English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ G ] / Görüyorsun işte

Görüyorsun işte tradutor Português

177 parallel translation
Görüyorsun işte.
Viste? Consegues ver.
- Görüyorsun işte, çünkü kalbim dilimde.
Está espelhado na minha língua.
Normal, yetişkin ve düşünceli bir adamla buradaki yabani, aptal insanlar arasındaki farkı görüyorsun işte.
Agora irás ver a diferença entre um homem normal, maduro, ponderado... e esses idiotas selvagens que por aqui andam.
Görüyorsun işte, çok çok meşguldüm.
Bom, sabe... tenho andado muito ocupada e...
- görüyorsun işte.
- Aquilo que vês.
Pek geçinemiyoruz, görüyorsun işte?
Não nos damos muito bem, sabe?
Görüyorsun işte.
Eu avisei-te.
İyi görüyorsun işte, bu akşam olanlardan sonra belki de benim...
Vês, depois do que aconteceu esta noite eu acho que devia...
Heyecanlandığımda olanları görüyorsun işte.
Para veres o que acontece quando ficamos excitados.
Görüyorsun işte.
Eu termino o meu caso.
- Görüyorsun işte, yarın hep vardır!
Então vês, como haverá um'amanhã'?
Görüyorsun işte, sana söylemiştim.
Vês? Eu disse-te.
ve sen olayı biliyorsun görüyorsun işte, bir çok mail list var Slashdot var, okuyacaksın, biliyorsun Bu herif cidden manyak çünkü şansı yoktu cidden şansı yoktu RED HAT stoklarından alma şansı yoktu
E você sabe que o que você vê nas listas de discussão ou na Slashdot você lerá, você sabe, este cara está realmente bravo porque ele não teve hipótese, não o deram a hipótese de... ter acções da from Red Hat.
Ama, görüyorsun işte... Değişiyorlar.
Mas pelos vistos mudam.
Görüyorsun işte Chuck, her şeyi saklıyorum. Tüm şirin notlarını.
Vês, Chuck, guardo tudo... todas as tuas mensagens amorosas.
Görüyorsun işte Chuck, her şeyi saklıyorum.
Veja Chuck, eu guardo tudo.
- Bugün Dünya'daki sorunlar işte bu yüzden, görüyorsun ya?
- Esse é o problema com o mundo hoje, sabes?
- Hiç düşünmezsin zaten. Ama görüyorsun ya, inanıyorlar işte.
Nunca pensas, mas acreditam.
Bu adamlar tam bir beladır görüyorsun ya, sende gördün işte.
O problema, é que a conversa é apenas o início com estes jovens loucos. Tem cuidado.
- İşte görüyorsun.
- Pode ver por si mesmo.
Ve işte görüyorsun, hala yaşıyorum.
E, como vê, sobrevivi.
Şimdi yediklerin için yine bana muhtaç olmak zorundasın. İşte, tam da başladığımız yere geri döndük görüyorsun.
Agora, dependes novamente de mim para comer, voltamos ao começo.
İşte, görüyorsun, siz kanatlar olacaksınız.
Agora, vejam, vocês serão as asas. Todos vocês.
İşte görüyorsun.
Viu...
Görüyorsun yalnızım işte
Viste-me ali sozinho
İşte seni buraya neden getirdiğimi görüyorsun.
Agora podes ver porque eu te trouxe aqui.
Görüyorsun, Lois böyle bir kız idi işte.
A Lois era uma rapariga assim.
İşte, görüyorsun ya. Yine ölçek. Boyut.
É também uma questäo de escala, de tamanho.
Bak işte şu an onu görüyorsun.
Então estás a vê-lo agora.
İşte, görüyorsun.
É isso, estás a ver.
Tırlatmış işte, görüyorsun.
Sabes como é que ela está agora, louca.
Söylerim ama görüyorsun işte yönetmen "repliklerini ezberlemedin." diyor. Peki, madem repliklerini biliyorsun, o zaman onları unutabilirsin.
E então... então poderia esquecê-las.
Görüyorsun işte.
Vês?
Şu yirmi kişiyi görüyorsun ve işte sen de oradasın.
Vinte fulanos e, você, forte e ameaçador.
Samo'nun grafitilerini her yerde görüyorsun. İşte bu o.
Já viram os graffiti de Samo, são dele.
Görüyorsun, Karen, İşte benim karım Rayanne, O sanıyor ki... Adi köpeklerden biriyim, günahkar bir aşağılığım.
Sabes Karen, a minha esposa Rayanne aqui, parece pensar que eu sou um desses... parvalhões, maus como as cobras.
Görüyorsun Charles, işte bu yüzden buna "kişisel gelişim" diyorlar.
Sabes, isso é que se chama "crescimento pessoal".
İşte orada güzel bir kadın, geldiğini görüyorsun.
Uma mulher bonita, e já se sabe o que nos espera.
- İşte, görüyorsun.
- Vês?
Görüyorsun, işte eğlenceli kısmı bu.
Quem sabe? Essa é a parte divertida.
Yeniden birleşeceğinize söz verdim, ben sözümü tutarım. İşte görüyorsun.
Prometi que você iria revê-la, e cumpro minhas promessas... como pode ver.
İşte bu, görüyorsun.
Não tens opção.
İşte, görüyorsun!
Está vendo?
İşte, görüyorsun ya!
Já viste como é!
Yeniden birleşeceğinize söz verdim, ben sözümü tutarım. İşte görüyorsun.
Prometi que ia revê-la, e cumpro minhas promessas... como pode ver.
İşte görüyorsun Joe, etrafında dönüyorum.
Além do mais eu posso andar. Estás a ver, Joe? Vê como eu ando.
Görüyorsun, Almanların yaptığı işte bu.
Está a ver, é isto que fazem os Alemães.
Bu işte, karanlığı görüyorsun.
Neste trabalho, vês escuridão.
İşte sonunda sen de beni görüyorsun.
E é então que finalmente me vês.
İşte görüyorsun ya, bunu anlatıyorum.
Bem, tás a ver, isso é a questão.
İşte görüyorsun, EI, neden sana hiçbir şey anlatamadığımı...
Por isso vês, El, porquê não te podia dizer nada...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]