben her zaman üst katı teras olan bir ev hayal etmişimdir. Üzerinde çiçek yetiştirmek falan, böyle şeyler işte. Küçük kızlığımdan beri.
Bem, sempre sonhei com uma casa com terraço, onde pudesse ter flores.
Şey, bu şeyler işte böyle, Ronald.
É assim que as coisas funcionam, Ronald.
İşte olur böyle şeyler.
Acontece em negócios!
İşte olur böyle şeyler.
Os negócios são assim mesmo.
Böyle şeyler nasıl oluyor anlayamıyorum. İşte.
Não percebo como sucedem estas coisas.
Oluyor işte böyle şeyler.
Essas coisas acontecem.
Böyle bir işte herkes bir şeyler alır.
Todos obtêm algo de cada transacção.
Sonsuza kadar inkar ettiğinde işte en korkunç şeyler böyle oluyor.
É assim que acontecem as coisas e depois ficamos cheios de remorsos.
Yoklugunda böyle aptalca seyler yapiyorum iste.
Fosnight, põe-me muito nervoso.
Arıyorum işte giyecek bir şeyler.. - İşte böyle..
Procura nos outros quartos.
- Evet, böyle şeyler oluyor işte.
Estas coisas acontecem.
Böyle seyler iste.
Esse tipo de coisa.
- Nasıl böyle şeyler düşünüyorsun? ! - İşte hokka burada.
- Como és capaz de pensar em coisas?
- Ben böyle şeyler yerim işte : en iyisinden pirzola.
Só como lombo da melhor qualidade.
İşte bilmeniz gereken şeyler kabaca böyle.
É, basicamente, tudo o que precisam de saber.
Böyle şeyler söz konusu olduğunda, yapabiliyorum işte.
Pois, dão-me coisas dessas e é como o piano para eles.
Başına işte böyle şeyler gelir!
Isto é o que acontece quando lixas um desconhecido!
Aynen, yaşlandığında böyle şeyler oluyor işte.
Pois é. É o que acontece quando envelhecemos.
İşte böyle şeyler.
Coisas dessas.
İşte böyle şeyler.
São todas coisas do género.
Her işte böyle şeyler olur.
Podia ter acontecido em qualquer profissão.
Möööö, möööö, işte böyle şeyler.
Como o ruído que fazem os gatos contentes. Assim, "Rrrr. Rrrr".
İşte böyle şeyler.
Coisas assim.
Tümörleri, nekrozları ameliyat ederim, böyle küçük şeyler işte.
Faço operações... Tumores, necroses, pequenas coisas.
Böyle acayip şeyler düşünüyordu işte.
Uma ideia qualquer assim muito estranha.
İşte böyle şeyler hayatı yaşanır kılıyor.
É isto que faz da vida algo valioso.
Fidye notu, eyaletler arası yolculuk, 12 yaş altı çocuk. İşte böyle şeyler gerek.
Um bilhete de resgate, transporte interestadual, um menor, esse tipo de coisas.
- Hey -... böyle bir şeyler işte.
- Ei. - Algo como isto...
Erkekler bazen böyle şeyler yapar işte.
É o que os rapazes fazem às vezes.
Göz ardı edilebilir kayıplar. Bu işte böyle şeyler olur.
Danos colaterais, é um facto da vida neste trabalho.
İşte böyle şeyler!
Este é o tipo de merdas que eu estava a falar...
İşte böyle şeyler.
Era esse tipo de merdas assim...
Bilirsin işte ateş dansı falan vardı. Böyle şeyler nasıl olur bilirsin değil mi?
Dançámos à roda da fogueira.
Ama oluyor işte. En seçkin mahallelerde bile oluyor böyle şeyler.
Até mesmo nos bairros mais chiques.
Böyle bir şeyler işte. Bağışıklığım var!
Seja como for, estou imune!
Evet, insanlar konuşunca, gülünce, etrafta gezinince, işte böyle şeyler?
As pessoas conversam, riem, não param quietas, coisas assim.
İşte böyle şeyler balıklara yanlız olmadıklarını hissettiriyor.
Assim, os peixes sabem que não estão sozinhos.
Elektrik fırtınaları telefonlara böyle şeyler yapıyor işte.
É assim com telefones e tempestades elétricas.
İşte böyle şeyler düşünüp durdum, dostum.
Só pensava nisso. Percebem?
böyle şeyler söyleme 28
böyle şeyler 30
böyle şeyler olur 59
böyle şeyler söylememelisin 18
işte 8558
iste 115
istediğim 46
ister 23
istemiyorum 1125
işte bu 2275
böyle şeyler 30
böyle şeyler olur 59
böyle şeyler söylememelisin 18
işte 8558
iste 115
istediğim 46
ister 23
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
işte böyle 2360
isterdim 117
isterseniz 150
istemiyorsan 36
istediğin gibi olsun 39
istemiyorsun 47
ister inan ister inanma 68
istemez 58
ister misin 572
işte böyle 2360
isterdim 117
isterseniz 150
istemiyorsan 36
istediğin gibi olsun 39
istemiyorsun 47
ister inan ister inanma 68
istemez 58